İşte beynimizin hiç bilmediğimiz, çok şaşırtan 9
sırrı ve özellikleri. Okuyun şaşıracaksınız.
1. Bilgi nöronlarda nasıl kodlanıyor?
Beynin en karışık işlemlerinden bir tanesi, bilginin
kodlanması. Bu süreçte beyindeki nöronlar, yani sinir
hücreleri, zarlarının dışında elektrik akımı
oluşturuyor. Bu elektrik akımları, ‘akson’ adı verilen
uzantılara ulaşarak, onlar vasıtasıyla gerekli olan
kimyasal sinyallerin açığa çıkmasını sağlıyor. Bu
akımlar sayesinde dünyayla, çevremizde olup bitenle
ilgili bilgiler beynimize aktarılıyor. “Ne görüyorum?”,
“Aç mıyım?”, “Hangi sokağa sapayım?” gibi sorulara yanıt
işte böyle bulunuyor. Bilim adamları, beyindeki
bilgilerin tek tek hücrelerin içinde biriktirilmediğini
tahmin ediyorlar. Bu bilgilerin ‘hücre grupları’
tarafından depolandığı düşünülüyor. Ancak hangi
nöronların, hangi hücre gruplarına ait oldukları henüz
bilinmiyor. Şu anki teknoloji ise binlerce nöronu aynı
anda ölçecek kapasitede değil. Tek bir nöronun
bağlantılarını bile şu an elimizde olan teknolojilerle
görüntülemek imkânsız. Tek bir nöronun, yaklaşık 10 bin
nörondan bilgi ve sinyal aldığını biliyor muydunuz?
Beynin içindeki elektrik akımı sayesinde ise sinyal
alışverişi çok hızlı olabiliyor. Bilim adamlarına göre,
sinir sistemleri arasındaki bilgi aktarımının tek yolu,
bu elektrik akımları değil. Bu nedenle, ‘bilgi taşıyan’
başka hücreler keşfetmeye yönelik araştırmalarını
sürdürüyorlar. Burada, ‘glial hücreler’ üzerinde
duruluyor.
2. Anılar beyinde nasıl saklanıyor ve nasıl tekrar
hatırlanıyor?
Bir kişinin ismi gibi, yeni bir şey öğrendiğinizde
beynin yapısında birtakım fiziksel değişiklikler meydana
geliyor. Ancak bu değişikliklerin hâlâ ne tür
değişiklikler olduğunu, nerelerde meydana geldiğini,
bilginin nasıl depolandığını ya da yıllar sonra tekrar
hatırlanarak tekrar nasıl gündeme getirildiğini
anlayamıyoruz. Beyinde çeşit çeşit hatıralar var. Ancak
beyin, ‘kısa dönem anılarla’ (yeni öğrenilen bir telefon
numarasını hatırlamak gibi), ‘uzun dönem anıları’ (geçen
yıl doğum gününüzde yaptıklarınız gibi) birbirinden bir
şekilde ayırıyor. Bilim adamları ‘öğrenme’ ve ‘hafızada
tutma’ şeklinin değişik beyin şekillerine bağlı olduğunu
düşünüyorlar. Beyin travması ya da beynin zarar görmesi
ise bu yetenekleri bozabiliyor.
3. Beyin, geleceği nasıl öngörüyor?
Çoğu zaman gelecekle ilgili birtakım planlarımız ve
öngörülerimiz olur. Geleceğin nasıl şekilleneceğini
düşünürüz. Beynimizde, gelecekle ilgili bir şekil
vardır. Ancak beynin bu ‘gelecek simülasyonunu’ nasıl
yaptığı henüz anlaşılmış değil. Beyin, dünyayla ilgili
öngörülerde nasıl bulunabiliyor? Bilim adamları hâlâ
bunun yanıtını arıyor.
4. ‘Duygu’ ne demek?
Beyin, sadece bilgi biriktiren bir organ değil; aynı
zamanda duygu, motivasyon, korku ve umutları barındıran
bir organ. Bütün bunlar bilinçaltında olan şeyler
aslında... Örneğin beynin duygularla ilgili bölümü
sinirli yüzlere, o yüzleri görmeden de tepki
verebiliyor. Kültürler arasında da temel duyguların dışa
vurulması, aslında birbirine benziyor. Hatta Darwin’in
de gözlemlediği gibi, temel duyguların ifade edilmesi
bütün memelilerde benzer. Bilim adamları, insanların
fiziksel tepkilerinin sürüngenlerin ve kuşların
tepkilerine çok ciddi bir şekilde benzediğine dikkat
çekiyorlar. Özellikle de korku, öfke ve anne-baba
sevgisini hepsi benzer bir şekilde gösteriyor.
Duyguların beyinde nasıl işlediği üzerinde bilim
adamları hâlâ çalışıyorlar. Duygulara aslında bir çeşit
hesaplama ya da ‘ölçüm’ şekli gözüyle bakılabilir. Yani
duygular, aslında hızlı bir eylemi harekete geçiren bir
‘durum tespit özetidir’. Nöro-bilimcilerin en önemli
hedeflerinden biri ise duygu ve düşünce durumunda ortaya
çıkan bozuklukları anlamak. Mesela depresyon...
Depresyon, çağımızın en önemli, en yaygın duygu
bozuklukları arasında yer alıyor. Şiddet ile dürtüsel
saldırı ya da öfkenin de duyguların doğru bir şekilde
kontrol edilememesinden kaynaklandığı düşünülüyor.
