Yoruma muhtaç

     Değerli okurlar bu hafta sonu yazımda, yaşantımızda her zaman karşılaşabileceğimiz kıssalara yer verdim. Yorumlarını yapmak istemedim. Hisselerini siz bulun diye düşündüm.

Hepinizin bildiği bir hikâyedir;

     Cenaze namazını kıldıracak imam bulunamayınca, bir grup cemaat, başındaki sarığa bakarak Bekri Mustafa’ya gelmişler:

     —Cenaze ortada kaldı, bize bir cenaze namazı kıldır da defnedelim mevtayı.

     Bekri Mustafa“olmaz” falan demişse de, çok ısrar etmişler.

     Bekri, elinden geldiği kadarıyla cenaze namazını kıldırmış.

     Mevta tam omuzlara alınacakken de ağzını tabuta yanaştırıp bir şeyler fısıldamış.

     Birisi "Hocam, ne dediniz mevtaya” diye sorunca Bekri cevap vermiş:

    “Mevtaya dedim ki, eğer sana öteki dünyada bu dünyanın ahvalinden sual edecek olurlarsa, onlara Bekri Mustafa imam oldu dersin, onlar dünyanın ne halde olduğunu anlarlar artık.”

                                                        ***

     Cam yıkayıcı çocuk, sabah akşam “Bizim üniversitelerimizde başörtüsü diye bir sorun yoktur.    Kızlarımız başını açıp huzur içinde derslere giriyor” diyen bir rektöre arabasının kirden görünmeyen camlarını göstererek “Sileyim mi efendim” demiş.

     Rektör “İstemem, camlar temiz” deyince, çocuk ikinci bir öneri getirmiş:

     “O halde izin verin de, gözlüklerinizi sileyim!”

                                                          ***

     Abdullah CevdetShakspeare’den çevirdiği Hamlet’i imzalayarak Neyzen Tevfik’e hediye eder.

     Neyzen, bir gün Kadıköy’den karşıya geçecektir, ama çoğu zaman olduğu gibi gene meteliksizdir.

     Hamlet’i, Fenerbahçe’de 5 kuruşa satarak vapur parasını çıkarır.

     Onun bu hali,  tanıyanlarını üzmüştür.

Birisi, “Ah Neyzen ah, gene meteliksizsin galiba!” deyince,    Neyzen şöyle der:

“Ne yapalım, Allah mekândan münezzehtir, ben de metelikten.”

                                                 ***

     Hep hikmetli konuşan Lokman Hekim’in derisi siyah, dudakları da kalınmış.

     Değerli sözlerini duyarak hayranı olan biri bir gün bakmış ki hayalinde büyüttüğü Lokman, siyah yüzlü, kalın dudaklı biri.

     Şaşkınlıkla yüzüne bakarken Lokman Hekim, adamın içinden geçenleri sezmiş olacak ki, şöyle çıkışmış:

     – Birader, neden öyle şaşkın bakıyorsun? Boyayı mı beğenemedin, yoksa boyacıyı mı?

                                                        ***

     Bir baba Park'ta çocuklarının oyunlarını seyrediyordu.

     Gitme zamanı geldiğinde kendi çocuklarıyla birlikte oynayan bir çocuğu lunaparka götürmek istedi...

     Çocuk "gidemem efendim teşekkür ederim!" dedi, “belki babam razı olmaz!”

     Adam "babana söylemezsen onun haberi olmaz!" dedi.

     Çocuk "yine de gidemem!" diye ısrar etti.

"neden?" diye sordu adam.

     Çocuğun cevabı çok manidardı: “çünkü bunu yaparsam babamın gözlerinin içine bakamam. Bundan da öte, babamın yalancı biriyle yaşamasına dayanamam!..”

     Hoş çakalın! Sizlere keyifli bir tatil günü diliyorum sevgili okurlar!

 

Arkadaşına gönder 

 

 

Paylaş