Genetik bilimi
ile ilgilenenler bilirler ki; bireylerin ve
toplulukların soyağaçları bu bilimle ilgili titiz bir
uğraş sonucu ortaya çıkıyor. Yani 'Köklerimiz,
atalarımız kimlerdi?' sorularına yanıtı ancak
genetik bilimi veriyor. Ve bu bilgiler, gittikçe artan
biçimde şunu dile getiriyor: "Ey insanoğlu, sizin
dedeleriniz milyonlarca yıl önce Afrika'nın göbeğinde
yaşamış bir ön insan (Hominid) türüydü!"
‘Asalet'
iddiasında bulunanların pek çoğu ve özellikle evrimleşme
olayından habersiz dindar kesim,
maden-nebat-hayvan-insan dönüşümüne ve bu nedenle
Darwin'in 'kalıtım' kuramına da karşı
çıkmışlar, üstelik zamanın gavsı İbrahim Hakkı
Erzurumi Hazretlerinin ‘insanlar maymunlardan
gelmedir uyarısına rağmen ‘Bizim atalarımız maymun
olamaz, bu Müslümanlığa yakışmaz demişlerdir.'
Dindar kesimi
ters köşe yapan bilgi, Et-tin suresindeki
‘ahseni takvim’ ibaresidir. Ayetin sadece bu kısmını
göz önüne almak, şüphesiz sistemi okumaktan mahrum
olanların işidir. Zira, mükemmel şekilde yaratılan;
nokta yani stringler=esma boyutudur.
Ayrıca Kuran'da
da, İncil'de de "Allah insanı kendi sureti üzre halk
etti!" şeklinde geçen bir söz vardır: Bu sözün
anlamı, şekil olarak insanın (homo) zamansız ve mekânsız
kadiri mutlak olan Allah’a benzediği anlamına gelemez…
Konuyu saptırtmak istemiyorum.
Aslı üzerine
devam edelim.
Yani insanın
ortaya çıkması pek kolay olmamış, sayısız insansının (hominid)
var olup yok olmasından sonra mümkün olmuştur. Onların
da hayat kavgası, yaşamı ve kendilerine göre bir
uygarlıkları vardı.
İnsan (homo)
takdir edersiniz ki bugünkü haliyle yaratılmamıştı.
Milyonlarca yıl kendini geliştirecek mutasyonları
bekleyip durdu. 400 gramlık şempanze beyninden 1600
gramlık beyne çıkması uzun süreyi aldı. Makrosefalin
geninin astrolojik tesirler (meleki güçler)
istikametinde mutasyon geçirmesiyle kafatası yapısının
bugünkü hale geldiğini söylemek yerinde olur. Zira,
kafatası genişliğine göre beynin büyüklüğü artmakta ve
bundan sonradır ki beyni gelişmiş, insan(homo), insansı
(hominid) yapıdan ayrılarak insan oluşmuş ve Adem Nebi
adı altında Allah’ın halifesi durumuna gelmiştir.
Bahsini
yaptığımız evrimleşme ile ilgili bir alıntıda şöyle
denmektedir: “Bugün, kuyruksuz büyük maymun (Ape)’dan
insan (Homo)’ ya süre giden evrimde gelişmiş primatları
diğer canlılardan ayıran özelliklerin; beş parmağın
kavrama yetisi (özellikle gelişmiş başparmak), koklama
duyusu ile beraber, derinliği de algılayabilen gelişmiş
bir görme yetkinliği, burnun dokunma organı vasfını
kaybederek ellerin bu yetiyi devralması, beynin somut ve
soyut düşünceyi kapsayabilecek biçimde birbirine tezat
karmaşık bir yapıya ulaşması, bu karmaşık yapıları
değerlendirmesi, cinsel ilişki sonrasında oluşan yavru
ile kurulan ebeveyn ilişkisi ve diğer üyeler ile
birlikte sağlanan toplumsallık olduğu bilinmektedir.”(1)
Mutasyonu kendini güzelleştirmek için birkaç kez bıçak
altına yatan kadınların haliyle örneklemek mümkün.
Bilimsel çalışmaların zaman içinde kültürü ve dini
inanışları etkilemesi olasıdır. Dünya görüşümüz
geliştikçe, kendimizi yenilemeye çalıştıkça, bu farkı
kolaylıkla yakalayabiliyoruz. Benim bu konuda muhtelif
yerlerde yayınlanmış bir yazım var: ‘Bilim dini
etkiliyor’.
Okursanız mantaliteyi görebilirsiniz.
Sevgi ile kalın. Allah muininiz olsun.
---------
(1) Birikim dergisi |