ÇOCUK
BABA’NIN SIR’RIDIR (Baba=X ve Y)
EHL-İ BEYT OLABİLMEK
İsâ
Peygamber, doğar doğmaz konuştu. Hazreti Muhammed (S.
A.) de kırk yıl sonra söze başladı. Bu onun eksik
oluşundan değil, belki olgunluğundandır. Çünkü Hazreti
Muhammed (S. A.), Allah'ın sevgilisiydi. Kula, «Sen
kimsin?» diye sorarlarsa, «Ben, Allahın kuluyum,» der.
Ama Sultana, «Sen kimsin?» diye sormazlar. O eksik
düşünceli cahil, hep kendi mektubunu okur. Dostunun
mektubunu okuyamaz. Eğer bir satırcığını olsun
okuyabilseydi, bu sözleri hiç söylemezdi. O, yalnız ve
hâlâ o mektubu okur; işte o kadar. Halbuki, onun eski
mektubundaki eğri büğrü satırlar, karanlık ve bâtıl
sözler, hep kendi kuruntuları, kendi hayalleridir. Nasıl
ki o, kendi eliyle yaptığı puta kul olur; onun bekçisi
ve kapıcısı olur. Şu zamanda, bazı kadın tabiatlı
kimseler de tıpkı o putlar gibi konuşurlar. Ey
kendilerinden habersiz insanlar! Siz bizde kutluluk
arıyorsunuz; halbuki biz de aynı şeyi aramaktayız. Sizin
bize bakmanızı istiyoruz ki, günün (M. 16) günlüğü,
saatin saatliği, cansız varlıkların cansızlıkları
kalmasın hep bir olsun.
Şems-i Tebrizi (Makalat)
*******************************
Evettt geldik asli sayıların sonuncusuna “9” (vav
harfi=veli) rakamına .Tüm zıtlıkların - ikiliğin
birliğinden kendilerini seyredebilecekleri ilahi
AYNA-SIR olan mana bebeğinin doğumuna… Bu
KUL-VELİ-İSA-(RUH-İ ALİ)-BE SIRRI meşrebli bir
bebektir.Kişinin kendi manasından –özünden doğar
(anasız-babasız).İçindeki sır’rın dan…kendi Meryem (Muhammediyet-rahim)
boyutundan .
Bu İsa –Mesih bebeğinin doğumundan sonra Allah’ı işaret
ederek O- ALLAH’ı şahitlemesidir ki, bu O’na yüklenmiş
bir ilahi programdır.
Her kişide bu boyut vardır.Açılması için niyet edip
sabırla çalışarak beklemek lazımdır. Allah dilediğinde
dilediği vakitte ortaya çıkaracaktır.
Bu KUL boyutundaki MEHDİ bebek İSA=RUH =BE SIRRI bebeği
ancak KUL’a “KUL” (de ki) dendiği vakit KULLUĞUNU icra
edebilecektir.
“Hüküm kayıtsız şartsız Allah’a aittir.”
Kendi kıyameti kopmuş kişilerdeki kişisel
deneyimidir.(Ayağa kalkışı olmuş-suru dürülmüş-ölmeden
evvel ölebilmiş-uyuduğu derin uykudan uyanabilmiş-miraca
hazır hale gelebilmiş kişilerdir bunlar) Hiç kimse başka
birisinin deneyimini anlatamaz ve bilemez. Ancak kendi
yaşadıklarını anlatabilir.Çünkü herkesin Esma terkibi
farklıdır ve “Allah her an yeni bir şandadır (yeni
yaratmadadır)” hükmünce bir yarattığını tekrar
etmemektedir.Herkeste farklı bir açılım ve mana
sergileyecektir.O yüzden bir başkasını kıskanmak ya da
karalamak anlamsızdır.
