Şaşkınlık

     Farkındayım; yapınıza uygun olmayan bir başlık attım.

     Neler düşündüğünüz kafamın içinden geçiyor. Ama buna mecburum. Bu kavramın ışığında bazı şeyleri “daha iyi olgunlaştırabileceğimizi” biliyorum.

     Kuşkusuz, kendi bedenine, sınırlı imkânlara, özellikle beş duyuya mahkûm olmuş bireyleriz biz.

     Ayrıca sistem, kurduğu “düzenle” ekseriyetimizi kapsayacak bir şekilde, bizi şaşkınlığa hapsetmiş durumda.

     Bağırsaklarda mevcut nöron aktivitesi,[İkinci beyin] Beyni tetikleyen Kalbin Fuat noktası ve orijinal beyin, bahsini ettiğimiz bu şaşkınlığın temel noktalarını teşkil ediyor.

     İtiraf etmeliyiz ki bu sistem, yaratıcı tarafından büyük bir maharetle, hayranlık uyandıracak bir ustalıkla oluşturulmuş. Sistemi bilmeyene ise şaşkınlık nasip olmuş.

     Kendinize bir beden anlayışı ile baktığınızda bu ahengin farkına varmanız, bunu kolaylıkla görmeniz mümkün değil.

     Mutlak varlık, sistemini öyle geliştirmiş ki, sağlıklı bir analizde bulunmadıkça, bizi beden ağına hapseden koşulları görmüyor, hiçbir şeyin farkına varamıyoruz.

     Eğer yüksek frekans sahibi olan, bu işin ustaları, bilimsel açıklamaların üstüne üstüne gidip gerekli açıklamaları yapmasalar, özlerindeki güçleri çalıştırmasalardı, ciddi olarak ifade etmeliyim ki, alçak frekans konumunda yaşayan hiçbirimiz, bu “sırları” bilemeyecek, dünyadan âmâ olarak göçüp gidecektik.

     Bildiğiniz gibi bu dünyada âmâ’ olan, öte yaşamda da bu özelliğini aynen devam ettiriyor.

     İşin ilginç yanı “beynin” ne işe yaradığını pek fark edemeyecek, “insan ve sırlarını”  görmemiz katiyen mümkün olmayacaktı.

     Varoluş gayesini, bir insanın geleceğini karartan mekanizmanın, düzenin içinde nasıl var olduğunu görememek, affedilmez bir hatadır.

     İşte bütün bu hususları soruşturmayacak, bunun engellenmesi için ne tür varlıkların, değişik baskılarla devreye girdiğini asla anlayamayacak, hiç fark edemeyecektik.

     Talepleri doğrultusunda yaşamanın, insanoğlunu nasıl tehlikelerle baş başa bıraktığına şahit olamayacağımızdan ötürü, şaşkınlığımız bir kat daha artacaktı.

     İşin en ilginç tarafı, kendimizi nasıl savunacağımızı, koruyabileceğimizi bilemeyecektik.

     Ama şimdi biliyoruz.

     En azından bilenlere, yaşayanlara tanık oluyoruz.

     Yenilenme çalışmalarının getirileri, değişime ayak uydurma sevdası, pozitif bilimin din’in anlatmak istediklerinin tümüyle açık-açık vurgulaması, bu ‘sistemin’ net bir biçimde algılanmasına neden oldu.

     Artık insanlık her bakımdan düzlüğe çıktı. İnanç faktörü mecazlardan kurtuldu. Yerini bilimsellik aldı.

     Hikmetin neye tekabül ettiği anlaşıldı. Pozitif bilimin insanı arındırması, eskiyi unutturması, vakıf olamamaktan ötürü duyduğu suçluluğun, abuk sabuk düşüncelerin izlerini sildi. İletişimi kolaylaştırırken, bizlere adeta ışık oldu.

     Eskinin hükmü kalktı. Yeni, birdenbire sahnenin ortasında çırılçıplak kaldı.

     O anda da biz, şaşkınlığımızla birbirimize bakakaldık.

     Her şey bir mecazdı, ama her mecazın bir teknik yanı vardı. Mucizeler dahi değerlendirmeye alındı. Birer-birer çözülmeye başlandı. Keramet yanlı yaklaşımlar, artık bugün bilimle anlaşılır hale geldi.

     Bilimdeki gelişmelerin harekete geçmesi, bakış açılarını bir ölçüde de olsa bu noktaya taşıdı.

Artık, elimiz kolumuz bağlı değil.

     İnsanoğlu kendisine verilen görevini benimserken [halifelik özelliğini], şimdi “kendini tanıma” durumu ile karşı karşıya geldi.

     Şimdi kimse, fütursuzca sistemi çiğneyemiyor, hükümlere, kanunlara uymadan edemiyor.

     Şikâyet edebileceği bir merci [tanrıyı] bulamıyor. Özüne mahkûm oluyor.

     Çünkü sistemde duygulara yer yok. Aksine, duygusallığı esir alacak biçimde kurulmuş.

     İşte bu şaşkınlığı üzerimizden atacak faktörler, son zamanlarda yukarıda bahsettiğimiz şekilde netlik kazanırken, bu yönde yapılması gereken her türlü çalışmayı, hepimize gösterdi.

     Şimdi fark ettiğimiz değerler var, sisteme, bilinçsizliğe karşı.

     İnsanın varoluş gayesini ve yetkisini hatırlayarak bunları yok sayamayız.

 
 
 

 

 
 
Susurluk, 10:50 - 18.09.2010
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com