C |
Kuduz,
dünyanın bir çok bölgesinde insanlar için tehlike
olmaya devam etmektedir. Her yıl yaklaşık 80 ülkeden
kuduz nedeniyle 40 bin den fazla ölüm bildirilmekte
ve 4 milyon kişi şüpheli ısırık nedeniyle tedavi görmektedir.
Ülkemizde de her yıl ortalama 90 bin kişi kuduz şüpheli
ısırık nedeniyle tedaviye ve izleme alınmaktadır. Kuduz
hastalığından ölümlerin çoğu Afrika'nın bazı
kesimleri, Asya ve Güney Amerika da meydana gelmekte, Avrupa
bölgesinde ise sadece Türkiye’de ölümler görülmektedir.
Kuduz
esas olarak hayvanların bir hastalığıdır. Kuduza
yakalanan hayvanlardan, insanlara bulaşır. Ülkemiz
gibi evcil hayvan kuduzunun tam olarak kontrol
edilemediği bölgelerde, bildirilen insan kuduzu vakalarının
%90’nından köpekler sorumludur. Evcil hayvan
kuduzunun iyi kontrol edildiği Amerika Birleşik
Devletleri, Kanada ve bir çok Batı Avrupa ülkesinde ise köpekler
insan kuduzu vakalarının % 5 ya da daha azından
sorumludur.
Köpekler dışındaki diğer evcil hayvanlar ise tüm dünyada
bildirilen kuduz vakalarının %5-%10 nundan sorumludur. Bu
evcil hayvanların başını kedi ve inekler çekerken atlar,
koyunlar, domuzlar ve diğer çiftlik hayvanları da kuduz
nedeni olabilirler. Ayrıca tilki, kokarca, rakun, yarasa, çakal,
kurt, maymun gibi tüm vahşi memeliler kuduz mikrobu taşıyıcısı
olabilir ve hastalığı bulaştırabilirler.
İnsanlarda
kuduz vakaları hemen hemen dünyanın her yerinde görülebilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütüne bildirilen vakaların çoğunluğu
evcil hayvan kuduzunun tam olarak kontrol edilemediği
ülkelerden bildirilmekteyken; İngiltere, Japonya, İsveç
gibi gelişmiş ülkeler, uygulanan hayvan kontrol
programları ve karantina düzenlemeleri sonucunda
ülkelerinde hiç kuduz vakası görülmediğini
bildirmektedirler. Kuduz hastalığının Dünya Sağlık Örgütüne
bildiriminin isteğe bağlı olması nedeniyle bildirilen
vakaların dünyadaki gerçek durumu yansıtmadığı ve
vakaların daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.
İlginç bir nokta da; Amerika Birleşik Devletlerinde temas
sonrası tedavi gören kişilerin yaklaşık %40’ı "ısırığa
maruz kalmadan" yani tırmalanma, hayvan salyalarının
konjuktiva ve müköz membranlara (ağız, burun iç duvarı
gibi) temas etmesi, laboratuvar personelinin enfekte
materyal ile çalışmak zorunda kalması gibi nedenler
ile tedavi gördüğünün bildirilmesidir. Bu da sürekli
risk altında olan kişilerin temas öncesi aşılama şemasına
göre aşılanmasının önemini ortaya koymaktadır.
Kuduz
hastalığının etkeni Rabies virüsüdür. Rabies virüs
uygun şartlarda (0-4°C’ta) yıllarca stabil kalır. Güneş
ışığı, ultraviole, X-ray ve deterjanlar ile kolayca
etkisiz kalabilir. Bu bilgiler virüsün, uygun ortam bulduğu
zaman vücut dışında da canlı kalabileceğini ve herhangi
bir ısırık hikayesi olmadan insanları ya da hayvanları
enfekte edebileceğini göstermektedir.
Kuduz
virüsünün en önemli bulaşma yollarından birisi enfekte
hayvan tarafından ısırılmadır. Bunun dışında
hayvanların salyasının açık yara, konjuktiva gibi müköz
membranlara (ağız, burun iç duvarı gibi) teması ile de
insanlara bulaşabilir.
Hastalığın
Kuluçka Süresi yani virüsün vücuda girmesinden ilk
hastalık belirtilerinin görülmesine kadar geçen zaman, bu
güne kadar yayınlanan literatüre göre 4 gün gibi kısa
bir süre ile birkaç yıl gibi çok uzun bir süre
arasında değişmektedir. Ancak vakaların % 95’ inde
bu süre bir yıldan daha azdır ve ortalama olarak 20
- 90 gündür. Kuluçka süresi, ısırık yerinin beyine
yakınlığı, ısırığın şiddeti, ısırık
yerinin sinir uçlarından zenginliği ve vücuda giren
virüs miktarı ile ilgilidir. Beyine yakın, özellikle
kafadan ve ağır ısırılmalarda, kuluçka süresi kısalırken
kol ve bacaklardan ve hafif ısırıklarda uzamaktadır.
