Yağmur duasında arka plânda kalan gözlemler

 

Ahmet F. Yüksel
 

Temel istikrarın olmadığı, kuraklığın hüküm sürdüğü zamanlarda, halk arasında dini verilerin etkisiyle yağmur duasına çıkma isteği oluşur. Söz konusu işlev, eskilerde olduğu gibi günümüz insanının da halen yaygın bir değeri olarak kabul edilir. Hal böyleyken, ‘dua edildiği takdirde’ yağmur yağacak mı, konunun sistemde yeri var mıdır?

Avam düzeyinde bir toplumun duası kabul olur mu?

Şimdi bu olayı analiz etmekte yarar var.

Evrensellik yaşamına adımını atmamış, dünya/sistem ile bir derdi olmayan, varsa da bunu ifade edecek bilgi ve yetenekten yoksun, muhatabını önemsemeyen, ona üstten bakan bir toplum veya avam düzeyinde bir ferdin, yağmur duasında bulunsa bile bu girişimi, üzülerek söylemeliyim ki bir fayda temin etmeyecektir.

Ancak hakkını teslim etmek gerekirse, dua eden toplumun içinde şayet bir veli varsa işler değişir. Çünkü onlar; sistemin tezahürü olarak birebir maruz kaldıkları somut, görünür olaylarla uğraşmaktan kendilerini uzak tutmuş, karşılık vermemiş, taşlar arasında koordinasyonu kurabilmiş, sistemi okuyan nadide insanlardır. Velhasıl bütünlüklü bir işlev yapmanın yolu onlardan geçiyor diyebiliriz.

Bu anlattığımız konuyla ilgili Orta Asya’da yaşanmış örnek bir olayı nakledelim;

“Sultan Mahmud Mirza’nın Semerkant’ı kendi kardeşi Sultan Ahmed Mirza’dan almaya teşebbüs etmesi üzerine, Hacı Ahrar bundan vazgeçmesini, Semerkant’ın ulularca (mahfuz belde) bilinmiş olduğunu ve kardeşine kılıç çekmenin ahlak ve şeriata aykırı olduğunu ihtar etmişse de Sultan Mahmud onu dinlememiş, Semerkant üzerine yürümüş, Sultan Ahmed Mirzan’ın askerleriyle vaki karşılaşmada Hace Ubeydullah’ın ve ashabından tasarrufları kuvvetli üç kimsenin himmetleriyle, şiddetli bir sağnak ve fırtına çıkmış, Mahmud Mirza’nın ordusu perişan olmuş, kumandanlarını korku almış ve Semerkant’ı muhasaradan çekilmişlerdir….”

Sırası gelmişken söyleyeyim. Konuya yaklaşım yapabilmek için bazı fizik kurallarını hatırlamakta yarar var.

Bunları sıralıyorum;

a) Sizinde bildiğiniz gibi bir atom, atom çekirdeği içinde yer alan nötron ve protondan ve bu çekirdek etrafında belli yörüngelerde hareket eden elektronlardan oluşur.

b) Elektron ve protonların her biri elektrik yüklüdür (zıt kutuplar olarak) ve birbirlerini çekerler. Eş kutuplu yükler de birbirlerini iterler.

c) Protonların yükünü, elektronların yükünden ayırt edebilmek için, protonlarınkine (+) pozitif, elektronlarınkine (-) negatif denir.

d) Normalden fazla ya da az elektronu olan atoma iyon adı verilir.

e) Elektron sayısı az olan artı (pozitif) iyon, fazla elektronu olan ise eksi (negatif) iyondur.

f) Elektronlar neden hareket ederler? Bunun bir sürü nedeni var. Bir tanesi şu; hafif bir darbe atomun elektronuna çarparsa, elektron yörüngeden dışarı çıkabilir.

g) Sıcaklık atomların daha hızlı hareket etmelerine neden olur. Atomları öyle hızlı hareket ettirir ki, ana atomlardan ayrılır.

Şimdi, teknik olarak bu işlemin nasıl oluştuğuna bakalım: Yağmurun yağabilmesi için ana atomlardan ayrılan atom parçalarını çekecek bir işleve ihtiyaç vardır.

Yağmur yağmadan önce bulutlar arasında sıcaklığın artması, haliyle atomların yer değiştirmesi, pozitif yüklü iyonların yukarı, negatif yüklü iyonların ise aşağı halde kalması gerekir.

Bu işlemi haliyle bir veli yapacaktır. Yaydığı yönlendirici beyin dalgaları ile önce ısı farkını oluşturacak, iyon ayrımını meydana getirecek ve kendinde mevcut çekim gücü ile negatif iyonları bulunduğu alana doğru çekecektir. Ana atomlardan kopan negatif iyonlar farklı ısılarda yağmur denen yoğunluğu oluşturur. Mevcut yerçekimi nedeniyle de yağmur yağar.

Dostlarım, şunu akıllardan hiç çıkarmayalım!

Ana amaç Allahın her şeyi bir ölçüyle yaratmasıdır. Bunu hesaba katarsak kâinatta hiç bir şeyin hokkabaz değneği ile hareket etmediği gerçeği ortaya çıkar. Yani hayallerle bir yere varılamayacağını artık anlamak zorundayız.

Ve bu açıdan baktığımızda sistemde var olan bütün öğeleri idare eden birimlerin mevcut olduğunu söylemek mümkün. Kuşkusuz bu işlevi önce melekler organize ediyordu. Ne var ki insanoğlu halife oluşu ile birlikte, görevi onlardan teslim aldı.

Sevgi ile kalın. Allah’ a emanet olun.

 

 
 
İstanbul - 19.07.2007
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com