Sadece A-li olabilmiş kullar; esmaları Cem edebileceği
için biz bu İnsan-ı Kâmillerin her birinin aslında bu
“A-li tesbih tanelerinin İmamesi olan Hakikat-i
Muhammediyeyi “anlattığını idrak etmeliyiz.Yalnızca bu
kişilerin öğretilerinde hepimize ait ortak deneyimleri
bulabiliriz.Bu da onların şiirlerinde –sözlerinde en
güzel açığa çıkar kanattindeyiz.
A-li ruhlu bebek-yani yeni İnsanı Kâmil=Veli Kul,
Hakikat-i Muhammediyenin yeni temsilcisi ve Ehli
Beyt’idir de. Kıyamete değin KEVSER asla
KURUMAYACAKTIR.Bu ilimle Bel soyu olmayı da anlatır aynı
zamanda.(Manevi nikah, manevi bebek)
• Bu A-li ruh çocuğunu; eski Mısır’da (“İnsan-ı Kâmil”
Rab’bin “göz bebeği “şeklindedir hükmünce) yani” RA’NIN
GÖZÜ”(besmele) olarak simgelemişler kanattindeyiz.
• İslam’daki sembolü de” Zülfikar Kılıcı” şeklinde
gizlidir.
Kılıcı karşımıza koyup dik baktığınızda kabzası insan
başına benzer ve kolları ve bacaklarıda “sema “eder bir
şekilde- iki bacağı üstünde güçlü bir biçimde durur.”.O
ALLAH’ ın arslanıdır.”.
**************************************
SEMA-AYNA OLABİLMEK (levh-kalem)
İncinme, ben iki yüzlülük etmemeye söz verdim. Bundan
dolayı dostlarımla doğru konuşacağım; çünkü söylemek
istediğim sözü bekleyemediğin için söz elden gitti.
Başka söz de hatırıma gelmiyor. Ne söylesen ve ne
söylemek istesen nihayet sonraya bırakıyorsun ki sözü
tamamlayayım diye. Halbuki derviş sözü naziktir; şimdi
elden gitti mi, söyleyeceğim söz artık o sözden başka
söz oluyor. Allah erlerinde bu tecelli de ve rü-yet yani
Allahsal belirti ve görüş, semâ (çalgılı zikir âyini)
sırasında daha çok olur; onlar kendi varlık âlemlerinin
dışına çıkmışlardır. Semâ, onları başka âlemlerden
dışarı götürür, Hakk’a kavuşturur. Gerçi bir sema vardır
ki, o haramdır ve yasaktır; ama Allah erlerinin yaptığı
böyle bir semâ'a haramdır demek büyük bir küfürdür. O,
ilâhî coşkunlukla harekete geçmeyen elbette cehennemde
yanacaktır. Semâda yükselen eller ise elbette Cennete
varacaktır.
Şems-i Tebrizi (Makalat)
*************
Bu A-li Ruh’lu bebek doğduğunda sevinçten Sema
yapılacağına inanıyorum acizane ve istiyorum ki bu
yazısal Miraç deneyimimizde ( KURGUSAL OLARAK SANAL İSA
BEBEĞİMİZin doğduğunu farz ederek ) arzu edenlerle
beraber Sema’ yı da deneyimleyelim.
Aşağıda vereceğim linkteki zikirli musiki beni çok
etkilediği için (benim meşrebime uygun olduğundan,
bilhassa sözleri) ve dileyenlerde kendisine daha uygun
bulduğu seslerde de yada sessiz olarak sema yapabilir.
http://www.youtube.com/watch?v
=55HNvKekzRs&mode=related&search=
Önce Semahanemizden bahsetmek istiyorum. Sema kelimesi
ESMA lafzına ne çok benziyor değil mi?
