Testide
(esmada) ne varsa dışarıya o dökülür.
Herkes
kendi karakterini aksettirir, fıtratına uygun olanı,
yakışanı yapar.
Bir
programın gereğidir bu.
Meşruiyetin
dışına çıkma, sınır tanımama, her karakterin başvuracağı
bir yol değildir.
Münferit
olanların dışında, demek istedim.
Çünkü bu
vasıfla vasıflananlar, kolay kolay bir şeyle
yetinmezler.
Rahman Sûresi (55) / 33:
Ey
cin ve ins topluluğu! Semâlar ve arzın aktarından
(bedenlerinizin çekim
gücünden) çıkıp gitmeye gücünüz yeterse, hadi çıkın
gidin (bedensiz yaşayın)! Kudretiniz olmadıkça
(kudret sıfatı sizde açığa çıkmadıkça)
geçip gidemezsiniz!
(Ahmed HULÛSİ ”B” Kapsamında Kurân’a Bakış)
İnsanların
dünyalarını görebilmek, farklılıkları tesbit etmek için,
zaman zaman bu sözcüğün getirdiği yansımalara
ihtiyacımız oluyor.
Münferit, lügat itibariyle; “tek, yalnız başına,
ayrı, kendi başına” anlamına geldiği gibi, toplumsal
bir olayı tarif sadedinde de kullanılır. Ayrıca bu
vasfın, olumlu ve olumsuz yönlerde
kullanılabileceğini de düşünmemiz gerekir.
Kimilerini
şaşırtmış, kimilerine göre uygulayanı ‘büyük
mertebelere’ ulaştırmış bir yaklaşımın ifadesidir
münferit olma durumu.
Dolayısıyla
‘münferit’ sözcüğünü birçok yönden ele alıyorum.
Bir konuda
sebat edip azmiyle, sistemin gerektirdiği her koşula
uyan, nadir insan vasfında olma anlamı,
“Allah’ın
ahlâkı ile ahlâklananlar, bu imtiyazlı sınıfın münferit
bireyleridir.”örneğiyle açıklanabilir.
Aynı
kavramı“kural dışı” tavırları ile fark edilme
cihetiyle de değerlendirmek gerekiyor. Toplumun, sosyal
yapısında ortaya konan şiddet unsurunu kast ediyorum.
İnsanlar,
zihinlerine kazınan bu tür genel olayları, herhalde
hafızalarından kolayca atamazlar. Almanya’daki
okulu basıp, on altı kişinin ölümüne neden olan hadise
‘münferit olma’ açısından bir modeldir.
Bu konunun,
insani değerler bakımından ne kadar “yakışıksız ve
elem verici olduğunu” beyan etmemize herhalde gerek
yok.
Velhasıl
bütün bu anlatılanlar, “münferit” kavramının
kapsamı içinde değerlendirilir.
Ele
alınması gereken bir nokta da şu: Bu kelimeyi en fazla
kullananlar, toplumsal yaşamda “dikkatleri üzerine
çekmek” isteyenler.
“Beyin(korteks
yapısı) bir düzen içinde” bu sözcüğe uygun
davranışları ortaya atıyor.
Birine kafa
tutan bir insan, farkında olmadan bu sıfatla vasıflanmış
oluyor.
Bir ekipte
starlar söz konusu olduğunda, diğerlerine göre
daha farklı muamele görüyor. Hatta bunu kendileri talep
ediyor. Açıkça söylemiyorlar belki ama, sonuçta bu halde
olduklarına işaret ediyorlar.
Ayrıcalık
tanınmasını bekliyorlar.
Şayet
herhangi bir nedenden ötürü haklarında bir suçlama söz
konusu ise “çok da fazla incitmeyecek” sözlerin
sarf edilmesine dikkat ediliyor.
Diğerleri,
sıradan olmaları nedeniyle, kendilerine düşen payı
fazlası ile alıyorlar. Ve hak ettikleri muameleye tabi
oluyorlar.
Bu
misalleri çoğaltmak mümkün. Münferit niteliğini
taşıyanlar, aşırı kabiliyetliler, “daha yumuşak
eleştirilere” muhatap olarak hatta olumsuz bir
tavırla karşılaşmadan hayata devam ediyorlar.
Bu arada ‘Yaşlı
bilge’ yıllar önce, köşesinde kaleme aldığı bir
makalede, kendince kurguladığı bir mantık çerçevesinde,
dostu olarak kabul ettiği kişi ile ilgisini kestiğini,
artık O’nunla yollarını ayırdığını duyurdu.
Herhalde
ona verdiği desteğin yeterli olduğunu düşündü.
Bu da “münferit”
bir olaydı.
Yazan da,
yazıda işaret edilen de “münferit sözcüğü”
kapsamındaydı.
Yaşandı ve
geçti gitti. |