Hz.İsa’nın muhteşem bir sözü var, “Kaya” diye tanımladığı Petrus’u
şöyle azarlar; ‘Sen insan gibi düşünüyorsun’.
Bu deyiş
üzerinde epeyce düşünülmüş, yorumlarda bulunulmuştur.
Ben bugün konuya farklı bir perspektiften bakarak
kimlerin insanca düşünmediği hususuna değinmek ve
görüşlerimi size gücüm yettiğince aktarmak/paylaşmak
istedim.
Bakalım memnun
kalacak mısınız?
İnsan gibi
düşünmeyenlerin büyük bir çoğunluğunu Muhammediler
teşkil eder.
Evet peşin söylemeliyim, Muhammedi inancında
olan mahaller insan gibi düşünmezler. Yanlış yapmazlar,
günah işlemezler. Onlar ilimden cehil olmuş, nefissiz
kalmış kimselerdir. Bu sebeple de, 'Ben yanlış bir
şey söyledim, o yüzden özür dilerim' demezler,
yaptıkları hareketlerden ötürü 'çok üzgün, pişman'
olduklarını asla dile getirmezler. Özürle örtüşen
‘keşke’ kavramının ‘şirke’ davetiye
çıkaracağı, dolayısıyla hiçbir işe yaramayacağı
düşüncesiyle yaşarlar. Sadece 'sözlerinin yanlış
anlaşıldığını' beyan eden açıklamalarda
bulunabilirler.
Pişman
olmazlar. Bilirler ki pişmanlık, küfre giden yoldur.
Tanrıya inanmazlar. Yerine göre akla ve mantığa uygun
işlevlerle yaşamlarını sürdürürler. Aklın, ilmin somut
bir yönü olduğu düşüncesi ile her anlarında dolu,
düzgün, bilgili ve akıcı konuşmalarıyla görüşlerini
desteklerler.
Onlar için iki
uç söz konusudur:
‘Hiç’lik ve ‘Sistem’.
Bu açıdan
bakıldığında hem bir beden olarak var olduklarının
farkında olur; ama aynı zamanda bu bedenle hiç
ilgilenmezler. Bedensel düşünceler umurlarında bile
değildir. Kısaca bedensiz yaşarlar. Onların enerjetik
bedenleri/siretleri de yoktur. Değer yargıları,
beşeri anlamda değildir. Ama, suyun her kabın
şeklini ve rengini alışı gibi renk ve şekil alırlar.
Ortamını bulduklarında çözülürler.
İslam
dünyasında giderek yükselen ve hiç kimsenin üretmediği
şeyleri ortaya koyarlar. Geçerliliğini hiçbir zaman yitirmeyen, bütün insanlığa ışık tutan
görüşleri ile kalpleri fethederler.
Bir tür yenilik
anlamına gelen bu akımın önünü kesmek asla mümkün
değildir. Yaptıkları her iş meleke haline gelmiştir.
Bu nedenle bir işlev üzerinde uzun uzun düşünme
zahmetine katlanmazlar. Sevginin en alâsını yaşatır,
zulmetmezler ama bireylere, yaptıkları işin sonucuna
katlanacaklarını hissettirirler.
B’nin
sırrına en iyi şekilde vakıftırlar. Bilinmeli ki; Fatiha
suresinin en önemli ayeti, Muhammedilerde, ‘insan
gibi düşünmeyenlerde’ tecelli etmiştir.
Hz. İsa
‘İnsanoğlunun günahları affetme yetkisi vardır’ der.
İşte bu söz; bahsini ettiğimiz mahallerle, insanca
yaşamaktan uzak bu zatlarla alakalıdır. Bilgi ve
tecrübe, insan gibi düşünmeyenler için çok önemlidir.
Onlar vehim duygusu taşımazlar. Olmayanı sadece var gibi
kabul ederler. Kerametlerle dolu bir yaşama itibar
etmezler. Pek suya sabuna dokunmaz gibi görünürler ama,
sahip oldukları güç ile neticelere tesir eden, devrim
yapan, koruyan, zafere ulaştıran hadiseleri var
edebilirler. Bu gizli güç, onların en önemli silahıdır.
Dilediklerini yaşatır, hayat verebilirler. Ayrıca, insan
seçmesini çok iyi bilirler. Taviz vermezler, mecbur
bırakılamazlar. Uygun adayları seçerek yollarına devam
ederler. Bünyesinde çalışacak kişiler, oldukça
dikkatli davranmak, sorumluluk almayı bilmek, yeri
geldiğinde elini taşın altına sokabilmek, habersiz iş
yapmamak ve kendini bütünüyle Allah yoluna vakfetmek
zorundadır.
Sorumluluk
almaya hazır olanı ise kendisi seçer. Ondan habersiz
hiçbir iş yapılamaz. Çıbanbaşı olacak, kriz çıkaracak
kimseleri zahire uygun bir olayla/şekilde saf dışı
bırakabilir.
Değerli
dostlarım! Benim gibi düşük-orta zekâ karışımı
biri için bu tür yorumlar sizi yanıltmasın. Eminim,
sizler daha derli toplu ve derin boyutlarda bilgilere
sahipsiniz.
Sevgi ile kalın. Allaha emanet olun. |