5. Zekâ nedir?
Zekâ farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Ancak
‘biyolojik’ açıdan zekânın ne anlama geldiği henüz
bilinmiyor. Milyarlarca nöron, bilgiyi ‘harekete
geçirmek’ için nasıl birlikte çalışıyor? Gereksiz bilgi
beyinden nasıl siliniyor? İki kavram ‘birbirine uyunca’
ve böylece bir soruna çözüm bulduğunuzda, beyinde neler
oluyor? Zeki insanlar bilgiyi beyinlerinde ‘hatırlaması
kolay’, ayrı bir bölgede mi muhafaza ediyorlar? Beyin
fonksiyonlarının temel işleyişiyle ve nöronlar
arasındaki bağlantılarla ilgili, bilim adamlarının
elinde hâlâ çok az bilgi var. Ancak zekânın, beynin tek
bir alanıyla değil, pek çok bölgesiyle ilgili olduğu
üzerinde duruluyor. İnsan beyninin diğer canlılardan
farkı hâlâ araştırılıyor.
6. Beyin, ‘zamanı’ nasıl algılıyor?
Alkışladığınızda ya da parmağınızı ‘şıklattığınızda’
sesi mi daha önce duyarsınız, hareketi mi daha önce
görürsünüz? Her ne kadar duyma yeteneği, görme
yeteneğinden daha hızlı çalışsa da, parmakların
görüntüsüyle, çıkarılan ses aynı anda gerçekleşiyormuş
hissi doğuyor. Yani beyin pek çok olayın aynı anda
gerçekleştiği ‘hissi’ yaratarak aslında bizi
‘kandırıyor’. Beynin zamanla ‘oynadığını’ aslında çok
kolay anlayabilirsiniz. Aynanın karşısında sol gözünüze
bakın. Daha sonra bakışınızı sağ gözünüze kaydırın.
Gözlerinizi diğer tarafa çevirmek bir zaman alıyor
elbette. Ancak siz gözlerinizin hareket ettiğini
görmüyorsunuz. Gözlerinizi kırpıştırdığınızda da aslında
gözleriniz çok kısa süreliğine de olsa karanlıkta
kalıyor. Ancak bu karanlığı da görmüyorsunuz.
7. Nasıl uyuyor ve rüya görüyoruz?
Zamanımızın üçte birini uyuyarak geçiriyoruz. Bebekler
ise zamanlarının üçte ikisini uykuda geçiriyor.
Araştırmalara göre, az uyumak sinir sisteminde bozukluğa
yol açıyor. Araştırmalar, 10 gün uyumayan farelerin,
10’uncu günün sonunda öldüklerini ortaya koyuyor.
Canlılar uyuduklarında beynin bir bölümü de uyuyor, ama
uykunun mekanizması, işleyişi hâlâ bilinmiyor. Uykuda
nöronların aşırı derecede hareket halinde oldukları
biliniyor. Ayrıca önemli bir sorunu çözmeden önce
uyumanın, o sorunu çözebilmek açısından yararlı olduğu
da düşünülüyor. Düzenli uykunun, öğrenme kapasitesini de
artırdığı söyleniyor. Özetle, uyku sayesinde beyin bir
şekilde gerekli bilgileri depoluyor, gereksizleri ise
ekarte edebiliyor.
8. Beynin ayrı ayrı olan sistemleri, birbirleriyle nasıl
bütünleşiyor?
Gözle bakıldığında, aslında beynin her bölgesi aynı
görünüyor. Ancak aktivitelerini, işlevlerini
ölçtüğümüzde, her nöron bölgesinde farklı bilgilerin
kayıtlı olduğunu görüyoruz. Örneğin görme yeteneğini
ilgilendiren bölgenin içindeki alanlarda hareketler,
yüzler, köşeler ve renklerle ilgili çeşit çeşit bilgiler
bulunuyor. Yetişkin bir insanın beynini, çeşitli
ülkelerin bulunduğu bir dünya haritasına benzetebiliriz.
Beynin içinde koku, açlık, acı, hedef koyma, sıcaklık,
öngörü ve daha pek çok şeyle ilgili ‘beyin ağları’ var.
Farklı işlevlerine rağmen bu sistemler birbirleriyle bir
şekilde bütünleşerek çok iyi bir işbirliğine giriyorlar.
Bunun nasıl gerçekleştiğine dair ise bilim adamlarının
hiçbir fikri yok. Ayrıca beynin, sistemlerini nasıl bu
kadar hızlı bir şekilde koordine ettiği de henüz
anlaşılmış değil.
9. ‘Bilinç’ nedir?
İlk öpücüğünüzü düşünün. Bu, hafızanızdan hiç çıkmaz.
Peki bu hafıza, bu deneyimi yaşamadan, bu deneyimin
bilincinde olmadan önce neredeydi? Modern bilimde,
‘bilinç’ çözülememiş olan en önemli sırlardan biri.
Bilinç, tek bir fenomen değil. Peki ne? Bilinç,
beyindeki hangi sistemlerle ilgili? Bilim adamlarının bu
konuda da hiçbir fikri yok... Şimdiye kadar yapılan
araştırmalara göre, bilinç konusunda, büyük bir
ihtimalle yine bir grup aktif nöron iletişim içinde.
Bilincin altında yatan mekanizmanın moleküllerle ya da
hücrelerle ilgili olabileceği üzerinde de duruluyor.
Belki de mekanizma, bu sistemlerin etkileşimleriyle
oluşuyor. Bilim adamları bu sıralar bilincin, beynin
hangi bölgeleriyle ilgili olduğunu araştırıyorlar. Bunu
keşfettikten sonra, bu bölgelerin neden birbirleriyle
iletişime geçtikleri araştırılacak. Ve beyin hakkında
son bir dip not daha...
Kaynak; Hürriyet Gazetesi
22.11.2007 |