İstifham
Ahmet F. Yüksel
 

Bu kelimenin lügat manası; “sorma, anlama, sorup anlama, öğrenmek için sorma” şeklindedir. İstifham duyan insan ‘değer yargıları’ güçlü, üretime açık, duygularıyla yaşamayan biridir.

Tam anlamıyla sağlam karakterlidir. Koşullara kolaylıkla boyun eğmez, anlamadığı şeyleri anlar havasına girip garip davranışlarda asla bulunmaz.

Herhangi birinin kafasında istifham uyanırsa bilinmeli ki bu, anlatılan konuya yapılan olumlu yaklaşımın, öğrenmenin neticesidir, ‘kuşkunun’ değil.

Ayrıca, sorup ikna olmuş bir kişinin karşısındakinden kuşku duyması, mümkün olabilir mi? Söylediklerine inanmak, onun istediği gibi davranmaktan başka yapacak bir şey kalıyor mu geriye? Eğer kuşkuya kapılan, gerçekten samimi ise her şeyden önce doğruyu –dolaylı yollardan da olsa-  öğrenmek zorundadır. Birey bir an önce bunu yapmalı ve yaşayan beyinlerde yeşil ışık yaktırmalıdır. Aksi halde, kendi kendine bir kaos ortamı yaratacak ve sonuçta yalnız kalmış olacaktır.

Bir örnek vermek istiyorum. Otobüs durağındayım. Önümdeki manzaraya bakıyorum. İtişme kakışma yok. Kimse sırasını ihlal etmiyor. Kadınlara ve çocuklara öncelik tanınıyor. Elinde yükü olan birisi, kartını gösteremeyecek durumda olduğundan şoföre selam verip yerine geçiyor. Şoförde öyle bir güven yaratmış ki, kartını göstermesini istemiyor. Bu konuda içine kuşku düşmüyor. Yolcu da kartı olmadığı halde serbestçe geçmenin büyük bir suç olduğunu biliyor. Kart talebi sürücüye kalmış, isterse kural icabı sorabilir. Evet, bu durum aleni şekilde, şüphe duymamayı ifade eder. Yani halk arasında bilinen kuşkuya dayalı bir soru işareti anlamına gelen yani istifham ile uzaktan yakından alakası yoktur.

Bir noktaya daha açıklık getirmek zorundayım. Ben bugüne değin kavramlara hiç karşı olmadım. Neyse odur’ der, geçer giderim.

Fakat, bazı kelimelerin kullanılış şekline karşıyım. Çünkü zayıf karakterli kişiler, tutarsız davranışları içinde onları farklı anlamlara dönüştürebiliyor. Bilinçli bilinçsiz, istedikleri yerde kullandıkları sözcüklerle işin cılkını çıkartıyorlar. Ve yanlış kullanımlar, değişik şekilde anlaşıldığı için insanı çileden çıkartıyor. İşte o zaman içimde fırtınalar kopuyor, kasırgalar esiyor.

Ve aklımda şu sorular oluşuyor:

Acaba duruma, kişiye göre değişen, bize uzaklığına göre farklılaşan kavramlarla mı yaşıyoruz?

Konuştuklarımız, sormak istediklerimiz öğrenme amaçlı mı, yoksa şüpheci yaklaşımlara mı dayanıyor?

İnsanları gerçek yanları ile mi değerlendiriyoruz, yoksa duygu dünyamızın getirileri ile mi yaklaşım yapıyoruz?

Değerli okurlarım! Gerçekten her şeyi yeni baştan düşünmek, bütün bu hususları analiz etmek, zorundayız.

Kavram deyip geçmeyelim. Bir çürüyüş içine geçmemek, olası bir çıkmazdan sıyrılmak için üzerinde titizlikle duralım. Çünkü ‘Yapıcılık’ ihtimalini peşinen iptal eden, hiçleştiren bakış açısı, muazzam bir acz duygusu, ona bağlı olarak da bir öfke ve negatif enerji oluşturuyor da.

Sevgi ile kalın. Allah’a emanet olun.

 

 
 
İstanbul - 14.12.2006
sufizmveinsan@gmail.com
afyuksel@hotmail.com
sufafy@hotmail.com

http://sufizmveinsan.com