Rasulullah Efendimiz (sav),
“Ramazan ayı ümmetimin ayıdır”
demiştir.
Efendimiz
(sav) bir gün, "Burnu sürtülsün! Burnu sürtülsün!
Burnu sürtülsün!" buyurdular. Bu uyarı nedeniyle
etrafında bulunan sahabe, "Kimin burnu sürtülsün ya
Rasûlallah?" diye sordu.
Rasulullah
şöyle yanıtladı: "Ramazan'a girip de ondan günahları
bağışlanmış olarak çıkamayanın; yanında anne-babasından
biri veya ikisi ihtiyarladığı halde, onların gönlünü
kazanarak Cennet'i hak edemeyenin; yanında ismim
anıldığı halde bana salât-ü selâm getirmeyenin."
Bir hadis-i
şerifte, "Ramazan'da dilini tutmayanın, kötü davranış
ve kötü sözlerden kaçınmayanın aç ve susuz kalmasına
Allah'ın ihtiyacı yoktur." buyrulur.
Dolayısıyla
Ramazan, nefsi her bakımdan terbiye etme ve ona mutlak
aczi ve fakrıyla gerçek mahiyetini anlatabilme ayıdır.
Allah Rasûlü
(sav), Âhiret'te kavmi hakkında, "Kur'an'ı kendisine
sırt dönülüp ondan kaçılacak bir şey gibi yaptılar; ona
arkalarını dönüp ondan uzaklaştıkça uzaklaştılar."
diye şikâyette bulunacaktır. Ve Kur'an'ın bu hale
en fazla maruz bırakıldığı dönem de, yine bir başka
hadis-i şerifte ifade buyurduğu üzere, "Kur'an'ın bir
vadide, insanların bir başka vadide" seyrettiği son
birkaç asırlık dönemdir.
Ramazan
ayı, Kur'an'ın önce Levh-i Mahfuz'a topluca
indiği, daha sonra oradan peyderpey dünya
semasına, Efendimiz'e intikal etmeye başladığı
aydır. Sırlarla dolu ayın içeriğinde, Kur'an’ı
algılayabilme, onunla bütünleşme, onu daha anlamlı bir
şekilde okuma ve mütalâa edip bir daha ondan ayrılmamaya
ahdetme, sağını solunu şaşırmışlıktan kurtulma,
ilişkilere daha soğukkanlı ve nesnel bakmayı, daha
iyiye ve doğruya, daha ileriye gidişi temin etme
nitelikleri bulunmaktadır.
Ramazan
ayı, Allah isminin manâsıyla bütünleşme, İlâhî aşk
ateşine düşme, istiğfarın esasının ‘Hu’ ya
dayandığını bilme ayıdır. Sahuruyla, iftarıyla,
orucuyla, tespih namazları ile İslâm'ın en önde gelen
prensiplerindendir; Ruhlarda öte âleme potansiyel
birikim temin eden aydır.
Ramazan
ayı, şeytanların/cinlerin en şerlisi durumunda
bulunan ifritlerin zincire vurulduğu, oruç
sevabının miktarını sadece Allah'ın bildiği ve
Cennet kapılarının ardına kadar açıldığı aydır.
Ve
Ramazan ayı sadece Allah Rasulünün ümmetine has
olan, varlığı tanıma, vahdet
ilmine/realitesine ulaşma ayıdır. Bu etmene neden
olan şey Ruhun, samanyolunda, bireylerin
kendisinde/beyninde zuhur etmesidir.
Her insanda
olması gereken, her konuya yeni tümel gözle bakmayı
oluşturan bir tecelli değil midir bu?
Yeryüzünde
yaşamanın en anlamlı olan yanı da burasıdır; Varoluş
gayesini bilmek.
İşte,
Kadir gecesine bu tür algılama ile yoğunlaşmak gerekiyor.
Ölçü, denge ve itidal getiren Ramazan ayının en önemli
yanı/özelliği Ruhun tenezzülüdür.
Müminlerin
kuşkusuz büyük bir içtenlikle/inançla
yönlendikleri ve bir kez daha yaşama durumunda bulunduğumuz
Ramazan ayının hayırlara vesile olmasını, bizlere
istikamet vermesini temenni ediyoruz. |