ZENGİN-YOKSUL

     Dostum Ebu’l Kasım dedi ki: “Allah’ım beni yoksul olarak yaşat, yoksul olarak ruhumu kabzet, kıyamet günü de yoksullar zümresiyle birlikte haşret.”

     Âişe sordu: “Niçin Allah’ın Rasulü?” dedi.

Allah’ın Rasülü, “çünkü” dedi; “Onlar cennete, zenginlerden kırk bahar önce girecekler. Ey Âişe! Yoksulları sev ve onları meclisine yakıştır, tâ ki Kıyâmet günü, Allah da sana yaklaşsın.” (Âişe’den; Tırmızi Zühd bahsi)

     Şayet Hz. İsa’nın sözünü hatırlarsak, orada da bu anlayış ve üslup benzerliğinin olduğu fark edilir.

     Şöyle der İsa Nebi: “Zenginlerin cennete girmesi, devenin iğne deliğinden geçmesinden daha zordur.”

     Gerçi Hz. İsa’nın yaklaşımı, ilk bakışta Allah Rasulüne göre biraz daha sert gibi görünse de, mecazidir. Ancak yine de dolgun bir manaya sahiptir.

     Bir başka hadisi şerif ise şöyle: Dostum Ebu-l Kasım dedi ki; “Miraç sırasında cennetin kapısında oturup içeri baktım. Oraya gidenlerin büyük çoğunluğunun yoksullar olduğunu gördüm. Zenginlerin cehennemlikleri ateşe gitmeye emr olunmuşlardı, geri kalanlar da mahpus idiler…” (Üsame İbn Zeyd’den Buhari Rikak 51 ve Müslim Zühd 93, 2736)

     Gerek bahsi geçen hadislerin gerekse Hz. İsa’nın sözünün altında yatan gayenin, zenginleri yermek değil, yardımseverliği arttırmak, zekâtlarını noksan verenlere uyarıda bulunmak olduğu söylenebilir.

     Bunlarla birlikte yine Allah Rasulünün “Veren el, alan elden üstündür” kelâmı, maddi ve manevi paylaşımlarda aktif olanın, diğerine göre daha üstün bir konumda olduğunu açıkça göstermektedir.

     Zengin olmak esasen insanı irkilten, itici bir vasıf gibi kabul edilemez. İlahi kurallara uygun davranan bir kişi, zengin olmakla birlikte, her meselesini suhuletle, güzellikle, zarafetle çözer. Bu meziyetleri sayesindedir ki daima rahat olur. Neticede rızık, Allah’ın insana ana rahminde bahşettiği lütuftan başka bir şey değildir. (1)

     Dolayısıyla, zenginlerin genleri üzerinde yoğun bir araştırma yapma ihtiyacı olmamalıdır.

     Efendimizin (s.a.v) ve Hz. İsa’nın yaklaşımları, bu yöndeki fikri analizi ve ona bağlı düşünceleri, üretme sentezleri, bahsi edilen şekildedir. Ancak bu hususla birlikte, önemli meseleleri maalesef inanç noktasına taşıyamayanların, bocaladıklarına şahit oluyoruz.

     Yaşamında sağlıklı bir değerlendirme olmayınca, vehim bireyi kapsamı altına alır, zengin-yoksul karmaşası yaşanır ve boşu boşuna acı çekilir.

     Bizim anlayışımıza göre, Efendimiz (s.a.v) zekâtını kuruşuna kadar veren zenginle, yoksul arasında bir ayrım yapmamış, eşdeğerde kabullenmiş ve uyarılarını buna göre düzenlemiştir. 

     “Yoksulluk” kavramı, lügat manası itibariyle fakirlik manasını içerir. Ancak, bu bildiğimiz zahiri anlamdaki yoksullukla, tasavvufi yönde varlıktan soyunmak anlamına gelen ve bir nevi fakirliği anlatan ‘fakr’ hali aynı şey değildir.

     Bahsettiğim bu yaşam türü sadece yoksullarda gerçekleşebilir şeklinde bir kural yoktur. Zengin olan da fakr halini yaşar.

     Yoksul veya zengin olsun, kişi bahsettiğimiz bu boyutu paylaşıyorsa, bu fonksiyonları itibariyle Allah-İnsan ilişkisinde, kuvvetli bağlarının olduğunu ortaya koyar.

     Çünkü Allah’ın yarattığı insan ile kurduğu hiyerarşi yani “sistem” bu meşruiyetle vardır.

     Bu bağlamda, insan içine doğduğu dünyaya,  ister zengin, ister yoksul olsun, hidayeti bulmak ve içsel yaşamında ‘nokta’ seyrine ulaşabilmek, dışta ise bu meziyetle insanlığa hizmet etmek için gelmiştir.

     Altının çizilmesi gereken husus, yukarda da ifade ettiğim gibi Allah-İnsan ilişkisidir. Allah, her insana zenginliği vermekte muhtar olduğu gibi, yoksulluğu vermekte de hüküm sahibidir.

     O “salih kullarının yeryüzüne mirasçı olmalarını” (Enbiya Suresi/105 ayet) ister. Bu ayette “zengin” olanı devreden çıkarmak gibi bir durum söz konusu değildir.  

     Determinizme göre, benzer sebepler, benzer sonuçları doğurur; Bu noktada sebep-sonuç ilişkisi vardır ve bu ilişkiler arasında bir bağıntı söz konusudur. Ama bazen bu nitelik devre dışı kalır, ‘irade etme’ ön plâna geçiverir.

     Bunun örneklerini görüyor, duyuyor ve yaşıyoruz.

 

(1) [Basında çıkan haberlere göre, Forbes dergisi tarafından yayımlanan Dünya'nın En Zenginleri listesinde Bill Gates'i arkada bırakarak birinci sıraya yerleşen Carlos Slim, Türk kökenli. 53,5 milyar dolarlık servete sahip olan Meksikalı telekomünikasyon devi Carlos Slim Helu, bu yıl Forbes dergisi tarafından dünyanın en zengin adamı ilan edildi.  Dünya'nın en zengin adamının kökleri Osmanlı İmparatorluğu'na dayanıyor.]

Please select a language

 
 

 

 
| More
İstanbul - 20.03.2010
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com