İnsandan
insana
fark
var.
Şimdi
bazıları
soruyor:
“toplumsal
yapıda
insan
profilleri
ne
durumda
acaba?”
Aşağıda
analiz
yaptığımız
satırlarda
aradığınız
bütün
cevapları
rahatlıkla
bulabileceğinizi
ümit
ediyorum.
Önce
pozitif
bir
yaklaşım
yapalım:
Öyle
insanlar
var ki
sıcaklığı
ile size
cenneti,
soğuk
bakışı
ile
cehennemi
yaşatabilir.
Beyniyle
yaşayanlar,
iradesine
hâkim
olanlar,
bu
sınıfta
kümelenmiştir.
Böyleleri,
hiçbir
şeyden
şikâyet
etmez.
Ne
hastalığından
ne de
başkalarından.
Bakışlarıyla
bir
kimsenin
yaşantısını
kabz
altına
alır ya
da
bast
haline
dönüştürür.
Nazar
eder.
Susarak
feyzinden
bereketinden
faydalandırır.
Bu
işlevleri
telepatik
dalgalar
ile
gerçekleştirirler.
Keşif
ve
fetih
özelliğine
sahip
olanlar
bahsini
ettiğimiz
koşullara
sahiptir.
Devir ne
kadar
değişirse
değişsin,
teknoloji
ne kadar
ilerlerse
ilerlesin,
bu
niteliklere
haiz
olanları
takip
etmek
zorunda
kalırız.
Üretimleri
yeterli
seviyededir.
Manevi
baskıların
uygulanmasını
istemezler.
Tek
dertleri,
insanlığa
faydalı
olabilmektir.
Her
adımlarını
bu
niyetle
atarlar.
Dünyevi
değerler
hiçbir
zaman
gündemlerinde
yoktur.
Onların
bu
yaklaşımları
toplumu
hayrete
düşürür.
Ben
‘böyle
bir şeyi
bugüne
kadar
hiç
duymamıştım’
dedirtir.
Birazcık
sağduyuya
sahip
olabilen,
en
azından
bunu
hisseder.
Kimseye
bir
husumetleri
olamaz.
Nifakla
işleri
yoktur.
Keza
dedikodu
ile
de...
Onlar
“ölü
kardeşlerinin
etlerini
yemeyenlerdir.”
Kültür
seviyesi
yükseldikçe
bambaşka
bir ruh
haline
geçerler.
Paylaşmaktan
büyük
zevk
alırlar.
İnsanlara
hacmi
kadar
konuşurlar.
Bahsettiğim,
spesifik
bir
sınıftır.
Karakteri
ile
birlikte,
insanın
manevi
yapısına
bakarlar.
Hiç
yalnızlık
çekmezler,
ama
kalabalıklar
arasında
yalnız
yaşamayı
tercih
ederler.
İnsanlar
onların
sohbetlerinden
çok
hoşlanır.
Sözlerini
sonuna
kadar
dinlemeyi
yeğler,
bitmesin
ister.
Varlık-yokluk
kavramları
onlar
üzerinde
yaşanılır,
ama pek
fark
edilemez.
Ağızlarından
‘öteki’
kavramı
çıkmaz.
Kitaplarında
‘meçhul
olan’
bir şey
yoktur.
“Muhtaç
olma”
da.
Hayırla
yaşarlar.
Hayırları
tekliğe
dönüştürmeyi
gayet
iyi
bilirler.
Yine de
iyiliklerle
güzelliklerle
kayıt
altına
girmezler.
İçlerinde
camiyi
benimseyip
namazlarını
orda eda
edenler
olduğu
gibi,
camiye
uğramayanları
da
mevcuttur.
Toplumun
bilgi
gelişmesi,
kültürü
üzerinde
yoğunlaşırlar.
Yeniliklerle
uğraşmayı
sünnet
gibi
kabul
ederler.
Her an
pozitif
işaretler
vermeye
özen
gösterirler.
Tecrübeleri-ilimleri
ile
bizleri
geçmişin
karanlık
dünyasından
çevirmeye
çalışırlar.
Değişimin
artık
dönülmez
olduğu
inancını
yayarlar.
Hitapları
şöyledir:
“Geçmiş
geride
kaldı.
Aklı
olanın
ileriye
bakması
ve
yeniliklere
açık
olması
şarttır.”
Negatif
insan
profiline
gelince;
Değişimle
beraber,
sorunların
çözümü
kolaylaşmışken
bunlara
yakınlaşmaktan
kaçınır,
mazi
artık
arkada
kaldı
diyemezler.
Kendinden
ve
yaptıklarından
emin
olmayan
tiplerdir
bunlar.
Pozitif
oluşumlar
onlara
acı-sancı
verir.
İnatla,
bugünün
dünden
pek
farklı
olmadığı
tezini
savunurlar.
Maksatları,
yeniliğe
sekte
vurmaktır.
Ancak
kendilerini
aldatırlar.
Bilmezler
ki,
dönüşümü
olmayan
bir
eksen
etrafında
ilerleniyor.
Karşınızda,
kendini
“modern
görüşlüyüm”
diye
tanımlayan,
geri
kafalı
bu tür
insanları
görmeniz
işten
bile
değildir.
Dini
kullanarak,
toplumları-cemaatleri
baskı
altına
almak,
ya da
korkutmak
amacıyla
tehditlerde
bulundukları
vakidir.
Bunlar
her
zaman
olmuştur.
Bu
tipler
evrensel
prensiplere
uygun
bir şey
üretmezler.
Ayrıca
üretilen
şeylerden
de kaçıp
dururlar.
Allah’ın
verdiği
yetenekleri
devreye
sokmayı
nedense
düşünemezler.
Anlaşılmaz
sorunları
ve
korkuları
içinde
yaşayıp,
bocalarlar.
Dolayısı
ile hep
bir
arada
yaşamayı
yeğlerler.
Bedenlerinden
kopmanın
özgürlüğünü
asla
yaşayamazlar.
Bizler
pozitif
insan
olmaya
özlem
duyarız.
Bunu,
adımızdan
emin
olduğumuz
gibi
biliyoruz.
Tek
çözüm
yolu ise
geçirebileceğimiz
dönüşümlerdir.
Şayet
bunun
farkında
olabilirsek
her şey
rayına
oturur.
Sağlıklı,
bedenin
esaretinden
kurtulmuş bir
insan
profili
ortaya
çıkar.
Sıradan
bir
yetişkinin,
istenilen
haldeki
yetişkin
olması
için
verdiği
çaba ne
kadar
güzel,
ne kadar
isabetlidir! |