Tecrübe Faktörü

 

Her zaman söylüyorum, tecrübeli olmak ayrıcalıktır, bir avantajdır. Bu niteliğe ulaşabilenler, her yerde olduğu gibi, İslâm’ı yaşamada da önceliğe, farklı bir anlayışa sahip olurlar. Onlarda “Karamsarlığın 'K' sını görebilmek” imkânsızdır. Tecrübe ile her zorluğun kolay bir tarafını yakalayabilirler.

Tecrübe, doğru olanı elde edişin kolay değil, aksine ‘zor’ bir yoludur. Bu süreçlerde, bazı sıkıntıların insanı bulması doğaldır. Ancak “değişmeyi ve olgunlaşmayı sağlayan” hadiseler sırasında dengenin tesis edilebilmesi epeyce önem taşır.  

Hayatın dolambaçlı yollarında, bu tür dar geçitlerde mutlaka bazı edinimler ön plâna çıkar. Çünkü durup dururken tökezlemek işten bile değildir. Zira duyguların etkisinde kalarak, sıradan bir olayda, anlamsız ayrıntılara ağırlık verilmesi, sistemi işlemez hale getirebilir.

İşte tam bu noktada tecrübe, insana yardımcı olur. Hızır gibi yetişir. "Problemler çözülür, işler yürür hale" gelir.

Takdir edilir ki aynı şeylerin üzerinde durmak; fasit bir dairede kalmak, kilitlenmişlik sayılır.

Bu, durum deneyimsiz kişilere aittir

Olumsuz şartları çözmek ise sıra dışı ölçülere göre yaşayanların işidir. Yani söz konusu nitelik, uzun zamanda, deneyimlerle elde edilir. Tecrübesizlik, bu engelli yollarda sıkışıp kalmaya mahkûmdur. İnsanoğlu, çoğu kez zafiyetlerle dolu olayları, yoğun biçimde yaşamak mecburiyetinde kalır.

Bu vasfı elde edene dek, bunalımlar, acılar, çelişkiler birbirini takip eder. Kimileri muvaffak olur, üstesinden gelebilir. Bazıları ise dayanamayıp, hayata küser.

Kuşkusuz “topukları üzerinde ters istikamette dönenler” kaybederler.

Birileri ise yürüdükleri yoldan kolay kolay vazgeçmez, ama yapılacak işleri zamanında ifa edememelerinden ötürü de yaşamlarını ite kaka sürdürürler.

Her halükârda mevcut şartları kullanabilme devresine kadar ‘sükut etme’ ve çıkan olaylardan ders alma, deneyim kazanma mecburiyeti vardır.

Bu da geniş bir zaman ister.

Bazıları, hatalardan kaçınmayı başarabildiyse, her vesile ile söylüyorum, bu, deneyimlerin sonucudur. Basit "yetersizliklerin, ani parlamaların, boş işler peşinde koşmanın, evham ve vesveselerle yaşayanın" işi değildir.

Tecrübesi olanlar, her yaklaşıma, olup bitene karşı temkinli olurlar.

Malum, bildiğiniz üzere  insan fıtratı kolayca değişmez!

Zira, dün atılım içinde olan, sıcaklığını “her vesileyle dile getiren” birey, bugün veya daha sonraki bir süreç içinde birden değişiyor, eski haline dönüp, tükenmeye gidişin yolunu seçebiliyor.

Bunun en önemli nedeni, iman ve teslimiyet eksikliğidir diyebiliriz.

Acaba Mevlâna’nın akıllara kazınan “Hamdım, piştim, yandım” sözünden ve bu uğurda verdiği mücadeleden bir ders çıkarılabilir mi?

Evet, bu tür olaylara hepimiz tanık oluyoruz. Ve sakil duran her mesele söylediklerimizi teyit ediyor. 

Ama şurası muhakkak ki, deneyimli kişi, çoğunlukla bunların üstesinden gelebilir.

Bir anlamda kişinin savunduğu fikirleri, ideallerini hayata geçirmesi için, tecrübe faktörünü gözden kaçırmaması şart gibi görünüyor.

İnsan, kendi yarattığı heyulalarla boğuşmak istemiyor, sorunlarına somut ve kalıcı çözümlerde bulunmak istiyorsa, bunun için bir hayli nefes tüketmesi gerekiyor, diyebiliriz.

 

 

 
 
İstanbul - 28.05.2009
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com