İnsanın ardındaki mutasyon

 

Ahmet F. Yüksel
 

Genetik bilimi ile ilgilenenler bilirler ki; bireylerin ve toplulukların soyağaçları bu bilimle ilgili titiz bir uğraş sonucu ortaya çıkıyor. Yani 'Köklerimiz, atalarımız kimlerdi?' sorularına yanıtı ancak genetik bilimi veriyor. Ve bu bilgiler, gittikçe artan biçimde şunu dile getiriyor: "Ey insanoğlu, sizin dedeleriniz milyonlarca yıl önce Afrika'nın göbeğinde yaşamış bir ön insan (Hominid) türüydü!"

‘Asalet' iddiasında bulunanların pek çoğu ve özellikle evrimleşme olayından habersiz dindar kesim, maden-nebat-hayvan-insan dönüşümüne ve bu nedenle Darwin'in 'kalıtım' kuramına da karşı çıkmışlar, üstelik zamanın gavsı İbrahim Hakkı Erzurumi Hazretlerinin ‘insanlar maymunlardan gelmedir uyarısına rağmen ‘Bizim atalarımız maymun olamaz, bu Müslümanlığa yakışmaz demişlerdir.'

Dindar kesimi ters köşe yapan bilgi, Et-tin suresindeki ‘ahseni takvim’ ibaresidir. Ayetin sadece bu kısmını göz önüne almak, şüphesiz sistemi okumaktan mahrum olanların işidir. Zira, mükemmel şekilde yaratılan; nokta yani stringler=esma boyutudur.

Ayrıca Kuran'da da, İncil'de de "Allah insanı kendi sureti üzre halk etti!" şeklinde geçen bir söz vardır: Bu sözün anlamı, şekil olarak insanın (homo) zamansız ve mekânsız kadiri mutlak olan Allah’a benzediği anlamına gelemez…
Konuyu saptırtmak istemiyorum.

Aslı üzerine devam edelim.

Yani insanın ortaya çıkması pek kolay olmamış, sayısız insansının (hominid) var olup yok olmasından sonra mümkün olmuştur. Onların da hayat kavgası, yaşamı ve kendilerine göre bir uygarlıkları vardı.

İnsan (homo) takdir edersiniz ki bugünkü haliyle yaratılmamıştı. Milyonlarca yıl kendini geliştirecek mutasyonları bekleyip durdu. 400 gramlık şempanze beyninden 1600 gramlık beyne çıkması uzun süreyi aldı. Makrosefalin geninin astrolojik tesirler (meleki güçler) istikametinde mutasyon geçirmesiyle kafatası yapısının bugünkü hale geldiğini söylemek yerinde olur. Zira, kafatası genişliğine göre beynin büyüklüğü artmakta ve bundan sonradır ki beyni gelişmiş, insan(homo), insansı (hominid) yapıdan ayrılarak insan oluşmuş ve Adem Nebi adı altında Allah’ın halifesi durumuna gelmiştir.

Bahsini yaptığımız evrimleşme ile ilgili bir alıntıda şöyle denmektedir: “Bugün, kuyruksuz büyük maymun (Ape)’dan insan (Homo)’ ya süre giden evrimde gelişmiş primatları diğer canlılardan ayıran özelliklerin; beş parmağın kavrama yetisi (özellikle gelişmiş başparmak), koklama duyusu ile beraber, derinliği de algılayabilen gelişmiş bir görme yetkinliği, burnun dokunma organı vasfını kaybederek ellerin bu yetiyi devralması, beynin somut ve soyut düşünceyi kapsayabilecek biçimde birbirine tezat karmaşık bir yapıya ulaşması, bu karmaşık yapıları değerlendirmesi, cinsel ilişki sonrasında oluşan yavru ile kurulan ebeveyn ilişkisi ve diğer üyeler ile birlikte sağlanan toplumsallık olduğu bilinmektedir.”(1)

Mutasyonu kendini güzelleştirmek için birkaç kez bıçak altına yatan kadınların haliyle örneklemek mümkün. Bilimsel çalışmaların zaman içinde kültürü ve dini inanışları etkilemesi olasıdır. Dünya görüşümüz geliştikçe, kendimizi yenilemeye çalıştıkça, bu farkı kolaylıkla yakalayabiliyoruz. Benim bu konuda muhtelif yerlerde yayınlanmış bir yazım var: ‘Bilim dini etkiliyor’.

Okursanız mantaliteyi görebilirsiniz.

Sevgi ile kalın. Allah muininiz olsun.

---------

(1) Birikim dergisi

 

 
 
Bodrum - 20.08.2007
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com