Hayvanların virüsü bulaştırıcılık süresi de değişkenlik
göstermektedir. Kedi ve köpekler klinik semptomların başlamasından
3 ile 10 gün öncesine kadar virüsü bulaştırabilirler. Çok
nadir olarak bu süre daha da uzayabilir.
Hayvanlarda
başlangıç belirtileri olarak davranış değişiklikleri
ve özellikle saldırganlık görülürken daha ileri
safhalarda felçler, diğer beyin iltihabı bulguları
ve ölüm görülür.
İnsanlarda ise başlangıç belirtileri genellikle çok
tipik değildir iştahsızlık, kırgınlık, yorgunluk,
ateş görülür. Hastaların yaklaşık % 50' sinde
ısırık bölgesinde ağrı ve duyu kaybı görülür
ki kuduza özgü ilk belirti budur. Daha sonra huzursuzluk,
aşırı korku hali, saldırganlık, uykusuzluk, psikiyatrik
bozukluklar ve depresyon ve bunlara eşlik eden öksürük,
boğaz ağrısı, titreme, karın ağrısı, bulantı-kusma,
ishal görülebilir. Nörolojik semptomlar ise, hiperaktivite,
oryantasyon bozukluğu, hayal görmeler, sara krizleri, tuhaf
davranışlar, ense sertliği, hızlı ve sık nefes alıp
verme, salya artımı ve felçler olarak ortaya çıkar.
Hiperaktivite atakları karakteristik olarak 1-5 dakika süreyle
ve aralıklı olarak meydana gelmekte ve kendisini saldırganlık,
kendi kendine ve etrafındakilere vurma, koşma, ısırma şeklinde
göstermektedir. Hiperaktif ataklar kendiliğinden ya da görsel
ve işitsel bir uyarı sonucu ortaya çıkabilmektedir. Işık
gibi görsel uyarıların hiperaktif atakları başlatabilmesi
kişilerde fotofobi (ışıktan korkma) gelişmesine
neden olmaktadır. Hastaların yaklaşık olarak yarısı
ataklar döneminde su içmek istemekte ve su içme teşebbüsü
sırasında boğaz kaslarının kasılması nedeniyle
kişide tıkanma, boğulma hissi ortaya çıkmaktadır ve bu
nedenle hastalarda hidrofobi (sudan korkma) gelişmektedir.
Ataklar arasındaki dönemde hasta genellikle kendindedir ve
bilinci yerindedir. Nörolojik belirtilerin gelişmesinden 4
-10 gün sonra koma hali gelişir ve koma halinin süresi
saatler ya da aylar sürebilir ve sonunda hasta yaşamını
kaybeder.
Kuduz,
belirtileri başladıktan sonra % 100 ölüme neden olan
bir hastalıktır. Bu nedenle kuduz, korunmanın çok çok
önemli olduğu bir infeksiyon hastalığıdır. Kuduz hastalığının
hayvanlardan bulaşan bir hastalık olması nedeniyle korunmanın
temel mantığı, kuduzun öncelikle evcil olanlar olmak üzere
hayvanlarda kontrolu, dolayısıyla virüsün insanlara
geçme olasılığını azaltmadır. Ancak bunun oldukça zor
olması nedeniyle, kuduzun hayvanlarda kontrolu için yapılan
faaliyetlerin yanısıra insanların korunması da kesinlikle
ihmal edilmemelidir. İnsanların korunmada tek silahı günümüz
modern teknolojisi ile üretilen kuduz aşıları ve
acil durumlar için purifiye kuduz serum ve
immunglobulinidir. Dünyada Kuduza karşı mücadeleyi ilk
olarak bundan tam bir asır önce başlatan ve başarılı
olarak insanlığa en büyük hizmetlerden birini veren kişi,
Louis PASTEUR'dür. 1885 yılında kuduz bir köpek
tarafından ısırılan bir çocuğun hayatını, tavşan omur
iliğinden elde ettiği canlı virüs aşısı ile aşılayarak
kurtarmış ve kuduz hastalığına karşı mücadeleyi
kazanan ilk kişi olarak tarihe geçmiştir.
Dr.
Esra Özaydın
(Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı)
|