Tasavvuftaki Zarafet
Ahmet F. Yüksel
 

Daha önceki birçok yazımda ve konuşmalarımda özellikle tasavvuf ilmi üzerinde durmuş, hakikâte uzanan bu yolu, ince çizgilerle tanımlayan bir kavram olarak nitelendirmiştim. Kanaatim hiç değişmedi. Bu kez de dengi-misli olmayan bu ilmin zarafetini sizlere anlatmaya çalışacağım.

Ama önce, zarafet kavramından başlamak istiyorum. “Zarafet” lügat itibariyle “zariflik, incelik, naziklik, davranış ve giyim kuşam inceliği” anlamına gelir.

Bizler ne yazık ki, bu kavramı yanlış alanlarda kullanıyoruz. Sadece sıradan insanlar değil, birçok yazar, bilim adamı, akademisyen de yanlış kullanıyor ve bu niteliği her olayda yerli yersiz ön plana çıkartıp hemen herkese mâl edebiliyor. Siz de takdir edersiniz ki, işin aslı hiç te öyle değil.

Şimdi tasavvuf ile zarafet kavramlarının nasıl özdeşleştiğine bakalım.

Bu ikisini birbirine yakıştıran şey şu:

Tasavvuf genel olarak, ayrımcılığı eleştirir. İnsan yaşamının düzenini, gündelik hayatı nasıl etkilediğini, oluşturduğunu, biçimlendirdiğini anlatır. Şiddete asla başvurmaz. En sıradan olanı da, en yeteneksiz olanı da bünyesine alır. O zaman, bütün insanların içindeki başarma çabası canlanır. Daha iyiye gitme, mükemmele ulaşma, kusursuzluğa varma hevesi artar. Yeni sözler söylemeyi, alışılagelmiş konuların dışında yeni çözüm yolları üretmeyi, eski ile yeni arasında yapılan yorumlama biçimlerini şaşılacak derecede hızlı bir şekilde uyarlamayı başarır.

Bu tanımın doğasında, zıt kutupların teorik ve pratik olarak dengelenmesi fikri vardır. Birey, tasavvuf ilmi ile harfi harfine benimsediklerini içselleştirme çabasına girer. Hayatı hakkında karar verme yetkisini elde ederek, bir anlamda kâinat hakkında belirleyici olur.

Doğrusu, insanlık âlemini sınayan en keskin kıstaslardan bir diğeri de baskıcı olmaktır. Mistisizm, esasen bu hassas noktaya “dinde baskı yoktur” hükmüyle yaklaşmıştır, Ayrıca, ‘din’,  kişiliği ezmeyi,  insanı alçaltan korku ve tedirginlik hislerinin doğmasına yol açmayı reddetmiş, özü mahiyetindeki tasavvuf bilimi ise çıtayı daha da yukarı çekerek insan olmadaki inceliğin ana hatlarını detaylarıyla ortaya dökmüştür.

Ben bu hususta, yan yana gelemeyeceği düşünülen “zarafet”le “baskı” kavramlarını farklı bir şekilde ele alan ünlü yazar Hemingway’ın “baskı altında zarafet” sözüne az da olsa katılıyorum. Zira, bir insan her türlü baskıya rağmen farklı duruşlarla hayata yaklaşıyorsa, bu onun zarif-tasavvuf bilimine yatkın oluşundan, sırtını mana âlemine, bu ilme dayamasından kaynaklanır. Ayrıca, bir bireyin minik baskılar hissetmemesi halinde, mukavim olamamasından ötürü, en ufak bir olayda dahi zorda kalması, işten bile değildir.

İşte tasavvufun ve zarifliğin birleştiği noktalar burasıdır.

Değerli dostlarım!

Gündelik yaşamımızda bu sözcük te yavaş yavaş tarihe karışıyor diyebiliriz. Zarafeti yansıtan bir olayı ya da objeyi nadiren de olsa göremez olduk.

Artık, magazin kültürünün dünyaya tanıttığı ve adeta dayattığı değerler var. Bunların başında küstahlık geliyor.

Şimdi, insanlar ne kadar küstahlaşırlarsa o kadar kıymetli olabiliyorlar. Terbiye kurallarına uymayan, yıldızlaşıyor, parlıyor. İnsanların değerleri ve doğruların geçerliliğini yitirdiği bir dönemde, zarafetten sıkça bahsetmek mümkün olmasa gerek. Değerler, böylesine farklı bir konuma gelmemiş olsa, ortamlar böylesine mantıksız, fütursuz kullanılabilir mi diye düşünüyorum.

Ne dersiniz?

Bu soruya verilecek yanıt, kuşkusuz nasıl bir dünya istediğinize, nasıl bir dünyaya tahammül edebileceğinize; doğanızın/ terkibiyetinizin ne kadarının insanlığın inşa ettiği şeylerden pay alabileceğine bağlı.

Güç kullanmayı meşrulaştırma yöntemiyle bir yere varamayacağımıza göre, hayatın her alanında faaliyet gösteren inanç sahibi insanların, bir hobi düzeyinde bile olsa tasavvuf ilmine sıcaklık duyması, belirli bir terbiye alarak hayata yaklaşım yapmaları gerçekten yerinde olur.

Çünkü, bilincin akıcılığı ve zarafeti bu boyutta yaşanıyor.

Ben, bunu tatmalarını istiyorum.

Sevgi ile kalın. Allah’a emanet olun.

 

 
 
İstanbul - 10.05.2007
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com