Şimdi soyut bir devasa cd düşünelim ki (tabii ki bu
hayali bir mecaz anlatımdır) üstündeki her dairesel
çizginin üzerinde de sınırsız sayıda semazen olsun
(Rahman-yağmur damlaları gibi-Ruh-sanki durgun bir suya
sakince inen bir yağmur damlasının sadece kendi dairesel
açılımı olarak hayal etmek lazım). Bunlar sağa veyahut
sola dönüyor olsunlar.Ve hiçbirinin birbirinden farkı
olmadığını düşününüz. Hem kendi etraflarında
döndüklerini ve hem de birbirlerinin, aynı vakittte de
merkezin etrafında da döndüklerini hayal ediniz
(yıldızları, uyduları-galaksileri-kainat gibi- hücrenin
içindeki atomlar gibi).Bunu düşünmek için mesela güneşli
bir havada gökyüzünde havaya bakınız tek bir noktaya
zumlayınız; hava zerrrelerini göreceksiniz.Aynı kar
taneleri gibi olduklarına hayret edeceksiniz.Her biri
dönerek aşağı iner ve asla birbirlerine değmezler
misali.
Mizansen için sahnemiz de hazır inşallah.
Sema için önce niyet etmenizi istiyorum.Müziği de birkaç
kez hissederek dinlemenizi de.Semanızı hazır olduğunuzda
ve yanınızda başkası olmadığında yapmanız daha
iyidir.Zira sizi görenler akıl sağlığınız konusunda
üzülebilirler, biliyorsunuzdur zaten.: )
Önce ayakta yavaşça dönmeye başlayınız bir süre sonra ne
yana döneceğine beden-RUH karar verecektir.Bir ayak
merkezde, diğeri etrafında dönmeli.Ellerinizi ve
kollarınızı dilediğiniz biçimde tutabilirsiniz ben
göğsüm üstünde çapraz tutunca rahat edebiliyorum.Her
şeyi -müziği derin derin hissederek çok yavaş
yapınız.İki gözünüzün arasına konsantre olabilirsiniz.
(Burada renkler görebilirsiniz-keyfini çıkartın). Bir
kere de bir şey hissetmeyebilirsiniz bunu sık sık
yaptığınızda ruhunuzun çok hoşuna gideceğine
eminim.Belki de fark etmeden O olmayı
deneyimleyeceksiniz ve O’nun için yaptığınız bu şey
aynileşmenizi-RUHUNUZA AYNA olabilmenizi
hızlandıracaktır kanatindeyiz.
Önce bu dairedeki milyar spermin bir yumurta etrafındaki
dönüşü gibi kendi etrafınızda dönmelisiniz.Zamanla ve
belli tekrarlardan sonra kendiliğinizden içe- merkeze
çekillmelisiniz.(Tek bir hücrenin içinde olduğunuzu
hayal ediniz o hücreye aitsiniz)
”O zaman şunu yapabilirsiniz.”.(Daha evvel gözleriniz
kapalı iken konsantre olmaya çalışmıştınız; iki göz
arasındaki üçüncü göz-hikmet dairelerinin kalbinize inci
olarak aktığı feyz kapısıdır.) Ama merkeze geçtiğinizde
lütfen gözlerinizi açınız ve çok yavaş dönerken
odanızdaki eşyaya bakınız.Mesela benim olduğum odada
dönerken sırayla kapı oradan diğer iç kapılar,pencereden
dışarısı ve diğer eşyalar,daha sonra boş bir duvar,daha
sonra sokağa bakan yeşilliği ve öteleri gören bir
manzara penceresi, daha sonra dolap kapısı kapalı ve
kütüphane sonsuz bilgi hazinesi,daha sonra pc ekranı ve
yazıcı yani ana merkez daha sonra devam ediyor.(DERTLİ
DOLAP YANİİİ:).Hayatımızdaki belki de tüm esmalar
odamızda var değil mi.?.Yani içerik olarak
düşündüğümüzde.İşte böyle bir şey.Artık siz ne tefekkür
ederseniz “ A-Lİ KAPINIZ açıldı, EV sizi, buyrunuz.-Ailenizdesiniz”.:)Sadece
aslınızın orada olduğunuzu hatırlamaya çalışacaksınız o
kadar.
