Beyin Bilinç
Dr. Turhan Doğan
 

Eski eserlerde kalp, bilinç ile ilişkilendirilmiştir. Ancak, son bilimsel veriler bilinç ile beyni ilişkilendirmektedir.

Vücudumuzda beynimizden bağımsız çalışabilen tek organ kalptir. Bilincimizi geçici olarak kaybetsek de beyin gerekli girdileri kan ile alırsa, tekrar bilinçli düzeye gelebilir. Bu yüzden kalp, beyinden bağımsız çalışmaktadır. Bu sistem vücudun hayatiyetini daha uzun sürdürmesi için önemli bir avantaj sağlamaktadır.  Nitekim on yıl bilinçsiz kalan hastaların tekrar yaşama dönmeleri bile nadir de olsa mevcuttur.

Son yılardaki çalışmalar göstermektedir ki bedende aslolan beyindir. Diğer organlar adeta beyne hizmet eder niteliktedir. Beyin ise algı, idrak, düşünce gibi birçok fonksiyonun merkezi konumundadır.

Ya bilincimiz?

Bilim dünyasında bütün zamanların en hararetli meselelerinden biri bilincin oluşumu olmuştur. Geçmiş zamanlarda kalbe atfedilen bilincin, beyin ile ilişkili olduğu artık kesindir. Beyin tüm fonsiyonlarını yitirmese de geçici bilincin kapanması, bayılma gibi durumlar ve hepsinden öemlisi kendimizi anlamamız ve tarif etmemiz bilinçle ilişkilidir.

Yakın zamanda bilinci teşkil eden bütün beyin mekanizmalarının çözümlenmesi muhtemel gözükmektedir. Fakat bilincin üretilmesini açıkça gösteren veya ölçebilen bir yol olmayacaktır. Bu nokta gizemini koruyacaktır.

Son yapılan çalışma (Qui­an Qui­roga, the Uni­ver­s­ity of Leices­ter) ise beyin hücrelerinin bilince bağlı olduğunu göstermiştir. Bu çalışmada özellikle beynin orta lobunun (me­di­al tem­po­ral lobe) bilinç ile direkt bağlantılı olduğu deneysel olarak gösterildi.  Aynı bölge hafıza ile de ilişkilidir. Bu çalışmanın bulguları felçli veya sakatlar için nöral protezlerin geliştirilmesine yardımcı olacaktır. Bir kolumuzu kaybetsek de bir şeye uzandığımızda beynimizde kola sinyal gönderme yetisi kaybolmaz. Bunu değerlendiren bilim adamları biyonik kol, bacak konusunda ciddi adımlar attılar. Mekanik ortopedinin yerini nöral ortopedinin almasına çok az vakit kaldı. Her insan için farklı olan bu sinyaller, bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeler ile çözümlenmiş ve bunları algılayacak biyonik robot kol ve bacaklar geliştirilmiştir. Öyle ki aslında beyin 10 kolu idare edecek komutları bile üretebilme yetisine sahiptir. Yakın zamanda 10 kollu insanlar görürsek de şaşırmamak gerekir. 10 kolu olduğunu bilen bilincin beyin vasıtasıyla gerekli sinyalleri göndermesi ve adeta beyni forme etmesi de muhtemel gözükmektedir.

Bunlar beynin varolan özelliklerini keşiften ibaret. Oysa beyin evrimine devam ediyor. Bu beynin evrim sürecinde beyin-bilinç-akıl üçlüsünün gelişimi de büyük ivme kazanmıştır. Beynin ürettiği düşünceler de… Örneğin, son yüzyılın teorik fizik çalışmaları beynin evriminin ve değerlendirmesindeki gelişmlerin sonucudur.  Daha laboratuarda denenemeyen fizik kuramları beynin üretiminin sonucudur. Teknolojide uygulama seviyesini yakaladığında beyinde üretilen fizik teorileri deneylerle de ispatlanmaktadır. Yani, teorik fizikle beyin evreni okumaktadır. Kuantum fiziğinin temelleri ile başlayan sürecin string teorisi ile devam etmesi buna bir örnektir. Her ne kadar bu değerlendirmeler insan bilincine göre olan değerlendirmeler olsa bile, beyin nasıl oluyor da bunları çözümleyebiliyor. Dahası nasıl oluyor da ruhunu üretebiliyor? Önümüzdeki yüzyıllarda bilimin sıcak konuları arasında beyin-bilinç yerini koruyacak gibi gözüküyor.

http://www.world-science.net/othernews/080219_conscious

 

 
 
Dr. Turhan Doğan
Gebze - 26.02.2008
turhan-sufizmveinsan@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com