Yazı hayatıma
başlayalı neredeyse 10 sene oldu. Başlangıcı yerel
Pendik
gazetesinde yaptım ve köşeyle bu şekilde yayım hayatına
adımı atmış olduk.
Sonra sırası ile Ulusal
basında yüzlerce, internette binlerce yazım yayınlandı
desem yalan olmaz.
Tabii herkesin
ve her yazanın olduğu gibi benim de takip ettiğim dergi
ve basın var.
Dergiler Bilim Ütopya, Popüler Bilim, Birikim ve
çizgilerini değiştirmeden önce benim de yazdığım Türk
Edebiyat ve Yenidünya.
Okuduğum gazetelere
gelince bunlar,
Hürriyet, Sabah, Akşam, Radikal, Zaman, Bugün, Vakit ve
Cumhuriyet’ tir.
Belki şaşıracaksınız ama yazdığım tüm yazılar, okuduğum
makalelerdeki alternatif görüşlerden doğar.Bu bakış açılarını
mistisizm ile bağdaştırmak ta haliyle benim görevim
olur.
Yasaklı olmama
karşın yurt içinde ve dışında büyük bir alaka ile takip
edildiğimi biliyorum.
Neyse konu bu
değil.
Konu kimleri
okuduğum idi.
Benim favorim
basının yeni yıldızı tartışmasız Engin Ardıç’ tır.
O, hiciv sanatının ustasıdır. Şaka ile ciddi olanı tarif
eder. Ve bana göre şu anda ‘Türkiye’nin number one’ıdır.
Hürriyet’ten Oktay Ekşi düzgün ve anlaşılır yazı
tekniği ile listemde yerini alır. Eski yılların ilki
Serdar Turgut aşırı yazı yazmaktan yerini bence Ardıç’ a
kaptırmış gibi görünüyor. Radikal’ de Perihan
Mağden’i mutlaka, Murat Yetkin’ e rastlarsam
( ki zaman zaman Birikim dergisinde de yazılarını
görüyorum), Genel Yayın Müdürü İsmet Berkan’ı ve
Hasan Celal Güzel’i kesinlikle takip ederim
(sadece pazar günleri yazmasa ne iyi olacak).
Fatih Altaylı
anlamsız bir şekilde Sabah’tan ayrılarak maalesef
yazar kimliğini yitirdi dersek doğru olur. Takip ettiğim
biri idi, yazık oldu. Demek ki kabiliyetin yanında zemin
de önemli.
İlhan Selçuk
tam bir ustadır. Az, ancak öz yazar. Anlatacaklarını,
diyeceklerini üç-beş kelimeye sığdırır. Yığınla cümle
kurmasına gerek yoktur.
Cumhuriyet’ten
beğendiğim diğer yazar ise
Şükran Soner’dir.
Vakit
Gazetesi’ni
atak ve her zaman canlı bulurum, bu gazeteye aboneyim,
Zaman’ a da öyle. Vakit’te gözüm
A.İhsan Karahasanoğlu ve Hasan Karakaya’nın
üstündedir.
Karakaya
o kadar
konuyu nasıl buluyor-işliyor şaşılacak bir şey.
Belki inanmayacak, belki dudak bükeceksiniz ama bu
gazete hakkında çok fazla ön yargılı olmamanızı tavsiye
ederim.
Basın hayatında
soluk mavi bir nokta gibi duran Zaman ise ilk
başlarda hiç ilgimi çekmedi, itici geldi. Ama içine
girince boş bir yayın organı olmadığını anladım. Bu
gazetede Şahin Alpay tereddütsüz favorimdir.
Yanılmıyorsam Bahçeşehir Üniversitesi’nde öğretim
görevlisi. Şahin Alpay’ ı zaman zaman Engin
Ardıç ile kıyaslıyorum, ama Ardıç kuşu ağır
basıyor. Diğerleri Nihal B. Karaca ve Ali Bulaç’ tır.
Nihal Hanım öyle bir yazı tekniğine sahip ki
hayran kalmamak imkânsız. Daha sık yazmasını isterdim.
Hatta, hemen her gün. Ben, ona sağ basının Perihan
Mağden’ i diyorum. Yakıştıramıyorsa umarım beni
affeder. Onda tespit ettiğim şey; Bakış açısını iyiden
iyiye içselleştirmiş olması. Ali Bulaç da
konusuna hâkim bir yazar olarak temayüz ediyor. Oldukça
beğeniyorum. Makalelerinde biraz Arapçaya kaçmasa çok
daha iyi olacak.
Şimdi, sizin
‘’Bu bahsettiklerini gerçekten okuyor mu?’’ diye
düşünmeniz mümkün.
Bence doğru
tespit okuduğum yönünde.
Ama yinede siz
bilirsiniz…
Ayrıca, ilave
etmek istediğim bir husus daha var. Savunduğum ilkelere
ters düşen yazarı düşman ilan etmek gibi bir düşünceye
sahip değilim…
Bir başka yazıda görüşmek dileğiyle hoşçakalııııın.. |