Ümidi kaybetmemek
Ahmet F. Yüksel
 

Yaşam yolumuzun daima bir düzlükte devam etmeyeceğini biliyoruz. Bazen insan kontrolünün ötesinde gelişen olaylara tanık olur. Akıl yürütmelerindeki tutarsızlıkların yolunu kestiğini görür. Önüne gelen dik yokuşları çıkar, bazen de inişlere geçer. Mühim olan, rahatlığı bahane ederek düzlükte şaşırmamak, her an her şeyin olabileceğini düşünerek hayatı kabullenmek, yokuşlarda ve inişlerde de ümitsizliğe düşmemektir.

Başa gelenlerin hayat yolculuğunun bir esprisi olduğunun farkında olmak en akılcı düşünce olur.

Nitekim, Mutlak Yaratıcı, Ankebut Suresi'nin ilk ayetlerinde bu noktalara dikkât çekmekte ve şöyle ikazda bulunmaktadır: Çekileceğiniz bu imtihanları kazanmanın ilk şartı, sıkıntı ve zorluklar karşısında ümidinizi kaybetmemektir.

Çünkü, ümidinizi kaybederseniz her şeyinizi kaybedersiniz. Ama ümidinizi korursanız, kaybettiklerinizi yine kazanabilirsiniz…

Şeytanın ümidini yıkmaya özen gösterdiği/yöneldiği ilk hedef, kuşkusuz imanlı insanlar olmaktadır. İmanını/inancını kaybedenin artık sığınacağı başka bir yer/liman kalmamış denebilir.

Hz. Muhammed (s.a.s) konuşmalarıyla ümitsizlik telkin eden bir adamı ‘’Evet, bütün mesele ümidi kaybetmemektir.’’ diye ikaz ederken, ayrıca şu uyarıyı da getirmiştir:

"Kim, 'artık iyi insan kalmadı, herkes bozuldu.' diyerek ümitsizlik telkin ederse bilsin ki, bozulan o insanın kendisidir, herkes değil." Özetle altını çizmek gerekir ki, doğru ve metin olmanın ilk şartı, sıkıntı ve zorluklar karşısında bireyin ümidinin kaybolmamasıdır.

Bu nedenle, KUR’AN-I Kerim’de, “Allah’ın rahmetinden asla ümit kesmeyin” denmektedir.

Önemli olan bir husus da şudur: Tek bir sürecin iki ayrı evresinde birbirine zıt gibi görünen ve o şekilde kabul görüp değerlendirilen ümit/ümitsizlik kavramları, aslında ümit denen olgunun yeterince açığa çıkmaması ile algılanır ki, ümitsizlik denen halin yaşanmasına sebep olur.

Gerçekçi olan, bu olguyu daima hatırlamak, desteklemek, ümitsizliğe dur diyebilmektir. Çünkü ümidi olmayanın yaşam gücü de zayıflar.

Açlarla tokların, güçlülerle zayıfların beraber yaşadığı bu dünyada ümidi kaybetmek en tehlikeli iştir. Ümitli insan, hayatın karşı konulmaz koşullarını avantajlı duruma çevirebilir. Bunu da sabır, bağlılık, doğruluk, güven ve en önemlisi bu gibi kavramlardan ödün vermeyerek başarır. Hangi şartlarla olursa olsun canlılığı koruyabilmek, dağınıklığı bırakarak, sorunların getirdiği güce karşı eşgüdümlü bir toparlanışın ağırlığını koymakla mümkün olur.

Doğru kararlar almak ve uygulamak, başarıları paylaşmak, adil davranmak, yenilikçi olmak, etik değerlere sahip çıkmak gibi etmenler beklentileri arttıran hususlar olmaktadır. Yarı belimize kadar batışımız beklentilerimizin gerçekleşmeyeceği düşüncesini getirmemelidir. Ancak, bir yerden başlamak gerekiyor. Bu nedenle bizi hayata küstüren nedenler karşısında kaya gibi duracağız.

Biliyoruz ki, bizler zaman zaman bu gerçeği içselleştirmede direnç gösteriyor ve umutla yaşıyoruz.

 

 

 
 
İstanbul - 20.05.2008
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com