Bu Sema deneyimi esnasında neler hissebileceksiniz ancak
başlıklarla şöyle diyebiliriz:Acıyı,yanlızlığı,derin
hüznü, aşkı, coşkuyu, gururu, acziyeti, elemi, huzuru,
gözyaşını, ürperişleri, ayna olabilmeyi, canlı bir kitap
olabilmeyi, lev’he uzanabilmeyi ve bunlar gibi… Artık
siz söyleyeceksiniz.
**********************************************
İLK EHLİBEYT (İLK AİLE)
------- X VE Y ‘NİN HAYATI------------
*TANRI KABİL ‘E KARDEŞİ HABİL’ İ ÖLDÜRDÜĞÜNDE ŞÖYLE
SESLENDİ:
-----“Neden kardeşinin “KANLARINI “(İbranicesi DAMİN miş)
döktün.?”
(Tevrat’tan.)
Az evvel izlediğim belgeselde Kabil’ in kardeşi Habil’i
öldürdükten sonra gömdüğü ve üzerine işaret diktiği
İŞARET TAŞI” birkaç kez vurgulandı ve benim gönlüme de
şu manalar aktı.
Habil; Allah’a adak olarak “koyun” sunmuştu oysa Kabil
“buğday”. Habil aslında kendi “şehadetini -kanını
sunmuştu ve Allah bu adağı kabul etmişti yani Demi =Kanı
=Şehadeti=Ölümsüzlüğü=Kevser olmayı=Ehli Beyt ‘e dahil
olmasını.”.”.H ‘ye ait olmayı”.
Habil-Kabil belgeselinde bilim adamları KANLARI (damin)
kelimesinin çoğulluğunu vurguladılar. Kıyamete değin ehl-i
beyt olmanın kevser-kurbanlığının (yakinliğin bedeli)
İSA’nın kendi kanını sunmasının sembolik manasını da
hissetmiş oldum. Kerbela’ yı bir nebze olsun
anlayabilmek için ilk adımdı .
İşte Ehli Beyt olmanın ilk manası da sanki Habil’ de
gizliydi.”O, İsmail’ i –O, Hasan* Hüseyn’i “temsil
ediyordu.Manevi olarak bizde de ölmeden evvel
ölebilmemizi anlatıyordu (kötü ve aşırı tüm
zaaflarımızdan –zan-vesveselerimizden kurtulabilmemizi).
Bir de Kabil’in; Habil’e yaptığı mezar taşı işaretinden
şunları hissettim.
Habil’in “Kabri ilk Türbe” idi ve” Kabe”deydi. (Sembolen
ANA EV=GÖNÜL=KALP).Kabil‘in”İlk Kabre İşaret olarak
koyduğu Taş’ın sembolen kabeyi=gönlü işaret ettiğini
düşündüm.Yazıldığına göre hiçbir toprağın kabul etmediği
Habil’in bedenini ancak “Rahim olan Emin Belde” kabul
edecektir ve zaten Kabe’deki “Hatim bölgesinde binlerce
peygamberin kabri olduğu söylenmektedir.Hz. HACER (taş)
de burada meftundur.”Kabe’deki Hacer-ül Esved’de
(Siyah-kara Taş )Habil ‘in–H ‘sini (habbesini =kalpteki
o kızıl siyah habbeyi –tohum-süveyda- kara noktayı)
anlatıyordu.
Bu mana tek bir şeyin sonsuz manalarından bir manadır ve
ve her şey aslında tek bir şeyi anlatır.
Yanlış zanlarımızdan Allah bizi korusun amin.
