Umrenin meşruiyet sorunu ve bir güç imgesi olarak kabullenilişi
Ahmet F. Yüksel
 

Yeni şeyler söylemek; eskileri unutmak ya da anlaşılır olmaktan çıkarmakla eş anlamlı değildir, olmamalıdır. Bu prensipten yola çıkarak aklıma bir türlü yatmayan iki mistik konudan bahsetmek istiyorum:

Birincisi, Hz Muhammed’in (s.a.v) Cebrail (a.s)’ın postacısı olmaması hususu, ikincisi ise Umre ziyaretlerinin ‘turistik gezi’ şeklinde nitelendirilmesi. (Herhalde bu sözü hatırlarsınız.)

İlkinden başlayalım ve bu tezin hangi anlama geldiğini masaya yatıralım.

Burada önce akla gelen ve önemli olan soru şu: İslam âlemi Cebrail’i nasıl bir varlık olarak görüyor?

İşte bunu bilmek lâzım.

Kur’an’da Necm suresinde; Hz. Muhammed’e (s.a.v) “Onu, kuvveleri şiddetli olan (Cebrail) talim etti” (Necm: 5) der. Ayrıca Muhteşem kaynak kitabı, Cebrail ile ilgili bilgilerle dopdoludur. ( Bkz. 2/87-97-99-253,  4/171,  5/110, 16/2-102,  17/85, 19/17-19, 21/91, 26/193, 40/15-42-52 ve 53/5-6 )

Yine Kur’an’ın ilk ayetleri şeklinde kabul edilen İkra suresindeki beyanlar, Cebrail Aleyhisselam’ın Hz. Muhammed’i sıkma olayında, pozisyon olarak nerede bulunduğuna işaret etmesi bakımından oldukça önemlidir.

Ayrıca söylediklerimize örnek teşkil edecek/uzayacak bir yığın hadis mevcut. Örneğin, Cebrail isimli meleğin Hz. Muhammed’in miracı sırasında kendine eşlik etmesi ve yokluğa odaklanan mecazi anlatımı akıllardan uzak tutulamaz. ‘Ben buradan bir adım öteye geçemem yanarım’ demesi, onun öğretici/eğitici nitelikler taşıdığını gösterir.

Yine bir başka hadisi şerifte belirtildiği üzere; ‘Ben Cebrail’i göğe çıkarken gördüm, altı yüz kanadını açmış haşmetle duruyordu ‘ demesi oldukça ilginçtir.

Bir başka mübarek sözünde ise şöyle der efendimiz: ‘Kıyamete yakın zamanda cehennem sekiz büyük melek tarafından getirilir, dünyanın etrafını sarar.’ Bahsi geçen ve “alun” tabir edilen sınıftan oluşan sekiz büyük melekten biri de dikkatinizi çekerim, Cebrail a.s.’dir.

Cebrail a.s.  Hz İsa’nın babasız doğmasında önemli bir rol üstlenmiş, belirtildiği üzere Hz. Meryem’in DNA yapısındaki mutasyonu gerçekleştirmiştir. Hz. Muhammed’in,  vefatına rastlayan Ramazan ayı içinde,  Cebrail ile Kur’an’ı iki kez talim etmesi bir hayli manidar olup tevile muhtaçtır.

Bir başka önem arz eden olay ise şöyledir; Hz Muhammed’e büyü yapılmıştır. Efendimiz akli ve bedeni olarak zafiyetinin farkındadır. Yapacak bir şey yoktur ve vahyi bekler. Nihayet Cebrail’in görünmesi, kendisinde büyü olduğunu söylemesi ve büyünün bir kuyunun içinde bulunduğunu belirtmesi üzerine harekete geçilerek tılsım çözülür. Allah Rasulü de rahatlar.

Kısacası, İslâm dünyası Cebrail’in varlığından/yaptıklarından esinlenmiş yüzlerce bilgi ile doludur. Onun görsel zenginliğinin yanı sıra Hz. Muhammed’ le buluşmasından hangi fani etkilenmez ki?

Bütün bunlar/olaylar ve İlahi kuvveler (güçler) onun tarafından Hz. Muhammed’e bildirilmesine rağmen, hangi mantıkla Cebrail as.’ın postacısı olması durumunun ele alınması ve bunun bir koşul olarak öne sürülmesi gerektiğini şu kıt aklımla anlayamıyorum. Sonuç olarak bu konumda ilk akla gelen Cebrail a.s.’ ı,  Allah ile Hz Muhammed’i buluşturan bir elçi, kilit/anahtar/cevher yapı olarak kabul ediyor ve Hz. Muhammed’in üstün yeteneklerle donandığına işaret amacıyla bu sözün kullanıldığına ve buna dikkât çekilmesi gerektiğine, eleştirel anlamda bir eylemin olamayacağına, kısaca eksik ve yanlışlığın kesinlikle bulunmadığına karar veriyorum…

Bir başka sorun ise ne denli anlamlı(!) olsa da (yukarıda bahsettiğim “turistik seyahat” sözünü kastediyorum) insanların Umre’ye olan taleb ve ilgilerinin hep artan bir şekilde sürüyor olması. Dine yatkın olmaya, araştırmaya pek de meraklı olmayan insanlarımız için Umre ile ilgili bu tarz konuşmaların giderek vicdani bir soruna dönüşmekte olduğunu da gözlemliyorum. Çünkü ben bir sevgilinin yanında olmanın getirilerinin epeyce fazla olacağına inananlardanım.

Bu bağlamda, hiçbir zaman renk körü olmayan ve Muhteşem Kitap olarak tasvir edilen Kuran-ı Kerim’de ve ayrıca hadislerde Umre ile ilgili beyanları gözden geçirmenizi tavsiye ederim.

Umre ziyaretleri için insanlarımızın anlamakta güçlük çektikleri “turistik gezi” sözünün,  yani bu ibarenin olsa olsa Hac görevini ihmal edenlere, işi ticari amaca dönüştürenlere/sürükleyenlere ve sistemi okuyamayanları uyandırma istemine mahsuben söylendiğini kabul ediyor ve buna iman ediyorum.

Ancak, bütün temennim değişen şartlara göre bu konunun yeniden ele alınması/tanımlanması ve meşruluğunun yeniden kazandırılmasıdır.

Aksi takdirde, birçok kişi umre ziyaretlerinde bu meşhur sözü hiç aklından çıkarmayacak/unutmayacak, aynı zamanda kırık kalplerle bu görevi ifa edecektir.

 

 
 
İstanbul - 02.11.2007
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com