Nereden ve neresinden bakarsak bakalım, yaşam çok zor geçiyor.
Tekdüze giden ve yapısında bir sadeliğin bulunduğu günlerde, bir sevgiliye aşk mektubu yazmak bile epeyce zor.
Sevdanın sürdüğünü ima etmek, yıllarınızı ve günlerinizi paylaşmış olana bunu hissettirebilmek, ne kadar da uğraş verdiricidir, yaşayan bilir. Söylenmiş tüm güzel sözleri, övgüleri yılmadan ezberleyip ona aktarabilmek nasıl da anlamlıdır.
İnsan o inandırıcı ifadeleri yeterli bulamayınca, kendini zorlar, değişik bir şeyler üretmek için çabalar ve nihayet kelimelere kendinden ruh katar, öylece tatmin olur. Sevdiğinin sıklıkla değişmesini, bir anlamda çeşitlenmesini anlamasa bile yinede heyecanını kaybetmemeye çalışır.
Ama kimi zaman yorgun düşer, baş edemeyeceğini anlayınca, bu iltifatlarından vazgeçip, “Ne halin varsa gör!” der, güya bu darlığa tahammül edemeyecektir!
Sonra, sakinleştiğinde, çektiklerini unutur, hatırlamaz bile.
Kimileri ise hayatı başka "zorluklarla" yaşar.
Günde dört saat uyuyup, geri kalan vakitte, hazırlayacağı tez için soru ve kaynak aramaya başlayan bir öğrenci ne kadar zorda, sıkıntıdadır tahmin edebilirsiniz. Bir kelimenin birden fazla anlamı vardır. Gerçek, zıpır ve mecazi anlamlarını doğru yerde kullanmanın sıkıntısını düşünebiliyor musunuz? Yalan söyleyen bir insanı gerçeklerle yüz yüze kaldığı durumu/zorluğu herhalde hissedersiniz.
İnsanın bir şehirde, bilmediği yerlerinde, karmaşık yollarında kaybolması, bir başka kente götürecek treni, otobüsü, uçağı beklemesi ya da otomobil ile biraz dolaşıp turlamak istemesi, canının çektiği yere ulaşması, ama trafiğin buna izin vermemesi, hayallerinin suya düşmesi, hüsran içinde yaşaması anlamına gelmiyor mu?
Haliyle bu zorluklar karşısında kişi evine kapanmayı tercih eder. Güya büyük metropollerde yaşıyor, ama hayatı gerçekten çok zorluklarla geçiyor. İnsan adeta evinde mahpus oluyor. Belki, yolculuğun getireceği yorgunluktan bile güç bir durumla karşılaşıyor.
Hayat ve gerçeklere uyum, başını sokabileceği bir evde başlayıp bitiyor. Kısacası, zorluklar bu mekân içinde yenmeye gayret ediliyor.
Basında da bu olası zorlu havayı hissedebilmek mümkün. Birbiriyle ilgisiz, tutarsız görüşler, yargılar, gırla gidiyor.
Mecburi bir oluş... Toplumsal dayanışmanın kişileri çaresiz bırakışı.
Bütün bunlar zor geliyor, ama sonuçta yaşanıyor.
Hayatın akışını en ince teferruatına kadar okuyanlar, zorlukların insanı diri tutmasından, performansını yükseltmesinden bahsediyor.
Ancak bu olguya karşı çıkanlar bu uyarıyı dikkate almalı,biraz başını eğmeli ve
şunu düşünmeli;
"Zorluğu kabulleniş, 'Mutlak Olma'ya özenenlerin"yoludur.
|