************************************
RUH’ UN (MUN) MASALI
İzninizle bu bölümde, Ruhumun Masalı kitabımın öyküsünü
anlatabildiğim kadar yazacağım.Biraz da şımarmak
istiyorum, çünkü çok ağır bir hafta geçirdim.Bu harfler
canlı demiştik ya işte ben de yazılı ve görsel medyadan
çok etkilendiğimden; bebek de doğacağı için bu ızdırabı
çok derin yaşadım.Aynı bir volkanik dağ gibi geçti bu
hafta.Ne yazacağımı da bir türlü bulamıyordum, ama bu
bebeğin Pazar günü doğması gerektiğini de seziyordum.Ve
tüm bir hafta boyunca gelen işaretleri izledim,cem ettim
yazacaktım ki; pazar gecesinin ilk saatlerinde TV’de
Habil ve Kabil’ in belgeseli çıktı.Anladım yazının
konusu buradan çıkacaktı.Bu muhteşem belgeselin içinde
Seyr’ederek olayı kendi İsa bebeğimle bağlamaya çalıştım
yani Ehli Beyt’e alakalı yukarıdaki manalar çıktı ki
sizle de paylaşmaya çalıştım.
Ruh’un Masalı adlı kitabı senelerdir yazmak istiyordum;
asla kendi kendime yazamayacağımı da söylüyordum.Ben
yazacaktım - bana ait olmayacaktı.Bu hislerimin doğru
çıktığını 4.yazımdan sonra idrak ettim, Anladım ki hep
istediğim Ruh’un Masalını yazıyordum hem de resimli
olması gerekti ve gerçekten de sanal olduğu için filmli
idi.Aynı zamanda hayallerimde bu kitabın bir resmi de
olması lazımdı ki “bu tuvale bakan kişiler kendi
yapılarına göre: Renk- Koku -Ses –Tad’da duyabilsinlerdi,
hatta bu resmin içine girsinler de istiyordum ki buna
hayret ettim, çünkü şu Sema deneyimi ile hepsini
yapabileceklerdi. “Bu muhteşem bir İslami “secret
yasası” idi.Şu meşhur uzakdoğu rehberlerinin yazdığı
“negatif enerjili secret kitabı “beni yine çarptığı için
sadece bir gün okuyabilmiş ve Allah’a, İslami secreti
bana yaşatması için dua etmiştim –“ bir anda hatırlamaya
başladım.Çocukluğumdan beri şu an talep ettiğim her
şeyin aslında bana teklif edildiğini, benim de hep
reddettiğimi hatırladım ve onlar bana ait oldukları için
hâlâ beni bekliyorlardı.”Hepsi için özür diledim, hediye
paketlerimi almaya hazır olduğumu ilettimm.:))
Harflerin ve kitapların canlı olduğuna inandığım için ve
öğrenebilme tarzım da tuhaf olduğundan, ancak görerek
öğrenebiliyordum.Gördüğüm şeylerin peşine düşerek
işaretleri birleştirmeye çalışıyorum ve bu esnada
inanılmaz Allah dostları ile tanışıyordum ki her biri
farklı bir ilmi sırra sahiptiler ve ONLARLA her şeyi ne
olursa olsun aynı manaya getirmeyi öğreniyordum.Yani
Cuma - Camii - MuhammedAli.
İşte bazı kitaplar ve filmler beni inanılmaz
etkilemişlerdir; bunlardan konumuzla alakalı olduğu için
filmlerden Matrix, kitaplardan da Füsusül Hikem hakkında
yazmak istiyorum.
Hiç bilim-kurgu sevmezken bir gün tesadüf Matrixi
izledim ve inanılmaz sarsıntılar yaşamaya
başladım.Filmdeki o siyah zeminden akıp duran yeşil
harfler o kadar tanıdıktı kiii.Aylarca o harfler bana
akıp durdu aynı yazar kasaya dönmüştüm.:) Pc’ den hiç
anlamazken sonu gelmez programlarım yüklenmeye
başlamıştı.Zannediyordum ki Matrixi izleyen herkes aynı
şeyleri yaşıyor ve sürekli insanlara bunu yaşayıp
yaşamadıklarını soruyordum. Ama sadece çocukların
bazısını derin etkilediğini öğrenebildim.Bir de tüm
medya –reklam dünyasını o harfler etkilemişti senelerdir
de o aynı kare her yerde kullanılıyor.
