Liderlik, insanlık tarihi kadar eski bir kavram.
Herkes tarafından kabul görmüş, olağanüstü meziyetlere
sahip olanlar; arayış içindeki bireylerin, kendilerine
yönlenmesine neden olur.
Bunun yanında, ayak takımı ve berduş sınıfının
dahi bir önder araması doğaldır. Ancak, bireysel
vasıfları ile katılaşmış ‘çakma bir lider’ peşine
takılmaları sonucu, büyük olasılıkla uçurumun kenarına
gelir.
Haliyle, böyle bir liderden başka şeyler beklemek saflık
olur.
İyi bir liderin, sinirlerinin dayanıklı
ve belleğinin kuvvetli olması şarttır.
Bir lider, düşünmek için süre istemez.
O, kendisine ‘rest çekeni mütebessim’ bir çehre
ile izler ve anında kararını verir.
Düşünce ve duygularını yüzüne yansıtan insandan ise
önder olamaz.
“Lider doğulur mu, olunur mu?”
sorusuna yanıtım; kesinlikle “doğulur” şeklinde
olacaktır.
Diğer yandan toplumsal yaşamda herkesin, “sıra dışı
özellikleri” bulunan birine yaklaşımda bulunması söz
konusu değildir. Bazıları kendi kendilerini idare
edeceklerini düşünürler.
Kiminin ise mutlaka bir objeye ihtiyacı vardır.
Gördüğümüz, yaşadığımız olaylar bunun göstergesidir.
Dolayısıyla, merak edilip-takip edilecek, pek
çok yeni bakış açısına sahip olan bir öndere
şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır.
Ancak, arzu edilen konuda disiplinli, her an yeni bir
şey üretenler, maalesef azınlıktadır.
İşin incelik taşıyan bir başka yanı ise şöyledir: Kendi
tanımını ve var olma nedenini “toplumun geleceği”
için kuran liderin, bu vasıflarının sadece kendi aldığı
eğitimle ilgili değil, eşlerinin de katkısı ile
şekillendiğini biliyoruz.
Bunun örneklerini çok gördük.
Bu nedenle denebilir ki, insan istese de tek başına
kolaylıkla lider olamıyor. Önderlik vasfı bir yerde,
mecburen eşle bütünleşiyor. Onu olgun
hale getiriyor. Bu durumda, liderin yanında yer alacak,
ideal bir eşe şiddetle ihtiyaç duyuluyor.
Eşi, lidere iyi bakmalı, canlı kalmasına özen
göstermeli, arkasında sağlam durmalıdır.
Liderlik vasfını, sıradan özelliklerden ayıran bir başka
etmen, toplumun merkezinde olmalarına rağmen, varlık
âlemine bir bütün olarak bakmalarının getirdiği
derinliktir.
Bu bakış açısıyla yazdığı kitapların, “sohbetlerinin
ve konferanslarının” içindeki tanımlamalar, onu
farklılaştırıp yüceltir.
Teorilerini, tecrübesiyle harmanladığı çalışmasını,
ürettiği fikirleri, liderlik misyonuna yakışır
bir şekilde yüklemesi ve bunu muhafaza etmesi,
gözlemleyenlerinin hafızalarından uzun yıllar
silinmemesini sağlar.
Günlük
hayatımızda, konuştuğumuz hususlar, çok etkili şekilde
analiz edilir ve üzerinde durulursa, bunlar insana
epeyce sağlıklı bir fikir verir.
Birey, inanışları
açısından, algıladığını fikirleri ile birleştirerek
yorumlar. Olumsuz düşüncelerini bertaraf ederek, daha
önce hiç de düşünmediği hayata adımını atar.
Vardığı yer, liderin kapısıdır.
İyi bir önder, bir konuya en ilgisiz insanın bile “zevkle
yaklaşım yapacağı ve kendisinde çok şey bulacağı”
biridir. Bu vasfı ile hazır beyinleri kendine çekmek bir
yana, ilgisiz görünenleri dahi etrafında
toplayabilmektedir. En hoş tarafı da onca bilgiyi ve
fikri paylaşırken gösterdiği cesaret, ince esprileri
ve alçak gönüllüğünü fark ettirmesidir.
Fakat, bundan daha önemlisi, kendisini asla bir
mertebede görmediğini hissettirmesidir.
Sabırla, metanetle olaylara bakması
dikkât çekici yanıdır. Zamanlamasında, ayrı bir
yerindelik söz konusudur. Bu herhangi bir olayla sınırlı
değildir.
Toplumda "bireylerin savrulduğu, yerlere
yapıştığı, çaresizlik ve belirsizliğin hâkim olduğu"
bir dönemde, onun ve etrafındakilerin, ya da uzak
ilişkilerde bulunduğu toplumların, kaotik duruma
düşmesi söz konusu olamaz.
Böylesi zor dönemlerde, bu tür ihtiyacı karşılayabilecek
insanlara “Kurtarıcı”, “Mehdi” gibi
özelliklerin bahşedilmesi veya onların böyle anılması
hoş karşılanmaz.
Belirli süreçlerde, kimi toplumlarda “lider adayı”
diye sahneye çıkan taklitçiler de var.
Onlar hemen kendilerini belli ederler.
Çünkü yaşamları sırıtır.
Unutulmamalı ki, bu nitelik ‘babadan oğula geçen
taht’ gibi bir şey değildir.
Ama ilkin, liderin etrafında yaşayanların “ben her
şeyi bilirim” şeklindeki tutumlarını bir yana
bırakıp anlaşılmaz havalara girmemeleri, bir bilenden
yani liderden öğrendiklerini, yaşamlarının her
karesinde uygulamaları ve kendilerine ayna tutmaya
çalışmaları, sistemi okumaya çalışarak, ona
yönlenmeleri tavsiye olunur. |