Önümüzde duran sisli bir fotoğraf var.
Görüyoruz, varlığını duyumsuyoruz, hissediyoruz, idrak
ediyoruz, şahit oluyoruz, ama adını henüz koyamıyoruz.
Aslında bir isim vermek imkânsız değil, ama belki dilimiz
varmıyor, yansıtamıyoruz. Adlandırma işinde şayet son
noktayı vurgularsak içimizin bir tuhaf olacağından
korkuyoruz.
Anlaşılan o ki;
ters yüz edilip yalan yanlış tanımlanarak üstesinden
gelinmeye çalışılan
‘Din’
konusu, önümüzdeki günlerde iyice dışlanacak ve büyük
bir ivme kazandırılarak çeşitli hilelerle her alanda yok
sayılarak ilk fırsatta da
Türkiye’nin/toplumun
yaşamından kalıcı olarak silinmeye çalışılacak.
Bizler büyük çoğunluk olarak durumumuzun kimyasına vakıf
değiliz. İslam’ın sadece bayram namazlarına gitmekle
yaşanacağını düşünüyoruz. Televizyon ve basın, sözde bir
eğitim aracı. Ama tek yanlı çalışıyor. Kimse dinsel
yönlü sorular sormuyor. Soran olursa gericilik ve
şeriatçılıkla suçlanıyor.
Gelecek/öte yaşam kimsenin umurunda değil.
Peki,
ne oluyor?
İnançsızlık/imansızlık/seviyesizlik/ahlak bozukluğu alıp
başını gidiyor.
Almanya’da okuyan ama başı açık olan bir bayan
kardeşimize
‘fakültede
türban takan
öğrencilere karşı davranışlar nasıl?’
diye sorduğumda aldığım yanıt şöyle oldu:
Türban takan öğrencilere artık eskisi gibi değer
verilmiyor. Nedenlerini sorduğumuzda, sizin kendinize
saygınız yok. Biz niye size saygı duyalım ki! diyorlar.
Evet, aynen böyle…
İşe bakın!...
“Müslüman, Müslüman’a bunu yapabilir mi?
Bu kadar kötülük edebilir mi?” demeyin.
Yapıyor işte.
Örtünme ilahi bir emir.
İnsanın
çağcıllaşamamasıyla/
kendini
yenileyememesiyle
uzaktan yakından bir
alakası yok.
Oldukça yaralayıcı ve elem verici olsa da, artık bu
konumun isimlendirilmesi toplumun kendini tanıması
açısından gerekli olacaktır.
Bu,
en azından gerçekleri görme konusunda istekli
olmayanların uyanması, bir şeylerin farkına varmalarının
sağlanması bakımından yararlı olabilir.
Türkiye’nin
içine düşürüldüğü durum için
dilimiz varmasa da artık gitgide
imansızlaşıyoruz
diyebiliriz.
Ve
insanoğlu gözü kapalı bir şekilde kendini bu hale
dönüştürmekte hiçbir sakınca görmüyor. |