Aynı dönemde Füsus okumaya başlamıştım.Çocukluğumdan
beri nedensiz bir şekilde Hz Ali ‘ye bir de Muhhiddin
Arabi’ye derin bir hayranlığım ve aşırı sevgim
vardı.Arabi’yi hiç okumamıştım.Bir gün mürşidim olacaksa
O olsun diye niyet edip dualar ettiğimi
hatırlıyorum.Oysa” Hay “bir rehber gerekliydi sistemde
zira Ehli Beyt Kevser (KESİNTİSİZ İLİM)di.
İşte hiç anlayamadığım, kısa sürede bitmesi gereken
incecik Füsus kitabımın yarısını ancak on ayda zor bela
bitirebildim.Ama hiç de bitsin istemiyordum, hayal-perest
bir kişilik olarak o kitapla muhteşem hayeller
görebiliyordum.Kitap çok ağırdı ve ben hiç
anlayamıyordum.10.ayın sonunda bir rüya gördüm.Bu rüya
yazdığım Ruhun Masalı kitabının rüyası olduğu için çok
önemlidir.O yüzden sadece bu kitabı anlatan bölümünü
yazacağım.
*.”.Rüyamda bir tahtta Ali Öztaylan’ı ve Ali Ulvi Kurucu
‘yu nur içinde birbirlerine dönüşürken gördüm ve
ellerini öptüm.Ne okuyorsun? dediler.Füsus dedim ve
ellerine okuduğum Füsus kitabını bıraktım Ali amcalarım
da artık bunu oku deyip Füsus kitabımın üzerine içinde
renkli resimleri olan.Kitabını koydular.”(Kitabın ismini
masalın son bölümü 11. sayıda başlık olarak yazacağım
inşallah.).
Uyanınca diğer yarıyı, o kitabı okuyacağım diye tam bir
haftada bitirdim.Daha sonra bir şekilde Ali amcamı
buldum, başka bir şehirdeydi ziyaret ettim ve çok
edebsiz olduğum için de kitabımı istedim:) Tabii ki ki
kitabımdan haber yoktu.Hiç kimse öyle bir kitap
duymamıştı.”İşte en sonunda bizim de okuduğumuz o canlı
kitaplar gibi canlı, içinde seyr’edilecek bir kitabımız
olmuştu.”Allah’ ın büyük lutfu ve mucizesiydi .Zira
kerametler- mucizeler her an her nefeste yaşanıyordu,
ama biz hep gizem peşinde koşuyorduk.En büyük mucize
Kur’ an’ dı yani Canlı Kitap olan İnsan‘dı.Kendimizi
okumayı bilmiyorduk.Ancak bir İnsan-ı Kâmil” A-li Ruh’lu
kişi” size sizi okutabilirdi.Şükür olsun daima ve
ebediyyen.
* Bu arada gizem ve sır avcıları içinde masalın içinde o
muhteşem son “sır” mevcuttur.Bende yazdıktan bir buçuk
ay sonra öğrendim.Allah’tan bilmiyormuşum yoksa ifşa
ederdim.:)) Allah benim şerrimden kendimi ve hepimizi
korusun aminnnnn.
*************************************
Bu masal aslında benim hatırlamak için yazdığımı
sandığım bir” yazısal miraçtır”.O yüzden isterdim ki
niyet edip başından sırayla okuyunuz.Aylar evvel idrak
ettim ki aslında pek çok kişi hep kafayı taktıkları o
ölmeden evvel ölmeyi yaşamış ve miraçını tamamlamıştır.
