Bugün İslam dünyasındaki genel kanıya göre
Astroloji bilimi yoktur. İman dairesine girmez. Hatta
hiçbir zaman da olmamıştır. İdris Nebi’ye verilen
bu ilim, toplum geneline yayılmamış, İslam, astrolojiye
hâşâ bulaşmamıştır.
Birtakım kendini bilmezler “illa ki astroloji”
diyorsa bunun hiçbir anlamı yoktur.
Arkasında namaz kıldığınız, okumuş, kültürlü cami
imamına “Astroloji hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye
sorulsa acaba ne buyurur. Vereceği yanıt muhtemelen:
“Bakın ben fala filan inanmam. Bu yıldız falından insana
gına geldi. Bana birkaç kişi daha sordu. Nereden
çıkarıyorlar bunları? Yıldızlarla uğraşanlar hep
sosyetik kişiler. (Sanki İbrahim Hakkı Erzurumî,
İbni Arabî ve sahabe İbn-i Abbas da sosyeteye
mensuplardı). Acayip insanların İslam’a yaptıkları bu
kötülüklere lütfen bizi bulaştırmayın!” olacaktır.
Anlaşılan şu ki; inkâr kokan bu direnişler, ya
korkularının ya da içgüdüsel savunma/geleneksel bakış
açısının ürünüdür.
Yine farzı misal, camiden çıkan bir adama yaklaşıp bu
kez farklı bir konuya değinerek; “Dostum
bayağı sıkı giyinmişsin” deseniz, yüzünüze boş boş
bakıp size vereceği yanıt: “Elbette, hava durumunu
dikkâte alarak giyindim, bunda anlaşılmayacak ne var
ki!” olacaktır.
Burada Klasik İslam anlayışı artık gelişen
teknolojiye ayak uydurmuş, "kendisi ile hava durumu
arasında" mutlaka bir bağlantı noktasının
olabileceğini düşünerek, önceden yayımlanan hava
durumuna inanmayı becerebilmiştir. Bu sözlerimi yanlış
değerlendirmeyin ne olur, ama genel kanı, durum budur.
Hava tahmini raporunun kendine has bir bilimi, ancak
hissi olan bir durumu da vardır. Şayet bu hissediş yoksa
hava tahmin raporunu doğru yakalamak, kısaca ‘havayı
okumak’ biraz zorlaşır.
Yağmur beklerken birden kar yağabilir veya ikisi de
olmayabilir. Bu bakımdan, kara-hava trafiğinden tutun
da deniz trafiğine değin hava raporunun önemi ve
uygulama alanı vardır.
Örneğin Türkiye’de hava çok açık olmasına karşın,
Makedonya’da sisli olabilir. Bu nedenle,
İstanbul’dan veya dünyanın herhangi bir yerinden
uçakların kalkmasına, bu kente doğru havalanmasına imkân
yoktur. Bildiğiniz gibi rötar oluşur.
Özellikle dağlık alanlarda dağcıların en fazla dikkat
ettiği husus hava durumudur. Havaların bozuk oluşu,
gerek dağcılar, gerekse başka amaçlar nedeniyle
dağlarda dolaşan araştırmacılara ciddi riskler getirir.
Onları hayati/zor durumlarda bırakabilir.
Oysa daha önce tanımadığınız ya da çok iyi tanıdığınız
bir yörede bile aniden değişen hava koşulları karşısında
(sis ya da yoğun kar yağışı karşısında) yolculuğunuzu
ertelemek zorunda kalabilirsiniz. Özetle hava
durumuna önem verenler, önceden tedbirlerini alarak
kendilerine bir rota çizerler. Büyük bir titizlik
ve özenle, gidecekleri yere göre hazırlanırlar.
Dolayısıyla elliye yakın bilim adamı, dünyanın en yüksek
dağı olarak kabul edilen Everest’in yüksekliğini
saptamak için aralıksız altı ay çalışmak zorunda kalmış
ve uygun hava durumlarını gözetmiştir.
Denize açılan gemiler-yelkenliler ve son
zamanlarda bir hobi gibi kabul edilen "lüks yatlarla
yolculuğa başlamadan" evvel hava durumunu mutlaka
gözetirler ve uydudan gelen sinyalleri değerlendirirken,
telsizlerin başından da bir an olsun ayrılmazlar.
