Münferit
Ahmed F. Yüksel
 

Testide (esmada) ne varsa dışarıya o dökülür.

Herkes kendi karakterini aksettirir, fıtratına uygun olanı, yakışanı yapar.

Bir programın gereğidir bu.

Meşruiyetin dışına çıkma, sınır tanımama, her karakterin başvuracağı bir yol değildir.

Münferit olanların dışında, demek istedim.

Çünkü bu vasıfla vasıflananlar, kolay kolay bir şeyle yetinmezler.

Rahman Sûresi (55) / 33:  Ey cin ve ins topluluğu! Semâlar ve arzın aktarından (bedenlerinizin çekim gücünden) çıkıp gitmeye gücünüz yeterse, hadi çıkın gidin (bedensiz yaşayın)! Kudretiniz olmadıkça (kudret sıfatı sizde açığa çıkmadıkça) geçip gidemezsiniz!

(Ahmed HULÛSİ  ”B” Kapsamında Kurân’a Bakış)

İnsanların dünyalarını görebilmek, farklılıkları tesbit etmek için, zaman zaman bu sözcüğün getirdiği yansımalara ihtiyacımız oluyor.

Münferit, lügat itibariyle; “tek, yalnız başına, ayrı, kendi başına” anlamına geldiği gibi, toplumsal bir olayı tarif sadedinde de kullanılır. Ayrıca bu vasfın, olumlu ve olumsuz yönlerde kullanılabileceğini de düşünmemiz gerekir.

Kimilerini şaşırtmış, kimilerine göre uygulayanı ‘büyük mertebelere’ ulaştırmış bir yaklaşımın ifadesidir münferit olma durumu.

Dolayısıyla ‘münferit’ sözcüğünü birçok yönden ele alıyorum.

Bir konuda sebat edip azmiyle, sistemin gerektirdiği her koşula uyan, nadir insan vasfında olma anlamı,

 “Allah’ın ahlâkı ile ahlâklananlar, bu imtiyazlı sınıfın münferit bireyleridir.”örneğiyle açıklanabilir.

Aynı kavramı“kural dışı” tavırları ile fark edilme cihetiyle de değerlendirmek gerekiyor. Toplumun, sosyal yapısında ortaya konan şiddet unsurunu kast ediyorum.

İnsanlar, zihinlerine kazınan bu tür genel olayları, herhalde hafızalarından kolayca atamazlar. Almanya’daki okulu basıp, on altı kişinin ölümüne neden olan  hadise ‘münferit olma’ açısından bir modeldir.

Bu konunun, insani değerler bakımından ne kadar “yakışıksız ve elem verici olduğunu” beyan etmemize herhalde gerek yok.

Velhasıl bütün bu anlatılanlar, “münferit” kavramının kapsamı içinde değerlendirilir.

Ele alınması gereken bir nokta da şu: Bu kelimeyi en fazla kullananlar, toplumsal yaşamda “dikkatleri üzerine çekmek” isteyenler.

Beyin(korteks yapısı) bir düzen içinde” bu sözcüğe uygun davranışları ortaya atıyor.

Birine kafa tutan bir insan, farkında olmadan bu sıfatla vasıflanmış oluyor.

Bir ekipte starlar söz konusu olduğunda, diğerlerine göre daha farklı muamele görüyor. Hatta bunu kendileri talep ediyor. Açıkça söylemiyorlar belki ama, sonuçta bu halde olduklarına işaret ediyorlar.

Ayrıcalık tanınmasını bekliyorlar.

Şayet herhangi bir nedenden ötürü haklarında bir suçlama söz konusu ise “çok da fazla incitmeyecek” sözlerin sarf edilmesine dikkat ediliyor.

Diğerleri, sıradan olmaları nedeniyle, kendilerine düşen payı fazlası ile alıyorlar. Ve hak ettikleri muameleye tabi oluyorlar.

Bu misalleri çoğaltmak mümkün. Münferit niteliğini taşıyanlar, aşırı kabiliyetliler, “daha yumuşak eleştirilere” muhatap olarak hatta olumsuz bir tavırla karşılaşmadan hayata devam ediyorlar.

Bu arada ‘Yaşlı bilge’ yıllar önce, köşesinde kaleme aldığı bir makalede, kendince kurguladığı bir mantık çerçevesinde, dostu olarak kabul ettiği kişi ile ilgisini kestiğini, artık O’nunla yollarını ayırdığını duyurdu.

Herhalde ona verdiği desteğin yeterli olduğunu düşündü.

Bu da “münferit” bir olaydı.

Yazan da, yazıda işaret edilen de “münferit sözcüğü” kapsamındaydı.

 

Yaşandı ve geçti gitti.

 

 

 
 
İstanbul - 11.04.2009
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com