Değişim,
insanı
insan
yapan
değerlere
sahip
çıkmaktır.
Kuşkusuz,
her kula
nasip
olan bir
vasıf
değildir.
Cefa
çekilmedikçe,
dönüşüm
olmaz.
Yerinde
çakılı
kalanların
en
korktuğu
şey ise,
değişimin
getirdiği
konuları
tartışmanın
başlamasıdır.
Değişim
[yenilenme]
ile
ilgili
çok
sayıda
makale
yazdım.
Bu yönde
çıkan
her
yazıyı
da
desteklerim.
Ancak bu
yaklaşımım,
geçmişin
asimile
(eritme)
edilmesi
anlamına
gelmez.
Zira
eskiye
duyulan
inancın
kaybolmaması
için,
yeniye
pek
yatırım
yapılamıyor.
Eskiden
başlayalım,
meselâ,
Fenafillâh
kavramı
üzerinde
duralım.
Şimdilerde
bu
sözcüğün
adı hiç
geçiyor
mu?
Bireyin
varlığı
olmadığına
göre
Fenafillâh’ın
manası
acaba
nedir?
Ne
amaçla
söylenmişti?
Doğru
yanıtların
verileceği
pek
söylenemez.
Bu ve
benzerleri
arasında
yaşanan
ilkellikler/unutkanlıklar,
değişim
boyutunun
tabanının
ne
düzeyde
olduğunu
gösteriyor.
Daha
yakına
gelelim.
İslâm’ın
simgesi
durumunda
bulunan
“Ahad”
kavramını
benimsiyor
ve bu
felsefenin
ne
anlama
geldiğini
az çok
biliyoruz.
Şimdi
söz
konusu
sözcüğün
yerine,
yenilenme
modunda
hangi
kelimeyi
kullanabiliriz?
‘Hiçlik’
yerinde
olur
diyelim.
Peki,
biri
çıkıp
“ben bu
kelimenin
Kuran’daki
karşılığını
bilmek
istiyorum”
derse,
onu
aramaya
kalkarsa
ona ne
diyeceksiniz?
Yenilenme
formatında
onu
nasıl
asimile
edeceksiniz?
Söylediklerimin
benzeri
birçok
örnek
var.
Mesela
“ulûhiyet”
derin
bir
kavram.
Bunu
değişimle,
hangi
isimle
izah
edebilirsiniz?
Ama
diğer
taraftan
pozitif
bilimde
sıkça
kullanılan,
“Morfik
alanlar”
(Morphic
Fiedels),
“Eş
zamanlılık”,
“Kuantum
teorisi”
gibi
kavramların
ve
işaret
ettiği
boyutların
da
mistik
bağlantılı
olabileceğini
ve hangi
isimlerle
topluma
hitap
ettiğini,
özellikle
tutucu
kesime,
eğitimleri
kapasitesince
anlatmak
gerekiyor.
Demem o
ki, eski
ile
yeniyi
ayrıştırmak
yerine
bütünleştirmek
gerekir
ki somut
sonuçlar
alınabilsin.
Tabi ben
bu
görüşe
mecazi
yaklaşımları
dahil
etmiyorum.
Onlar
zaten
belli.
Anlayacağınız,
bu işe
soyunanlar
zor bir
yükün
altındalar.
Yenilik
için
verilen
mücadelede
‘daha
derin ve
keskin’
hamlelerin
yapılması
şart
gibi.
Niyetim,
yeniye
karşı
çıkmak,
nifak
çıkarmak
değil,
makul
ölçülerde,
Kuran
terimleriyle,
bahsi
geçen
konuları
yeniyle
tanıştırmak,
anlamlandırmak
ve
isimlendirmektir.
Taşlar
yerine
oturana
dek, bir
süreliğine
de olsa,
bahsini
ettiğim
çalışma
yapılmalı.
Diğer
yandan,
içgüdüleriyle
davrananlar,
“yenilik
düşmanı”
olduklarını
da
itiraf
edemiyor.
Onun
yerine,
envai
çeşit
mazeret
uyduruyor.
Bu
davranışları
ile
ötekileşmeyi
dikkate
almamak,
hiçe
saymak,
bir
yerde,
‘böyle
bir
anlayışın
içine
tükürürüm!’
sözüyle
eş değer
bir
manayı
kabullenmek
anlamına
gelmez
mi?
Enteresan,
vahim
bir
tablo
var
ortada!
Gerçi
kimseyi
“ikinci
sınıf
toplum”
olarak
görme ve
bunu bir
seçenek
gibi
kabullenme
fantezisi
yok.
Bazıları
nasılsa,
bu tür
dalgalanmayı
içeren
düşünceyle
aynen
bir
papağan
gibi,
‘bunlara
gerek
kalmadı’
hükmünü
veriyor.
Eğer sen
eskiye
karşı
çıkmadan,
yeni
için
“eskiyle
işbirliğine”
girişirsen,
değişim
gerçek
bir
zemine
oturur.
Ama
“sistem
budur”
deyip
eskiyi
mütemadiyen
eleştirirsen,
en
azından
insanların
belirli
bir
seviyeye
gelmesini
beklemezsen,
“yeni”
asla bir
değer
ifade
etmez.
Kısacası,
insan
yenilenmenin
derdine
düştükçe,
bu kez
“var
olan
fikirlerine
de ”
sahip
çıkamaz.
Açıkçası
ben,
yapılan
vurgulamalarda
böylesine
bir
değişimin
istendiği
tespitine
katılmıyorum.
Buna ses
çıkarmamak,
susmak
ise
sorumsuzluğun
belirtisidir.
Belki
bir
anlamda
insan
tokat
yemekten
korkuyor.
Tokatı
yerse
kendine
gelecek,
üzerine
eğilmediği
kelimelerin
eş
anlamlarını
bulacak,
“ben
başkalarının
yaptığı
yanlışlara
ortak
olmayacağım”
diyebilecek.
Ama
sanırım
bunu
yine
başaramayacak.
Çünkü
yenilenme
teorisi,
sıkı bir
akademik
çalışmayı
gerektirir.
Tabi
bunu
kavrayacak,
değerlendirecek
zekâ da
olmayınca,
hem eski
terk
edilecek,
hem de
yeni
icra
edilemeyecek.
Benim
vurgulamak
istediğim
nokta
şu:
Yenilenme,
kriz
üretme
anlamına
gelmez.
Ona karşı geliştirilen tepkilerin olması, eskiyi temelinde tutma manasına alınmamalı.
Tarihsel
değişim,
yenilenme
yönünde
bir
akışın
olacağını
gösteriyor.
Bizler
eskiyi
kaybetmeden
de bu
teoriye
ayak
uydurabilmeliyiz. |