Örnek bunlarsa benzer nitelikte daha yüzlercesi
bulunacaktır
İslam toplumu/ferdi bu şartlarda çok da somut olmayan
hava durumuyla ilintili bilgilere inanmış, ama bir
“safsata” gibi gördüğü, oysa tamamen
kendisiyle/geleceği ile ilgili olan astrolojiyi henüz
kabullenme aşamasına gelmemiştir.
Şimdi denilecektir ki “Astroloji biliminin kabul
edilmesi neyi değiştirir?”
Peşinen söyleyelim, çok şeyi, hayata bakış açısını
farklılaştırır.
İnsan ölümden sonraki cenneti bir kenara bırakmalı (bir
varsayım olarak ifade ediyorum), yeryüzünde astroloji
sayesinde yeni bir cennet kurmalıdır. Bilimselliği,
teknolojiyi ve bir üst denetime (melekleri kast
ediyorum) tâbi olmayı reddeden beşeri anlayış/güç, bu
ilmin getirilerini öğrendiğinde beşeri hayatının tümüne
yakın bir kısmının planlanmasıyla bu cenneti
kuracaktır. Söylediklerime istinaden; astroloji
sayesinde her şeyin dosdoğru gideceği anlamına
geleceği düşünülmemeli. Örneğin, olmayacak şeyleri,
olacak diye bekleyen insanın aldanmamasına umutlarının
çökmemesine, yok yere umutlanmamasına mani olur ki bu da
bir yaklaşımdır ve bir rahatlık vereceği muhakkaktır. En
azından içi buruk, yüreği buruk olmayacaktır.
İnsanlığa ışık tutan İslam adamı Evliyaullah’tan
Muhyiddin Arabî, işin ilginç yanı, o inkâr edilen
astroloji/burçlar ilminin etkileri ile ilgili
olarak; ‘Sadece dünyada değil, cennette de tesirleri
devam edecek’ demektedir.
Burçların oluşturduğu on altı grup bulunuyor.
Ateş-Hava-Su ve Toprak grubundan müteşekkil
yapılarda farklı özellikler, özgün davranışlar görülür.
Yalnız bu etmenlere kalıtsal özellikleri de eklemek
zorundayız.
Genellikle en çok bilinen Güneş burcu, bir kişiyi
tanımakta temel oluşturur. Ancak, yükselen burcun
kişilik özelliklerindeki önemi çok büyüktür. Ay
burcunuzu da teorik olarak unutmamak gerekir. Şayet bu
hususları bilmiyorsanız, günlük yayımlanan bazı
astrolojik bilgiler size uymayabilir. Karşınızdaki bir
kişiyi, özelliklerini anlamanız da zorlaşır.
Rasulullah efendimiz
(s.a.v) bu konuda şöyle buyurmuştur: ‘Ruhlar, (sınıf
sınıf) toplanmış cemâatlerdir. Bundan ötürü, içlerinden
birbirleri ile tanışıp sevişip anlaşmışlardır…
Birbirleriyle birleşmeyenler ise ihtilafa düşmüşler,
anlaşamamışlardır’.
Şimdi artık bütünüyle astrolojik anlamı olan bu
bilgilere istinaden, adeta bir komedyaya dönüştürülüp
kabul edilmeyen bu ilim için küçümsenemez, hafife
alınamaz diyebiliyoruz.
Biz şayet cahilce, somut olmayan her olayı reddetme
safhasında isek, sadece gördüklerimize inanıyorsak,
bugün bilimin tespit ettiği, ancak gözle göremediğimiz,
köpek kulağının, ondan farklı şekilde yapılanan insan
kulağının ve kedi kulağının algılayabildiği
dalga boylarını, Ultrasonik dalgaları, Radyo
dalgalarını (L-uzun, S-kısa dalgalar),Televizyon
dalgalarını, Radar dalgalarını da kesinlikle
saptayamaz, neye karşılık geldiğini asla bilemezdik.
Esasen tüm konuları, Kuran’a-Hadislere ve bilime
dayandırmak, özellikle fal/sihir gibi kabul
edilen, aslında hiç de öyle olmayan Astroloji
ilminin getireceği kolaylıkları kabullenmek, neye
dayandığını bilmeden reddetmek yerine üzerinde düşünmek,
belki de yapılacak en akılcı iş olacaktır.
Yenilenme ile canlanan İslam âleminin bir
beklentisi de budur.
Astroloji ezberi bozan, tanımayı kolaylaştıran, ufuk
açıcı bir belge, ilim dalıdır.
Böyle algılanmalı ve değerlendirilmelidir. |