Mevcut
tartışmalarda savunulan tezlerden biri de yaşamla
ilgilidir. Şüphesiz, İslâm’da iman ve amel birliği
yanında özellikle tasavvufla ilgilenenlerde yaşam
oldukça önem taşır. Somut çalışmalar isteyen
koruyucu hükümlere riayet olmadan imanı muhafaza etmek
mümkün değildir. Din olgusunu sadece somut hükümler,
kurallar seviyesinde tutmak eksik olur. İbadet adı ile
gerçekleştirilen çalışmalar bir hayli önemlidir; ama
hükümlere uyum sağlamak, yaşam moduna geçebilmek
hassasiyet ister.
Çoğu zaman bir
kişinin yazısı, bilgisi, açıklaması, bir teorisi
beğenilir. Ama, bu her şey demek değildir. Zira, o
kadarla kalamaz. Uygulanması gözlemlenir.
Beklenen ve
hedeflenen de budur.
Şayet
anlatılanlar ve fiiller, boyutlarıyla ya da kısmen yaşama
tatbik edilemiyorsa, hemen hissedilir; ardından dudak
bükülür, yazan/söyleyen, teoriyi açıklayan küçümsenir.
Sonu belli belirsiz işlere kalkışmak ise, güvenilirliğin
kaybolmasına neden olur.
Ve durum birden
farklılaşır, birey görüşlerini ispat edecek duruşu
sergileyememesi nedeniyle mütebessim bir çehre ile
izlenir. Bu kadarı ile de kalmaz, artık ona akıl verilme
devresi başlar. Teoride kalmaması tavsiye edilir.
‘Dinlemeyiz. Eksik olsun’ gibi lafların ardı arkası
kesilmez.
Belli ikazlar da
fayda vermiyorsa bu kez suçlamalar gelir, işler
karmakarışık, içinden çıkılmaz hale dönüşür.
Şimdilerde
toplumsal çalkantı sonucu bilginin, teorinin tam olduğu
yerde kişiler kesinlikle ‘yaşamı görmek, gözlemlemek’
istiyor.
Çünkü,
benimseme, gelişmeleri arttırdığı gibi uyum ve
özdeşleşmeleri de çoğaltabiliyor. Birey, idol seçtiği
kişinin yaşam karelerini kendinde bulmayı arzu
ediyor. Onu takibi kolaylaşıyor. Hayatını kendine mal
edebiliyor.
Örneğin, ilmini
yaşama dönüştürmüş olanın, kendisinden beklenen akla
dayalı bir modeli ortaya koyması ve sapkınlıklarla
flörtten vazgeçmesi, birçok kişiyi yıkımdan
kurtarabileceği gibi, inançlarını kolayca terk
edemeyeceklerine, aksine güçlendirebileceklerine işaret
olabilir.
Bazen de
yaşamını izlediği ve kabullendiği kişinin bilinçli
şekilde önüne farklı kareler sunması onu tedirgin
edebilir.
İşte bu noktada
yanılgı oluşur. O çizgiler özellikle seçilmiş ve yaşam
isteyenin önüne serpiştirilmiştir.
Burada idol
olarak seçilen kimseye tam bir teslimiyetin
duyulması şarttır.
Veya gözlemlenen
bireyin eksik yönleri vardır. Bu bakımdan tam kemal hali
ile bir yaşam sergileyememektedir. Birtakım zaaflarının
olması, yaşamının hiç olmadığını göstermez. Ama o, bu
hali ile yine de rehberlik yapabilecek durumdadır. Bu
ayrıntıya da özenle dikkat edilmesi şarttır.
Bir başka örneği
ise şöyledir: Örtülü bir kadın, şayet tesettürü din
eksenli kullanmakla birlikte, şık ve kaliteli kıyafetler
kullanarak kendini yükseltme, değerini arttırma gibi
görüyorsa bu husus mercek altına alındığında ona
inançsız etiketini yapıştırmak doğru olmaz. Saygınlığın
yine de kaybedilmemesi icap eder. Teori, pratiğe, yaşama
pek uymamıştır; ama niyet yine de bozuk değildir.
Bu bir örnekse
daha yüzlercesi bulunacaktır.
Değerli okurlar,
bahsini ettiğimiz kesim, yaşam şekillerini çok yoğun bir
şekilde takip ettikleri bu dönemde, karşılaştıkları her
şeyin anlatılanlara uygun olmasını bekliyor. Olmayınca
kızıyor, bozuluyor. Ve özellikle dindar insanların,
yaşam sahalarında hayatı olumlu düzeyde etkilemelerini
arzu ediyor.
Bu açıdan bakıldığında yaşam modunu az da olsa göstermek
gerekiyor. Aksi halde inandırıcılıktan uzak tavırlarla
anılıyorlar. Hem kendileri hem de muhatapları adına iyi
bir iş yapılmış olmuyor. |