Bugün muharremin onu. Yani aşura günü. Peygamber
Efendimizin saa ciğerparesinin hunharca katledildiği
tarihin sene-i devriyesi. Toplum içinde ise aşura ne
yazık ki damaklarımızda hoş bir lezzet bırakan tatlı
ile özdeşleşmiş.
Bugün yüreğim Alah Resulü’nün ciğer paresi, Imam
Hüseyin'in acısıyle yanıyor. Ve bu hislerimi
kimseyle paylaşamıyorum. Sunni bir cemiyettin Ehli
Beyt Mektebi ne mensub bir ferdi olmanın acısını
bugün daha derinden hissettim. Çevremdeki avam
insanlar "annen bu sene aşure yapacak mı?" diye
soruyorlar. Ben dilim döndüğünce onlara bugünün bir
matem ve acı günü, tatlı yeme günü olmadığını
anlatmak için uğraşıyorum. Dini bilgileri olanlar
ise konunun hemen dışına çıkıp Hz. Muhammed b. Idris
eş-Şafii’ye atfedilen bir sözle önümü kesiyorlar.
"Allah Onlar'in kanina bizim ellerimizi
bulaştırmadı. Biz de dillerimizi Onlar'ın kanına
bulaştırmayalım." Ben bu sözün de sihatinden
şüpheliyim. Nedeni ise Ehli beyt sevgisini imandan
bir cüz atfeden ve siirlerinde devamlı Ehli beyte
olan aşkını dillendiren Şafii hazretlerinin böyle
bir yorumda bulunacağını tahmin edemiyorum.
Acıların en büyüğü dirilişlerin en mükemmeline
vesile oldu. Imamın (as) Kerbela'da akan kanı
Dedesi'nin (saa) ektiği ve büyütüp yeşerttiği ve
yok olma tehlikesi ile karşılaşan fidanı suladı.
İmam
Hüseyin'in kanı Dini Islam'a ab-ı hayat oldu.
Kerbela çöllerinde yeniden yeşeren iman fideleri
bugün dört iklinde güçlü çınarlara dönüştü
elhamdülillah. Imamlarin sonu gelmediği gibi ne
yazik ki
Yezidlerin de takipçileri tükenmedi. Iman - Saltanat
mücadelesi hala saltanatin gölgesi altında devam
ediyor. Saltanat düşkünleri saltanatlarını
İslamileştirmek adina hala Hüseyin (as)
takipçilerine
zulmü reva görmekten geri kalmiyorlar. Kerbela
çölünde kan bugün de akiyor. Ve Imam'in direnişi
nesilden nesile ve gönülden gönüle devam ediyor.
Kavmiyet duygulari akidelerine galip gelenler,
Akidelerini bir zırh gibi kuşanıp davasından asla
taviz vermeyenlerle sürekli bir mücadelenin içinde.
Arada da bu mücadeleden ganimet kapmak için
dolanan sırtlanlar hala varlar. Dün, Nemrut ile
Ibrahim'in(as), Nuh ile kavminin, Musa (as) ile
Firavunun, Yezid (Allah topuna lanet etsin)ile Imam
Huseyinin (as) mücadelesi İman ile küfrün, akidenin
temelleri ile kavmiyet bağnazlığının mücadelesi idi.
Bugün ise İmam Humeyni (ks) ile Şahın, Saidi Nursi
ile Devletin mücadelesi, Tunus'da Gannuşi'nin
Mısır'da İhvani Müslimin'in, Cezayir'de Irak'da ve
sayısız beldelerdeki mücadeleler özünde
kerbelanın devamı değiller mi? Şu tartışma götürmez
ki, o gün Kerbela kıyamı olmasaydı, İmam Hüseyin'in
(as) direnişi olmasaydı bugün Allah Resulü’nün bize
tebliğ ettiği vahyin şekillendirdiği bir islam
yerine Muavviyelerin saltanatına kılıf olmuş bir
saray İslamı var olurdu.
Allah dinimizi saltanatlara kukla etmeyecek ve onu
taktir olunan vakte kadar muhafaza edecektir. Bu
dinin sahibi O dur. Rabbim sen bizi yahudileşmekten
ve İmamlarımızı yüz üstü bırakmaktan muhafaza eyle.
Muharremi ve Aşurayı hakkımızda hüsnü sefatçi eyle.
Yezidlerin zulmünden Sana sığınıyoruz sen bizi
dinine hadim eyle... |