Özü Vahdet-i Vücud kavramına dayanan tasavvuf felsefesinin İslam'da yerinin olmadığını düşünenlere, bu konuya akıl almaz bir kin ve nefret besleyenlere söyleyecek sözüm yok. Tamam, duruş olarak farklı bakış açısını kabul ediyorum, ama bu kin ve nefretin sebebini izah edemiyorum. Bir insan olarak yapılan saldırıları önlemek ve ortamı ılımlılaştırmak için bu yazıyı yazma ihtiyacını hissetim ve aşağıdaki önerileri sıraladım kendimce;
1. Evrensellik sistemini algılamaya çalışın, çokluk âleminin ve hiyerarşinin temeli olan, Ruh adlı meleğin yapısını, melek adı verilen kuantsal yapılı varlıkları iyi değerlendirin.
2. Beşeriyetin gereksinimi sayılan günlük kavramların, beyninizin proses alanına yerleşmesine izin vermeyin.
3. Arkadaşlarınızı özel işlerinizde şoför gibi kullanmayın. Onları muhakeme ve tefekküre sevk edecek ortamlar hazırlayın.
4. İkili temaslarda sakin, olgun bir tutum içinde olun. Zorlamalarda bulunmayın. Bireysellik kokan taşkınlıklardan kesinlikle kaçının.
5. Sekreter kullanmayın. Evinizde veya büronuzda telefonlara siz cevap verin. Şayet muhatap ile konuşmak istemiyorsanız dileğinizi nazikçe, kelimelerle hissettirin.
6.Alışkanlık yapacak oturma biçimleri edinmeyin. Bulduğunuz yere oturun.
7. Toplum içinde hiçbir hiyerarşik unvan kullanmayın. Hiyerarşik sisteme ait kavramların sadece özel kimseler için var olduğu bilinci sizde yerleşsin.
8. "Makam, mevki, düzey", sana veya bana bağlı "statü" vs gibi terimlerin yerine, evrensel deyimleri kullanmaya bakın. "Ben" yerine "Biz" gibi... Bireyselliğe dönük kelimeleri lügatinizden silin.
9. Varlığın tek olduğu bilinci içindeyken, size kafa tutan, hesap soran birini gördüğünüzde onu karşınıza almak size yakışmaz.
10. Allah'ın tek olduğunu, ancak boyut farklılıklarının, açığa çıkışın değişik olguları getirdiğini düşünün. Çokluk anlayışının sizi şaşırtmasına izin vermeyin.
11. Her insanın başına mutlaka bir imtihan geleceğini düşünün; imtihan olma isteğinden yüz çevirmenin bireyi asla bir yere getirmeyeceği ve bu nedenle varlıktan soyunamayacağı bilinci sizde oturmalıdır.
12. İslam'da sünnet denen kavramın "âdet" anlamına geldiğini, Efendimiz (s.a.v) tarafından yapılan her harekete uymanın da sünnet gereği olduğunu ve teknik bir izaha dayandığını aklınızdan çıkarmayın.
13. Sünnet, yani sistem gereği yapılan hareketleri "Mutlak Benlik" anlayışı ile karıştırmaktan kaçının. Bu hali ile Sünnet, sistem tanrısına yönelmek anlamına gelecektir.
14. Mistisizmde, mecaz-sembol ile gerçeği, birbirine karıştırmayacak anlayış içinde olmalısınız. Şayet bilemiyorsanız, "bir bilen" den yardım isteme hakkına sahipsiniz.
15. Kesinlikle zorlamaya girmeyin. Bir şeyi tek seferde söylemeniz yeterli olur.
16. Ayrıntılara girmemeye özen gösterin. Enstantaneler, bireyselliğin canlı adresidir. Çalışmalarınız, kendinizi tanıma yönünde olsun.
17. Karizmatik, güçlü ve kibirli olmaktan kaçının. İnsanları sevin, hor ve hakir görmeyin. Ancak sır vermekten uzak durun. "Sır verme dostuna, o da söyler dostuna" prensibi size yarar. Bunu asla aklınızdan çıkarmayın.
18. Çok az sayıda dostluk devam eder, dostlukların bir gün mutlaka bozulacağını düşünün. Ona göre davranış biçimlerini seçin. Dostluğunuz sona erdiğinde arkadan konuşmayın veya onu iyi yönleriyle anın, vefalı olun.
19. Şunu asla aklınızdan çıkarmayın; çok renkli, çok meraklı ve jilet gibi keskin, heyecan dolu tiplemeyi çizmekten kaçının. Hobileriniz, sorumluluklarınız olsun. Hadsiz yaşamayı denemek, sistemi tanımamaktan kaynaklanır. Ateşli, ama kontrollü olmayı kabul edin. Tutku ile Allah'a yönelin.
20. Şayet sıralanan bu önerileri dikkate alırsanız, belki İslam'ın temel kuralı olan Tevhid ve Vahdet ağırlıklı görüşlerini kabul edebilir, sevebilirsiniz...
|