Belh sultanıyken tacını tahtını terk edip dervişlik
yoluna düşen, veliler kervanının şanlı öncülerinden;
İbrahim Edhem
Hz.lerinin Babası Edhem, Belh şehri pâdişâhıydı.
Kendisi Şehzâde olup, tahtta oturur, avlanmayı severdi.
Her türlü imkâna sahip, her istediğini yer, her
istediğini giyer, her emri hemen yapılırdı. Bir yola
çıktığı zaman, kırk altın kalkanlı asker önünden, kırk
altın gürzlü asker arkasından yürürdü. O bütün bunları
terk etmiş ve Allahü teâlâya gönül vermiştir. Mübarek
sözleri ve kerâmetleri dilden dile dolaşmış, muhabbeti
hep gönüllerde yaşamıştır. İbrahim Ethem Hz.lerinin
Allah yolunda yaptıklarını kısaca özetledikten sonra
sözü bazı kıssalarına getireceğim. Umarım her
nasihatından bir ders alır hayatımıza yön veririz.
Evet; Ramazan sohbetlerinde diliyle çokça cömertlikten
söz eden, ama hiç de cömertlik yapmayan bir adam İbrahim
Edhem’e rica etti:
- Herkese nasihat ediyorsun, bana da nasihat et. İbrahim
Edhem bu adama tek cümlelik nasihatini şöyle yaptı:
-
Sen açığı kapa, kapalıyı
da aç sana yeter!.
Adam bir şey anlamamıştı. Mecburen sordu:
- Açık nedir ki onu kapayayım, kapalı nedir ki onu da
açayım?
İbrahim Edhem
kısaca anlattı:
- Açık olan hep cömertlikten söz eden ağzındır, onu
kapa. Kapalı olan da yoksula hiç açmadığın kesendir. Onu
aç. Bu sana yeter!
Düşünmeye başlayan adam, tebessüm ederek söylendi:
-
Vallahi bir doğru ancak bu
kadar veciz söylenebilir!. Bu söz gerçeğin ta
kendisidir! Bu güzel ikazdan sonra ben de hep
cömertlikten söz eden çenemi kapıyor, yardım için hiç
açmadığım kesemin ağzını açıyorum!.
- Ne dersiniz, bu söz bizler içinde geçerli olabilir mi?
Biz de Ramazan boyunca, hatta hemen hergün hep
cömertlikten, iyilikten hayırseverlikten söz ediyor, ama
elimiz cebimize bir türlü varmıyor, bir yoksulun,
ihtiyacı olan birinin yüzünü güldüren harekette,
yardımda bulunamıyoruz. Bizim de açığı kapayıp kapalıyı
açmaya ihtiyacımız var mı yoksa?
İbrahim Edhem’e, “Piyasa çok pahalandı! Fiyatlar
yükseldi, kendimiz geçinmekte zorlanıyoruz, yoksula
nasıl yardım yapalım?” diye söylenirler. “Öyle ise,
yine ben kazandım.” Diye cevap verir İbrahim Edhem
Hz.leri. Sorarlar: “Sen nasıl kazanıyorsun, piyasa
pahalanınca?” Şöyle açıklar kazancını:
“Pahalanan malı bir müddet almaz, beklerim. Böylece
ucuzken verdiğim para da bana kalır. Bu sebeple her
pahalılıkta ben kazanırım, yoksula verecek para da
elimde hazır bulunur!”
***
Sizde sabırlı davranır yok yere pahalanan bir malı
almaktan kaçınırsanız, elinizdekini ihtiyacı olan
kimseye yönlendirirseniz kazandığınız sizde
göreceksiniz! Var mısınız İbrahim Edhem gibi her
pahalılıkta kazanmaya?. Şayet Allah yolunun takipçisi
iseniz onun gibi yapın. Kazanan siz olacaksınız.
Rüyasında Hz. Cebrail (as)'i elinde Hak dostlarının
isimlerinin yazılı olduğu defterle gören İbrahim Edhem
Hz.leri sorar:
- Bak bakalım benim ismim de yazılı mı (Hak
dostlarının içinde?) der.
Hz. Cebrail, 'Hayır der, senin ismin (Hak dostlarının
listesinde) değil bir aşağıdaki defter olan (Hak
dostlarını sevenlerin) içinde yazılı!' İbrahim Edhem
Hz.leri hemen teklifini yapar:
"Madem Hak dostlarını sevenlerin içinde benim adım.
Öyle ise Efendimiz (sav) 'Kişi sevdiğiyle
beraber olacaktır.' buyurdu. Çabuk benim adımı da
sevdiğim Hak dostlarının yanına yazın.
Efendimiz'in emrini yerine getirin! Ben de
sevdiğim Hak dostlarıyla birlikte olmak istiyorum"
der. Cebrail aynen uygular. İbrahim'in ismi de
sevdiklerinin yanına yazılır. Böylece sevdiği Hak
dostlarıyla birlikte olur.
***
İbrahim Edhem yemesiyle, giymesiyle, çevreye karşı
davranışıyla çok mütevazı bir hayat yaşardı. Bundan da
hiç sıkılmaz, aksine evliyaların hayatıdır, mütevazı
hayat diyerek mutluluk duyardı. Kendisine bir gün şöyle
sordular:
- Nasıl sabrediyorsun bu mütevazı hayata?. Zor olmuyor
mu senin için böylesine mütevazı bir hayat?
Şu mantıklı açıklamayı yaptı İbrahim Ethem:
- Her şey küçük başlar, zamanla büyür. Fakat
sıkıntılar ise tam aksine, büyük başlar zamanla küçülür.
Onun için ben baştan mütevazı hayatın sıkıntısını göze
alarak başladım, bu zorluğun zamanla küçüldüğünü gördüm,
normal hayat haline geldiğini anladım. İbrahim
Ethem şöyle devam eder:
- İsterseniz siz de deneyin. Önce sıkılacaksınız,
sonra ise alışarak mütevazı hayattan hep mutluluk
duyacaksınız. Enbiyanın, evliyanın hayatıdır çünkü
mütevazı hayat. Sahibini mutlu kılar, üzmez.
İşte size, Ramazan nüktelerinden bir demet.
Her biri insan yaşamına mürşit edasıyla yol göstermekte…
|