Haddi aşmamaktan dolayı,
manası açık olan ayetleri farklı ve Kur’an ruhuna uygun
olmayan anlamlarla yorumlamak, “Kalplerinde eğrilik
bulunanlar, sırf fitne aramak ve kendi arzularına göre
onun teviline yeltenmek için onun müteşabih olanına tabi
olurlar.” (3/7) ayetinden de anlaşılacağı üzere, bu
engin kitabın, kitabın ruhundan bağımsız olarak ele
alınan bölümlerinin, Kitab’ın genel ruhuna aykırı
idraklere bile açık olmasından kaynaklanır. Ancak
elbette, lokal olan ve global bütünlüğe uymayan bu tür
yorumlar, doğru değil ama sınırlı bilinç düzeylerinde
gerçekleştirilebilir yorumlardır. Zira insanoğlunun
düşünebileceği her türlü idrak ediş, Âlim olan
Allah’ın ilminden dayanağını alır. Allah’ı inkâra
gidebilen ateist bilgi ya da fikir yürütmeler bile
bundan hariç değildir. Fakat bunlarla birlikte,
ayetlerin zahiri ve açık mana hükümlerini tesbit
ettikten sonra, onlara zıt olmayacak şekilde birtakım
işaret ve tevillerden bahseden âlimlerin kalplerine
doğan fikirlerden istifade etmemek de nasibi tepmek
olur. Zira Kur’an’da, “Kuşkusuz bunda inan bir toplum
için ayetler vardır.” (16/79), “...bilen bir toplum
için...” (7/31), “...düşünen bir toplum için...” (13/3),
“...zikreden bir kavim için...” (16/13), “...bilen bir
kavim için...” (6/98), “...iyice bilen bir toplum
için...” (45/20), “...sakınan bir kavim için...” (10/6),
“...akıl sahipleri için deliller vardır.” (3/195)
gibi nice ayetlerde, muhataplarının nitelik ve özel
kabiliyetlerine göre türlü manaların çıkarılabileceğine
yönelik ayetler vardır. Bu durumda tefsirlerin bu tarz
zihni ve ahlaki irfan mertebelerine yönelik olarak
yapılmaması, Kur’an’ın herkesi aydınlatmaya yönelik (çok
yüksek idrak seviyeleri de dâhil) yapısına ve
manalarının sınırsızlığına bir sınır biçmek olur. Doğru
yorumlar, “Adalet ve orta yolu ayakta tutan ilim
sahipleri” (3/18) ile nitelendirilen, batini ve
zahiri anlamda ifrat ve tefritten sıyrılmış
yorumcu idraklerin yorumlarıdır. Bu yorumlar da bir tane
değil, kâinat kitabının sonsuz sınırsız ölümsüz ruhundan
dolayı, sayısızdır.
İslam âlimleri, bu
nedenlerle, Kur’an’da anlatılan bütün kıssalar için,
“Birer külli kanunun ucudurlar” der. Yani
ayetlerin zihne açılmış, Kur’an ve İslam ruhuna uygun
mümkün tüm anlamları düşünülerek, ayetlere değişik idrak
düzeylerinden değişik yorumlar yapabilir ve bu
yorumların biri doğru diğerleri yanlış olması gerekmez.
İşte biz de, incelediğimiz konuları, Kur’an’ın genel
ruhuna ters düşmeyecek, geçmiş İslam ve hatta genel
anlamıyla din âlimlerinin bazı yorumlarına da paralel
olabilecek, ama belki yeni şeylerin de söylendiği, şu
anki bilimsel verilerle ve gelmiş geçmiş bir kısım sufi
ekollerle örtüşen bazı yorumlarla açmaya çalışacağız. |