Fakat bunu hatırlayamıyordu. Sordum ve doğru olduğunu
hatta her an miracın içinde olduğumuzu öğrendim.Peki
neden biz bu kadar kendimizden habersiz yaşıyorduk o
zaman,neden hatırlayamıyorduk, hatırlamak için ne yapmak
lazımdı? Niyet edip- yazmak tabiiii.Bu bendeki
“öğrenme-hatırlamaya” uygun bir seçimdi belki
de.Herkeste muhakkak farklıdır, bir kişi bile benle
beraber bir şeyler hatırlasa bu hizmettir.
Yazarken inanılmaz şeyler hatırladım( öğrendim)aslında
Ruhumuz bizim Mürşid-i Kâmilimizdir.Nefsle bütün
olduğunda ikisinden mana bebeği Mehdi-Neo-İsa –Be sır’rı
doğar.Her insan seçilmiştir .Ve hepsi kardeş hatta
aynıdır.”Herkesin Mehdisi kendi ak minaresi beyninin üst
bilincine yukarı Nil’ ine gelecektir.”
((( Bu masalı hatırlamayı başarmış A-li Ruhlu bebeklere
ithaf ve hediye ediyorum.)))
Biliyorum ki bu Ruh çocukları hızla çoğalıyorlar
beklenen altın çağın mimarları -Mehdi askerleri
onlar.Bizler çok şanslı bir dönemde yaşıyoruz zannımca
A-Lİ Kapısının sonuna dek açıldığını düşünüyorum.Yeter
ki talep edelim.Ebu talib’in Hz. Ali’yi talep ettiği
gibi.İnşallah bu kitap basılacak .İçindekilerin tek bir
harfinin bana ait olmadığını biliyorum .Zaten Ali Amcam
da şiirlerim için “yazılar size ait değil” demişti.Ben
de o şiirsi yazıları Ruh’umun sesi olarak algılıyorum ve
onları bir an durmadan -vehmi düşüncelerime fırsat
vermeden birkaç dakikada yazıyorum.Hemen hiç bir harfine
dokunmuyorum.Olduğu giibi bırakıyorum, biliyorum ki
onlar canlı ve “Ali.”.
Ve masalımın hiç bitmeyeceğini de anladım “işaretlere
göre tabii” babamdan bu hafta binbirgece masallarını
hediye aldım.(Zaten Ali Amcam da bana “GÖRÜLECEK HER
ŞEYİN BİTTİĞİ O TEK AN’IN ” karşılığının ciltler dolusu
kitap olduğunu söylemişti.)Bu açıklamalı bölümde bana
kalsa hiç bitmeyeceğinden burada bitireceğim ki
sonrayada bir şeyler kalsın.Size ilerdeki olabilmesi
muhtemel başlıklardan bahsedebilirim zannımca, mesela
yıldız yolları, Babil’in asma bahçeleri, Sümer ve eski
Mısırların aşağı Nil’den yukarı Nil’e (alt bilinçten üst
bilince ) yaptıkları ölmeden ölme deneyimlerine.:
)Bunlar size tuhaf gelebilir, ama ben Irak işgal
edildiğinde değil de haberlerde Babil müzesinin
yağmalandığını dinlediğimde, Sümer tabletlerini
göremediğim için ağladığımı biliyorum.Ve aynı
hayalimdeki gibi Babil ‘in asma bahçelerinde “DİKKAT
TİMSAH VAR”dı.
**Ve alimlerin nuru sarı idi hem de ilmin tadı portakal
kabuğu suyu tadında idi.**
******************************
*10.Yazı olmayacak . Ççünkü bana göre 10 rakamı da yok.
