Sonuna kadar okuyun
Ahmet F. Yüksel
 

Adam, oğlunun odasının önünden geçerken şaşkınlıkla baka kaldı. Yatağı güzelce toplanmış ve odası hiç olmadığı kadar derli toplu görünüyordu. Baba, daha dikkatli bakınca, yatağın üstüne iliştirilmiş zarfı fark etti. Zarfın üzerinde "Babama" yazıyordu. Aklından geçen bin bir kötü düşünceye yenik düşmemeye çalışarak zarfı açtı ve titreyen elleriyle mektubu okumaya başladı: Sevgili baba; Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum. Ne olur beni anlamaya çalış. Başka çarem olmadığını bil lütfen baba. Kız arkadaşımla birlikte kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi yaşanacak rezaletten uzak tutmak istedim. Gerçek tutku ve aşkı ben Ayşe'yle buldum ve o öyle tatlı ki anlatamam... Şunu biliyordum, siz onun vücudunun her yerine taktığı küpeleri, derisine işlettiği dövmeleri, kendine has o çılgın giyim tarzını asla ama asla onaylamayacaktınız ve tabii benden çok büyük olması da bir sorundu. Fakat benim için bunlar değildi gerçek tutku ve gerçek aşk... Baba Ayşe hamile! Ve Ayşe'nin dediğine göre çok mutlu olacağız. Ormanda kendine ait bir karavanı ve tüm kış yetecek kadar da yakacağı var. Bir sürü çocuğa sahip olma düşüncesi ise rüyalarımızı süslüyor, bize heyecan veriyor. Ayşe benim gözlerimi esrar gerçeğine açtı ve artık biliyorum ki esrar kimseye zarar vermez. Esrar yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız ve yine bu sayede ihtiyacımız olan kokain ve diğer uyuşturuculara ulaşacağız. Artık tam anlamıyla bilime yalvarıyoruz dualar ediyoruz şu AIDS'in çaresi bulunsun ve Ayşe eski sağlığına kavuşsun diye. O kesinlikle iyileşmeyi hak ediyor. Endişelenmeyi bırak baba ben 15 yaşındayım ve kendi başımın çaresine bakabilirim. Eminim bir gün geri döneceğiz ve sen kendi torunlarını tanıyacak, seveceksin. Oğlun Ahmet
NOT: Baba yazdığım mektubun tek kelimesi bile doğru değil. Ben Mehmet'lerdeyim. Sadece sana hayatta masamın üzerinde seni bekleyen karneden daha kötü şeylerin olduğunu hatırlatmak istedim. Ahmet, bu mektubunda en acımasız felaketi gösterip kendi en kötüsüne razı etmeye çalışmış babasını. Günümüzde de öyle değil mi? Aileden iş hayatına kadar... Oysa liderlerin yapması gereken kötünün iyisine razı olmak değildir. Daima daha da iyiye gidecek sistemleri kurmak ve her adımın iyi işlediğinden ve uygulandığından emin olmaktır.
Kıssadan hisse: Kimsenin sizi 'kötünün iyisine' mahkûm etmesine izin vermeyiniz...

 

 

 
 
İstanbul - 04.08.2008
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com