Yeni şeyler söylemek; eskileri unutmak ya da anlaşılır
olmaktan çıkarmakla eş anlamlı değildir, olmamalıdır. Bu
prensipten yola çıkarak aklıma bir türlü yatmayan iki
mistik konudan bahsetmek istiyorum:
Birincisi,
Hz Muhammed’in (s.a.v) Cebrail (a.s)’ın postacısı
olmaması hususu, ikincisi ise Umre
ziyaretlerinin ‘turistik gezi’ şeklinde
nitelendirilmesi. (Herhalde bu sözü hatırlarsınız.)
İlkinden başlayalım
ve bu tezin hangi anlama geldiğini masaya yatıralım.
Burada önce akla gelen ve önemli olan soru şu: İslam
âlemi Cebrail’i nasıl bir varlık olarak görüyor?
İşte bunu bilmek lâzım.
Kur’an’da Necm
suresinde; Hz. Muhammed’e (s.a.v) “Onu,
kuvveleri şiddetli olan (Cebrail) talim etti” (Necm:
5) der. Ayrıca Muhteşem kaynak kitabı, Cebrail
ile ilgili bilgilerle dopdoludur. ( Bkz.
2/87-97-99-253, 4/171, 5/110, 16/2-102,
17/85, 19/17-19, 21/91, 26/193,
40/15-42-52 ve 53/5-6 )
Yine Kur’an’ın ilk ayetleri şeklinde kabul edilen
İkra suresindeki beyanlar, Cebrail
Aleyhisselam’ın Hz. Muhammed’i sıkma olayında,
pozisyon olarak nerede bulunduğuna işaret etmesi
bakımından oldukça önemlidir.
Ayrıca söylediklerimize örnek teşkil edecek/uzayacak bir
yığın hadis mevcut. Örneğin, Cebrail isimli
meleğin Hz. Muhammed’in miracı sırasında kendine
eşlik etmesi ve yokluğa odaklanan mecazi anlatımı
akıllardan uzak tutulamaz. ‘Ben buradan bir adım
öteye geçemem yanarım’ demesi, onun
öğretici/eğitici nitelikler taşıdığını gösterir.
Yine bir başka hadisi şerifte belirtildiği üzere;
‘Ben Cebrail’i göğe çıkarken gördüm, altı yüz kanadını
açmış haşmetle duruyordu ‘ demesi oldukça ilginçtir.
Bir başka mübarek sözünde ise şöyle der efendimiz:
‘Kıyamete yakın zamanda cehennem sekiz büyük melek
tarafından getirilir, dünyanın etrafını sarar.’
Bahsi geçen ve “alun” tabir edilen sınıftan oluşan sekiz
büyük melekten biri de dikkatinizi çekerim, Cebrail
a.s.’dir.
Cebrail
a.s. Hz İsa’nın babasız doğmasında önemli bir
rol üstlenmiş, belirtildiği üzere Hz. Meryem’in
DNA yapısındaki mutasyonu gerçekleştirmiştir.
Hz. Muhammed’in, vefatına rastlayan Ramazan ayı
içinde, Cebrail ile Kur’an’ı iki kez
talim etmesi bir hayli manidar olup tevile muhtaçtır.
Bir başka önem arz eden olay ise şöyledir; Hz
Muhammed’e büyü yapılmıştır. Efendimiz akli ve
bedeni olarak zafiyetinin farkındadır. Yapacak bir şey
yoktur ve vahyi bekler. Nihayet Cebrail’in
görünmesi, kendisinde büyü olduğunu söylemesi
ve büyünün bir kuyunun içinde bulunduğunu belirtmesi
üzerine harekete geçilerek tılsım çözülür. Allah
Rasulü de rahatlar.
Kısacası, İslâm dünyası Cebrail’in
varlığından/yaptıklarından esinlenmiş yüzlerce bilgi ile
doludur. Onun görsel zenginliğinin yanı sıra Hz.
Muhammed’ le buluşmasından hangi fani etkilenmez ki?
Bütün bunlar/olaylar ve İlahi kuvveler (güçler) onun
tarafından Hz. Muhammed’e bildirilmesine rağmen,
hangi mantıkla Cebrail as.’ın postacısı olması
durumunun ele alınması ve bunun bir koşul olarak öne
sürülmesi gerektiğini şu kıt aklımla anlayamıyorum.
Sonuç olarak bu konumda ilk akla gelen Cebrail a.s.’
ı, Allah ile Hz Muhammed’i buluşturan bir
elçi, kilit/anahtar/cevher yapı olarak kabul ediyor ve
Hz. Muhammed’in üstün yeteneklerle donandığına
işaret amacıyla bu sözün kullanıldığına ve buna dikkât
çekilmesi gerektiğine, eleştirel anlamda bir eylemin
olamayacağına, kısaca eksik ve yanlışlığın kesinlikle
bulunmadığına karar veriyorum…
Bir başka sorun ise ne denli anlamlı(!) olsa da
(yukarıda bahsettiğim “turistik seyahat” sözünü
kastediyorum) insanların Umre’ye olan taleb ve
ilgilerinin hep artan bir şekilde sürüyor olması.
Dine yatkın olmaya, araştırmaya pek de meraklı olmayan
insanlarımız için Umre ile ilgili bu tarz konuşmaların
giderek vicdani bir soruna dönüşmekte olduğunu da
gözlemliyorum. Çünkü ben bir sevgilinin yanında olmanın
getirilerinin epeyce fazla olacağına inananlardanım.
Bu bağlamda, hiçbir zaman renk körü olmayan ve
Muhteşem Kitap olarak tasvir edilen Kuran-ı
Kerim’de ve ayrıca hadislerde Umre ile ilgili
beyanları gözden geçirmenizi tavsiye ederim.
Umre
ziyaretleri için insanlarımızın anlamakta güçlük
çektikleri “turistik gezi” sözünün, yani bu
ibarenin olsa olsa Hac görevini ihmal edenlere,
işi ticari amaca dönüştürenlere/sürükleyenlere ve
sistemi okuyamayanları uyandırma istemine mahsuben
söylendiğini kabul ediyor ve buna iman ediyorum.
Ancak, bütün temennim değişen şartlara göre bu konunun
yeniden ele alınması/tanımlanması ve meşruluğunun
yeniden kazandırılmasıdır.
Aksi takdirde, birçok kişi umre ziyaretlerinde bu
meşhur sözü hiç aklından çıkarmayacak/unutmayacak,
aynı zamanda kırık kalplerle bu görevi ifa edecektir. |