Çoğu zaman bir yazı, hatırı sayılır bir bilgi, üretilen
bir fikir, bir teori mantıklı görülebilir, hatta çok
beğenilebilir. Ne var ki bu, her şey demek
değildir, o kadarla kalmamalıdır. Zira sıra, bütün bu
meziyetlere sahip olanın, ortaya dökenin yaşamına gelir.
Şayet anlatılanlar, tüm boyutlarıyla ya da kısmen yaşama
tatbik edilemiyorsa dudak bükülür; yazan, söyleyen,
teoriyi açıklayan küçümsenir.
Bu kez olay farklılaşır, dayanaksız görüşler ortaya
koyuyor diye yapan ikaz edilir. O kadarı ile de
kalınmaz, akıl verilmeye başlanır.
Uygulaması, kendinde test etmesi istenir. Teoride
kalmaması tavsiye edilir.
Bunlar, duymazdan gelinecek uyarılar değildir.
Şayet belli ikazlar/yönlenmeler fayda vermiyorsa,
artık suçlamaların başlaması an meselesidir. İşler
karmakarışık, içinden çıkılmaz hale dönüşür.
Esasen, gözlemlere dayanan bu eleştirilerin faydası da
vardır.
İnsanları aydınlatmaya, durumun vahametini
kavramaya yeterlidir.
Zira, bir konunun-düşüncenin sadece bilgi
düzeyinde kalması, yaşama giden yolu tıkamış ve inanılır
olmasını engellemiştir.
Anlaşılacağı üzere, bilginin, teorinin tam olduğu yerde
kişiler ‘yaşamı da görmek, gözlemlemek’ istiyor.
Bir şeyi benimseme, sahip çıkma denen şey dahi, insanın söylediklerini,
kendinde bulmasına yol açar. Hayat kolaylaşır. Takibi
netleşir.
İnsan sözlerini, yazdıklarını kendine mal ederken, en
azından bunun bir tesadüf olmadığını vurgular.
Bireyin kendisinden beklenen modeli ortaya koyması,
taklitçilikle bir alakasının olmadığının belirtisidir.
Bu ayrıntı, yakın planda olan dostlarını, takipçilerini
adeta kamçılar.
Hayatı tevil etmeye yönlendirir.
Ne ki bunu bizzat görmek, ona tanık olmak isteyenler,
bazen bilinçli şekilde ortaya konan farklı çizgilerden
tedirgin olabilir. Çünü sonuçta onlar 'bir örtü'
altındadır.
İşte bu noktada hatalar zinciri başlar. Böylesi
tuzaklardan kaçınmak doğru bir düşüncedir.
Veya yaşamı gözlemlenen kişinin eksik yönleri vardır.
Tam kemal hali ile bir yaşam sergileyememektedir. Ama
bütün bunlar “onun hayata gerçekçi şekilde bakışını,
asgari düzeydeki yaşamın modunu” engellemez.
Değişik şeyler bekleyenler, başka bir boyut ve farklılık
arayanlar elbette haklıdır.
Ancak her türlü formasyonun yapıldığı konuların,
taktik gereği üzeri örtülmesi veya yeri geldiğinde
açılması söz konusudur. Bütün bu statik hal,
değişiklikler, yaşamı gözlemleme yönünde insanı
yanıltabilir.
Önemli olan; bu gibi koşullarda erken karar verilmemesi,
düşünce dünyasının sağlıklı şekilde devam etmesine
çalışılmasıdır.
Zira, karşımıza çıkabilecek risklerin iyi etüt
edilmesi şartı vardır.
Toplumsal düzeyde durmaksızın izlenen kişi, bütün
bunların farkında olup bir gün “mutlaka bu tablonun
ne kadar anlamlı olduğunu” yine yaşamıyla, ikna
gücüyle bizlere yansıtacaktır.
Zira inanca adım atmanın canlı bir modeli de bu şekilde
oluşur.
Şu husus çok önemli: Söz konusu kesim, malûm bireylerin
hayatını çok yoğun bir şekilde takip ettikleri bu
dönemde, onlarda ortaya çıkan her şeyin
anlattıklarına birebir uygun olmasını bekliyor.
Özellikle, alanında sivrilmiş insanların, kendi
yaşamlarına dahi katkıda bulunmalarını arzu ediyor.
Dindar insanlar bu gözlemlemenin farkına varırsa, umarım
kendileri adına iyi bir iş yapmış olurlar,
yanıltıcı olmazlar. |