Sadece baştan başlayacağız ve 0 olacağız.yani Arapça
nokta. Bu bölümde kendime ait tek kelime kullanmayacağım
için her şeyi burada açıklamak istedim. 4. yazımdan
sonra, bu bölümü bir gece youtube de gezinirken
rastladığım ( size de izlettireceğim inşallah) klibin
beni çok etkilemesi sonucunda ertesi gün de evine
gittiğim bir Ehli Beyt aşığı- yeni dostumun (gecesi
defalarca gözyaşları ile izlediğim -klibini seyrettiğim
o yazının) kitabını elime tutuşturmasından etkilenerek
hazırladım.Evine gittiğimizde bana bir kitap verdi” al
burayı yüksek sesle bize oku!!!” dedi.Ve içlerinden bir
cümleninde altını çizmişti.Okurken hayret ettim
anlayamadım.Daha sonra kalkacağımıza yakın yine aynı
kitabı getirdi “ bir kez daha oku!!” dedi.Yüksek sesle
tekrar okudum ve çizgili yere geldiğimde
anladım!!!!!.O’na baktım.Bu yeni güzel dostumun adı
Terzi Osman Çoban’ dır.
Bazen ben tanıdıklarımdan bir kâğıda şiir yazmalarını
isterim bu şiirsel sözlerde dün kendiliğinden kitab
dolabımın kapağını açtığımda uçarak bana doğru geldi.:)
Osman Amcamızın isteğim üzerine el yazısı ile yazdığı “
buraya kayıt olmak isteyen –uçan sözleride “şudur.
“Bir gönülde ehlibeyt muhabbeti olmasa
O gönülde çanlar çalınır kiliseler misali”.
Terzi Osman Çoban.
Bu arada bir de bana neler olup bittiğini öğreten
“hiçbir kimseye benzemeyen-kimselerin anlatmadıklarını
anlatan : )” Mahmut Eski amcamı da anmak istiyorum.Allah
O’ndan da O’nun deyimi ile”RAZI “inşallah.
Ayrıca hâlâ daha bu öğrenemediğim” bize neler oluyor”(
içimizdeyi) daha- daha anlaşılır yaparak,senelerdir bize
emek veren boyutlar ötesi Osman Ceyhan Hocamıza da:
Allah O’ndan “RAZI” diyoruz ve aminnn.
“Çocuk babanın sırrıdır” dan yola çıkarak babamın” her
hafta bana hediye ettiği kitaplarla yolumu tayin
ettiğimi “söylememe gerek yok herhalde.Allah her daim
ondan RAZI olsun aminnn.
*******************
*11. yazıda da ilk baştaki yazının bir defada yazılmış
ilk hali olacak ve yazım aşamasındaki O’nu tamamlayan
başka şiirler. Ve kitabın gerçek adı sonra hayat tekrar
başlayacak.Yeni bilinçli miraçlar için tekrar yola
çıkacağız inşallah.
Yazımı benim madde nikahımı da kıyan kişi olan Ali Ulvi
Kurucu’nun uzun yıllar evveli rica ettiğimde, minyatürlü
bir kağıda yazdığı küçük bir beytini kitabından
bulup-alıntılayarak bitirmek istiyorum.(Kitapta tam bu
haftayı kendime Ali Ulvi Kurucu haftası ilan ettiğimde
yine babam tarafından hediye edildi, hiçbir şey tesadüf
olamazdı, üstelik kapağı portakal rengi ve beyazdı.)
Kitabın ismi benim için özel işaret yerine geçmiştir “
GÜMÜŞ TÜL VE ALEVLER.”.O’nun Hay olduğunu biliyor ve
kendisini Ali Amcamla beraber selamlıyorum.
“Madde ve Mana aynı oldu (iki deniz cem oldu-iki nikah
bir oldu) ne Güzel oldular “.Hayatımıza ilk baharın
sevincini getirdiler ve okuyan herkese rehber oldular
.A-li ler kendilerini kendileri ile tamamlar.
*** “ İMANLA GEÇEN HER GECE GÜNDÜZ GİBİ AYDIN
BİR TAZE BAHAR ALEMİ HER ANI HAYATIN”
*Ali Ulvi Kurucu |