İbrahim Edhem
Hz.lerinden..
Ahmet F. Yüksel
 

Belh sultanıyken tacını tahtını terk edip dervişlik yoluna düşen, veliler kervanının şanlı öncülerinden; İbrahim Edhem Hz.lerinin Babası Edhem, Belh şehri pâdişâhıydı. Kendisi Şehzâde olup, tahtta oturur, avlanmayı severdi. Her türlü imkâna sahip, her istediğini yer, her istediğini giyer, her emri hemen yapılırdı. Bir yola çıktığı zaman, kırk altın kalkanlı asker önünden, kırk altın gürzlü asker arkasından yürürdü. O bütün bunları terk etmiş ve Allahü teâlâya gönül vermiştir. Mübarek sözleri ve kerâmetleri dilden dile dolaşmış, muhabbeti hep gönüllerde yaşamıştır. İbrahim Ethem Hz.lerinin Allah yolunda yaptıklarını kısaca özetledikten sonra sözü bazı kıssalarına getireceğim. Umarım her nasihatından bir ders alır hayatımıza yön veririz.

Evet; Ramazan sohbetlerinde diliyle çokça cömertlikten söz eden, ama hiç de cömertlik yapmayan bir adam İbrahim Edhem’e rica etti:

- Herkese nasihat ediyorsun, bana da nasihat et. İbrahim Edhem bu adama tek cümlelik nasihatini şöyle yaptı:

- Sen açığı kapa, kapalıyı da aç sana yeter!.

Adam bir şey anlamamıştı. Mecburen sordu:

- Açık nedir ki onu kapayayım, kapalı nedir ki onu da açayım?

İbrahim Edhem kısaca anlattı:

- Açık olan hep cömertlikten söz eden ağzındır, onu kapa. Kapalı olan da yoksula hiç açmadığın kesendir. Onu aç. Bu sana yeter!

Düşünmeye başlayan adam, tebessüm ederek söylendi:

- Vallahi bir doğru ancak bu kadar veciz söylenebilir!. Bu söz gerçeğin ta kendisidir! Bu güzel ikazdan sonra ben de hep cömertlikten söz eden çenemi kapıyor, yardım için hiç açmadığım kesemin ağzını açıyorum!.

- Ne dersiniz, bu söz bizler içinde geçerli olabilir mi? Biz de Ramazan boyunca, hatta hemen hergün hep cömertlikten, iyilikten hayırseverlikten söz ediyor, ama elimiz cebimize bir türlü varmıyor, bir yoksulun, ihtiyacı olan birinin yüzünü güldüren harekette, yardımda bulunamıyoruz. Bizim de açığı kapayıp kapalıyı açmaya ihtiyacımız var mı yoksa?

İbrahim Edhem’e, “Piyasa çok pahalandı! Fiyatlar yükseldi, kendimiz geçinmekte zorlanıyoruz, yoksula nasıl yardım yapalım?” diye söylenirler. “Öyle ise, yine ben kazandım.” Diye cevap verir İbrahim Edhem Hz.leri. Sorarlar: “Sen nasıl kazanıyorsun, piyasa pahalanınca?” Şöyle açıklar kazancını:

“Pahalanan malı bir müddet almaz, beklerim. Böylece ucuzken verdiğim para da bana kalır. Bu sebeple her pahalılıkta ben kazanırım, yoksula verecek para da elimde hazır bulunur!”

***

Sizde sabırlı davranır yok yere pahalanan bir malı almaktan kaçınırsanız, elinizdekini ihtiyacı olan kimseye yönlendirirseniz kazandığınız sizde göreceksiniz! Var mısınız İbrahim Edhem gibi her pahalılıkta kazanmaya?. Şayet Allah yolunun takipçisi iseniz onun gibi yapın. Kazanan siz olacaksınız.

Rüyasında Hz. Cebrail (as)'i elinde Hak dostlarının isimlerinin yazılı olduğu defterle gören İbrahim Edhem Hz.leri sorar:

- Bak bakalım benim ismim de yazılı mı (Hak dostlarının içinde?) der.

Hz. Cebrail, 'Hayır der, senin ismin (Hak dostlarının listesinde) değil bir aşağıdaki defter olan (Hak dostlarını sevenlerin) içinde yazılı!' İbrahim Edhem Hz.leri hemen teklifini yapar:

"Madem Hak dostlarını sevenlerin içinde benim adım. Öyle ise Efendimiz (sav) 'Kişi sevdiğiyle beraber olacaktır.' buyurdu. Çabuk benim adımı da sevdiğim Hak dostlarının yanına yazın. Efendimiz'in emrini yerine getirin! Ben de sevdiğim Hak dostlarıyla birlikte olmak istiyorum" der. Cebrail aynen uygular. İbrahim'in ismi de sevdiklerinin yanına yazılır. Böylece sevdiği Hak dostlarıyla birlikte olur.

***

İbrahim Edhem yemesiyle, giymesiyle, çevreye karşı davranışıyla çok mütevazı bir hayat yaşardı. Bundan da hiç sıkılmaz, aksine evliyaların hayatıdır, mütevazı hayat diyerek mutluluk duyardı. Kendisine bir gün şöyle sordular:

- Nasıl sabrediyorsun bu mütevazı hayata?. Zor olmuyor mu senin için böylesine mütevazı bir hayat?

Şu mantıklı açıklamayı yaptı İbrahim Ethem:

- Her şey küçük başlar, zamanla büyür. Fakat sıkıntılar ise tam aksine, büyük başlar zamanla küçülür. Onun için ben baştan mütevazı hayatın sıkıntısını göze alarak başladım, bu zorluğun zamanla küçüldüğünü gördüm, normal hayat haline geldiğini anladım. İbrahim Ethem şöyle devam eder:

- İsterseniz siz de deneyin. Önce sıkılacaksınız, sonra ise alışarak mütevazı hayattan hep mutluluk duyacaksınız. Enbiyanın, evliyanın hayatıdır çünkü mütevazı hayat. Sahibini mutlu kılar, üzmez.

İşte size, Ramazan nüktelerinden bir demet.

Her biri insan yaşamına mürşit edasıyla yol göstermekte…

 

 

 
 

İstanbul - 13.09.2008
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com