İlhamın sesini duymak

    

    

     Yaşamın sonsuzluğunu temsil eden İsrafil isimli meleğin, insana hayat verişi gibi bir şey, ilham denen muhteşem his!

     Bin bir çiçeği dolaşarak, inanılmaz güzellikteki bir besini insan için var eden arıya bile vahiy ulaşırken, ilhamın insana varacak yolu neden olmasın ki!
     Benliğimizin en kuytu yerlerine hapsederek bir türlü ortaya çıkartmak istemediğimiz bu duygu, yine de ara sıra baskılarımıza rağmen bizi buluyor.

     Ve o nispette ortaya dökülerek ışık saçmaya devam ediyor.

İlham sahibi, yaşam yolunda yalnız olmadığının bilincindedir.
     O, sadece olacakları değil, kalbinizdeki aşkı da iyice belirler, tanımlar. Gerçek ile sahte olanı size fark ettirir. Zaten gayesi, insanı yeniden biçimlendirmektir.
     Elde ettiğiniz tüm güzelliklerin altında, kendini hemen hemen hiç hissettirmeyen bu duygu vardır. Farkında olmadan insanı başarıya itekler durur. Ateşin olduğu yerden, tehlikeden, uçurumlardan, kenar mahallelerden sizi kurtarır.

     Birey, kendinden uzaklaştıkça ilham denen olgu da kaybolur gider. Nadir bir mimoza çiçeği gibi solar. Coştuğunda ise sizi tarifi mümkün olmayan bir heyecana, anlam veremediğiniz hislere ulaştırır, öncesinde nasıl ve ne şekilde olduğunu bilemediğiniz bir yığın gerçekle baş başa bırakır.

     Şayet ilhamın sahte olanını fark edemezseniz, acı içinde kıvranıp süklüm püklüm kalırsınız. Gerçeği, boşluk ve acı hissettirse bile, yanlı olamaz. Olduğu gibi çıkar. Lütfen “beni dinle” demeyi aklının ucundan bile geçirmez.
     İnsan-evren ilişkisinde, bireyin mutlaka  Yaratıcıya yakın anlarında hissedilir. Zamanla adeta yarışır. İnsanoğluna rehber olur. Rotasının özüne dönük olması gerektiğini bildirir.

     Güzelliğini tarif edebilmek mümkün değildir. Çünkü soyut olanın tanımı, kayıtlanması da imkânsızdır. İlhamın gelişi sırasında gözlerin kapanması ya da açılması, hayallere dalınması beklenemez. Ummadığınız bir anda sizi bulur.     Derdinizi paylaşacak kimse bulunmadığında yanınızda olursa sakın şaşırmayın.

     Zira o, içinizden fısıldayan Anka kuşu  gibidir. Bu parlak ışık hüzmesindeki manaların deşifre edilmesi  bile yine kendisine aittir.

     Sanki, “ben buradayım” dediğini duyarsınız. Açamadığınız kapıları ardına kadar açarken bir tuhaf olursunuz. Konumuyla, kaybolan enerjiniz yenilenir. Değişmeniz, dirilmeniz hep kendisiyle ilgilidir. Sinsice metotlar kullanmaz. Farklı olduğumuzu bildirir.

     Hemen hatırlatalım, İlham, Evliyaullah’ın, aziz olanın, sıra dışı olanların, Şuurun dilidir.
     Yunus Emre’nin dilinden dökülen şu dizeler söylenileni tarif eder:
     “
İkiliği terk et, Birlik makamını tut. Canlar canın bulursun, Birlik içinde.”

     O, dengesizliği asla kabullenemez. Böylesi durumlarda birden durur, nazarını sizden kaydırır.

     Haliyle, onu çok ararsınız. 

     Yüzlerinde şaşkınlık yaşayanlar, kırılgan tavır takınanlar, ya da aslan kesilerek sağa sola ahkâm kesip sataşanlar onunla hiç tanışmamış kimselerdir.

     İyi bilinmeli ki İlham; sorumluluk yüklenmeye hazır olanların, sadece bedenin değil, aklın da daima kendisine hâkim olduğunu bilenlerin yanındadır.

     Nübüvvet Kemalâtının sona ermesiyle Vahiy kesilmiştir, ama ilham için aynı şeyleri söylemek doğru olmaz…

Arkadaşına gönder 

 

 

Paylaş