Heba olan bir değer daha:
Diyalog kurabilmek
 

Sadece kendi fikirlerinin ‘en doğrusu’ olabileceğini düşünüp başkalarıyla ancak bu görüşlerle uyuşmaları halinde anlaşabileceğini kabullenmek, ‘diyalog kuramamanın’ ötesinde, iletişimin daha baştan kapanmasına sebep olur.

Birçok kişi bu parlak yöntemlerini kendi dünyası adına çok önemseyebilir ve bunda samimi de olabilir.

Ama bilinmeli ki; toplumsal ilişkide başarılı olmak, “diyalog tesis edebilmekle” gerçekleşir.

Ayrıca, iletişim adı altında zor kullanma söz konusu ise durum tamamen değişir ve bunun adı, baskıyla “boyun eğdirme” olur.

Geçtiğimiz yıllar içinde, anımsarsanız, Papa Türkiye’ye geldi. İstanbul Müftüsü, kendisine Sultanahmet Camii’nde ‘kıyama durma’ yı teklif etti.

Papa da memnuniyetle bu öneriyi –sırf diyalog kurabilmek amacıyla- kabul etti ve bu isteğini yerine getirdi.

Şimdi, sözgelimi, "Kıyamda dur, uzlaşalım" diyeni, yani Müftü efendiyi Papa Vatikan’a davet etse; "sizi kilisede cemaatin arasında haç çıkarırken görmek istiyoruz" dese,

Müftü Bey: “Tabi ki Papa hazretleri, ilk fırsatta” diyebilecek mi?

Hiç sanmıyorum.

“Yapamayacağın şeyi, başkasından nasıl beklersin ve teklif edersin!” diye sormazlar mı insana?

Bunun adı, dinler arası iletişim kurmak olamaz.

Olsa olsa, işgüzarlık olur.

Şunları söylemek mümkün: “Gerçekleştiremeyeceğin şeyin benzerini teklif etmeyeceksin, sonra zor durumda kalırsın.”

Papaya gelince, Müftü ile uzlaşmak için bir tarih umuyorsa, daha çooook bekler!

Uzlaşmak, insanlara, yaşam tarzlarını/inançlarını/hareketlerini -geçici de olsa-değiştirmeyi teklif etmek değildir.

Uzlaşmanın yolu diyalogdan geçer.

Bu nitelik de, herkesin konumuna/koşullarına saygıyla başlar.

Özetlemek gerekirse; size uymayı gönülden istemeyene, ne surette olursa olsun, anlaşılmaz önerilerde bulunmaya hakkınız yoktur.

Ehli bilir ki, bu düşünce tarzıyla yaşayanlar çok yetenekli olsalar dahi, bir gün önleri tıkanır ve asla sağlıklı ilişkilere giremezler.

Ve toplum içinde de saygın bir yere sahip olamazlar.

Yetenek dedik de…

Her insanda az veya çok vardır bu özellik!

Örneğin, baskıya maruz bırakılan her birey, “kabını delip geçecek bir yeteneği oluşturur” ama bunun sonunda ziyan da edebilir.

Nedeni kuşkusuz, paylaşımdaki yetersizlik, bir anlamda sağlıklı bir diyalog kuramamakla ilgilidir.

Oysa her şeye rağmen başarılı olan kişiler, bu meziyetlerini tesadüflere değil, üzerlerindeki 'insani sıcaklığa' borçludurlar. Bunun en doğru adımı “kendine yakınlığına, dürüstlüğüne” göre insan seçimidir.

Bu durum o kişinin, muhatabı ile ‘iletişim pozisyonuna’ girişinin bir belgesi sayılır.

Toplumsal yaşamda gönül ister ki insanlar; birbirlerine fırsat tanısınlar, daha çok bilenin gösterdiği hedefe doğru yürüsünler; heyecanlandıracak, inandıracak üretimlerde bulunup  bu azmi ortaya koyacak, hazım ve hacme sahip olsunlar.

Ayrıca, diyalog kurmadan, tolerans göstermeden, istenilen konular üzerinde ‘sapma olmamasını’ beklemek, eleştiride bulunmak da kimseye yakışmaz.

Bunun yanı sıra, daha az başarılı olabileceklerin onurlarını kırmadan, uğraş alanlarını farklı yönlere çekmek, kurulacak diyaloglar sayesinde pekâlâ mümkündür.

Yeter ki birey bu “durumun vahametini bilsin” ve takdir hakkını buna göre kullansın.

Unutmadan söyleyeyim: Diyalog kurabilmenin en önemli faktörü, sistemi çözmek, yani okuyabilmektir.

Bu da zamanla, tecrübe ve vefakârlıkla” elde ediliyor.

İşin önemli bir ayrıntısı da budur.

 

 

 
 
İstanbul - 18.05.2009
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com