Son günlerde yoğun olarak Einstein, kuantum fiziği ve
genel teori, inançlar üzerine düşünmeye çalışıyorum ve
okuyorum.
Önceki gün büyük fizikçilerin hayatını konu eden
kitapları bulup okumayı kararlaştırdım.
Rana benim kalbimin temiz olduğunu, arzu ettiğim
dileklerimin sonunda olduğunu hep söyler. Dün olandan
sonra doğrusu ben de inanmaya başladım buna.
Dün Doğuş Otomotion’dan bir davetiye ve yanında çok şık
bir hediye geldi. Einstein’ın yaşamını ve bilimini konu
alan ‘Subtle is the Lord’ adlı kitabı yollamışlar (yazar
Abraham Pais).
Başlıktan anlaşılabileceği üzere bu kitapta, Einstein’ın
teorisi ile Yaradan’ı aramak arasında bağlantılar da
var.
Son bir-iki gündür yazmaya çalıştığım ve aradığım her
şeyi içeren bir kitap bu.
Doğuş Otomotion, kasım ayında ‘Einstein Sergisi’ni
açmamış olsaydı bu hediyeyi benim için özel
düşündüklerine bile inanabilirdim.
O kadar sevindim ki anlatamam. Zaten bir tek kitap
hediyesi beni bu derece heyecanlandırabilir ve
sevindirebilir.
Çok konsantre olarak okuyacağım bu kitabı. Gördüğüm
kadarıyla bazı bölümleri insanı hayli zorlayacak gibi
ama bu teorik fizik, başka ne olmasını bekleyebilirdim
değil mi?..
Düşünüyorum da; Einstein’ın üzerinde durduğu ve çözmeye
çalıştığı problemlere kafayı takıp fizikçilerin
tartıştığı meseleleri azıcık öğrenen bir kadın, türbana
ve onu nasıl bağlayacağına hayatının en önemli
kararıymış gibi yaklaşabilir miydi?...
Bana mümkün gözükmüyor ama eğitimli bir kafadan
olabileceği yolunda bir fikir duyarsam, bunu bu köşede
aynen değerlendiririm, söz veriyorum. Çünkü ben
öğrenmekten korkmam.
Ancak sakil tavırlı cahillerden bir tanesiyseniz
fikrinizi bana aktarmanıza gerek yok. Siz cehaletinizle
yaşamanıza devam edin, beni rahatsız etmeyin...
Bu arada Einstein 'kozmik dini duygular bilimsel çalışma
için en güçlü ve en yüce dürtülerdir' demiştir.
Bu insanların kozmosu ve Tanrı'yı anlamak için
kurdukları sistemleri, işin mantığını anlamaya
kalkışmadan din adına bazı işler yapmak hem doğru
değildir hem de sadece cehalet ve onunla atbaşı giden
barbarlığı yaratır o kadar.
Daha sonra açmayı düşündüğüm fikirlerle doldurduğum bu
kısa yazımı Thomas Carlyle’ın ‘Merak tapınmanın
temelidir’ lafıyla bitirmek istiyorum.
Hiç merak etmeye gerek duymadan, yaşadığımız dünyanın
kozmostaki yeri hakkında hiçbir fikir sahibi olmadan, bu
dünya nasıl yaratıldı, dünyanın üstü ile gökyüzündeki
sistemler nasıl birbirine bağlanıyor ve gayet tabii ki
insanın kozmostaki yeri üzerine hiç düşünmeden dindar
olduklarını sananlar, gayet tabii ki başörtüsünü nasıl
bağlamanın daha doğru olduğunu günlerce tartışıp bundan
mutluluk duyabilir.
Aynı tartışma bana Türkiye'nin durumunu göstererek
müthiş bir acı da veriyor.
Bu kadarını da beklemiyordum. Pes doğrusu....
Kaynak;
Akşam Gazetesi |