Güven,
her
insanın
özellikle
aradığı,
ancak
bulamadığı
-çok az
kimsenin
sahip
olduğu-
bir
nitelik.
Bir
kişiyi
kast
ederek
"…güveniyor
musun?"
diye
sorulduğunda,
insanın
hafızasında
o kişi
ile
ilgili
bütün
dokümanlar
canlanır
ve
“evet,
ona tüm
kalbimle
inanıyorum”,
ya da
“iyi
niyetli,
ama
biraz
safça”
veya
“çok
yetenekli,
ama
istikrarsız”
gibilerinden
değişik
türden
cevaplar
verilir.
Bu
yanıtlar,
aydınlatıcı
ve
nettir.
Klişe
ifadelere
benzemez.
Aynı
zamanda,
birçok
karışıklığı
önleyecek
konumdadır.
O
kimseye
artık
itimat
duyulur.
Sıradan
insanlar
gibi
kabul
edilmezler.
Çünkü
güven
vermişlerdir.
Demek ki
“güvenilir”
olmak,
sanıldığı
kadar
basit
bir şey
değilmiş.
Söylenenlerin
aksi de
olabilir.
Bunu
akıllardan
uzak
tutmayalım.
“Güven”
geniş
kapsamlı
bir
kavram.
Birçok
yönü
var.
Bahsini
ettiğimiz
koşulları
taşımayanlara
güven
beslemek,
adeta
imkânsız
gibidir.
Mesela
geçmişe
değil,
geleceğe
kaçan
insan
güvenilirdir.
Kimi
insan
akıllıdır,
bilgilidir,
ağzı iyi
laf
yapar; ama
dengesizdir,
otokontrolü
yok
denecek
kadar
azdır.
Umulmadık
yerde
öyle
abuk
sabuk
işlere
girişir
ki,
ağzınız
bir
karış
açık,
onu
seyretmek
zorunda
kalırsınız!
Sizi
yanıltır,
verdiğiniz
referanslar
boşa
gider.
Mahçup
olursunuz.
Her
zaman
gaf
yapabilir
düşüncesiyle
ondan
uzak
durur,
sizi
temsil
edemediğine,
ona
güvenilmeyeceğine
inanırsınız.
Başkasına
da
tavsiye
edemezsiniz.
İşin
ilginç
yanı,
akıllı
olmayan
biri
pekâlâ
sizin
tercihiniz
olabilir.
Yani
farklı
yetenekleri
olanlar,
güven
hususunda
sizi
değişik
davranışlara
itebilir.
Mesela
iyi bir
şoföre,
son
model
arabanızı
emanet
eder,
ondan
belli
bir yere
götürmesini
isteyebilirsiniz.
Ama aynı
kişiye
her
şeyinizi
teslim
etmezsiniz.
Demek ki
güven
unsuru,
kullanım
amacına
göre
değişiyor.
Denge,
risk
alabilme,
yetenekleri
kullanım
ustalığı
ve
beceriklilik
gibi
başka
öğelerin
de bir
arada
olmasını
gerektiriyor.
Bu
bağlamda,
belki az
becerikli
olan,
daha
becerikli
olana
göre,
yukarıda
saydığımız
faktörden
ötürü,
ister
istemez
güven
açısından
çok daha
tercih
edilen
biri
olabiliyor.
Hayata
ve
olaylara
karşı
tedbirli,
yalın ve
mütevazı
olanlar,
hemen
fark
ediliyor.
Onlar,
mutlak
surette
aranan,
tercih
edilen
kimseler
olarak
temayüz
ediyorlar.
Tedbir
almayan
biri,
neticede
bir
boşluk
içinde
yaşıyordur.
Ani
olaylar
karşısında
reaksiyon
vermesi
kaçınılmaz
olur.
Böylelerine
güven
duymak
imkânsızdır.
Seyrek
düzeyde
başarıyı
yakalayanlar,
emin bir
insan
olarak
vasıflanamazlar.
Çünkü
sistemi
okumamışlardır.
Uygun
bir
astrolojik
açılım,
kendilerinde
başarı
denen
faktörü
ortaya
koymuşsa
bu,
belirli
bir
seviyeye
ulaştıklarının
işareti
sayılmaz.
Şurası
gerçek
ki,
güven
duygusunu
yaşamak
için insanın
epey bir
emek
sarf
etmesi
ve
yıllarını
temiz-parazitsiz
bir
şekilde
geçirmesi
şarttır.
Durup
dururken
risk
alıp
fark
edilmek
isteyenler,
bu
meziyete
ulaşamazlar.
Zira bu
değerin
ne kadar
uzun
süreli
çalışmalarla
elde
edildiği,
değişik
olayların
kimilerinin
yaşam
tarzını
asla
değiştirmediği
gün gibi
ortadadır.
Hedefli,
çalışkan,
otokontrol
sistemi
yerinde
ve
sağlam
olan
insanlar
bu vasfı
hak
eder.
Onlar
çözüm
yollarını
bularak,
hırs
yollarına
kapılmadan
önlerini
açabilir.
Öyle bir
gün
gelirse,
o gün
siz de
güvenilir
bir
insan
olarak
anılırsınız.
Unutulmaması
gereken
bir
husus
daha
var:
Beşer
şaşar.
Bu, çok
tabi bir
durumdur.
"Haliyle,
güven
verebilmek"
gerçekten
zor
meseledir.
Bu duygu
insanda
bulunmuyorsa,
yetenekli
biri
dahi
olsa,
itimat
telkin
etmez.
Ama bu
niteliği
aramada
pek
abartılı
olmamak
da
gerekiyor.
Yoksa
güven
duyma
telaşı
içinde,
bu kez
farkında
olmadan
Allah’tan
perdelenme
ve şirke
davetiye
çıkartma
zorunda
kalınır. |