Dinamik renkler üretkenliği temsil ederken,
huzuru simgeleyen mavi ve yeşil ise beynin en çok sevdiği renklerdir. İşte
beyin hakkında en çok merak edilenler
Beyin cerrahı Doç. Dr. Cahide Topsakal, beyin
hakkında en çok merak edilenleri yanıtladı:
* Beynin sevdiği renkler var mı?
Beyin huzur açısından en çok mavi ve yeşilin
tonlarını sever. Kırmızı, agresifliği artırır. Bu nedenle yatak odalarına
kırmızı koymayın. Çalışma odalarına kırmızı koyun ki, beyniniz sürekli
dinamik olsun. İyi bir uyku çekmek için yatak odalarında pastel yeşilleri ve
eflatunları tercih edin. Sarı ve portakal renk de, dinamik ve üretkenliği
artıran renklerdir. Hayatlarında yeşil rengi çok tercih edenlerin, huzurlu
kişiler olduğu bilinir.
* Beyin sağlığı için yararlı vitaminler neler?
B12, belki de beynin sevdiği tek vitamindir.
Bu vitamin, hafızayı güçlendirir. Eksikliği halinde, bir demans hastalığı
yaşanır. B12 eksikliği beyin hasarı oluşturduğu zaman, bunun geriye dönüşü
yoktur. B12, sinir sistemi için en önemli vitamindir. Eksikliği, kansızlık
da yapabilir ve bu nedenle beyin hasarı oluşabilir. B12 vitamini, kırmızı
ette bulunmaktadır. Çok fazla kırmızı et yemeyenlerin, mutlaka B12 desteği
almaları gerekir.
SAĞ SANAT, SOL DİL!
* Beynin sağ yarım küresi ile sol yarım küresi
arasındaki bağlantı nasıl kurulur?
Bu iki yarım küre, önemli bağlantı yolları ile
aralarında sürekli haberleşirler. Ancak bazen, beynin tam orta hattına bir
kitle oturur ve bu kitle bağlantı yollarını sekteye uğratır.
* Beynimizin hangi tarafının baskın olduğunu
nasıl anlayabiliriz?
Genellikle beynin sağ yarım küresi sosyal
başarı, organizasyon, felsefe ve sanat ile alakalıdır. Sol yarım küre ise
matematik ve dil öğrenme ile alakalıdır. Bu konuda bilimsel bir test
olmamakla birlikte, şu yöntemi uygulayabilirsiniz: Karşımızdaki kişinin
yakalaması için havaya bir cisim atın. Refleks olarak cisme hangi koluyla
hamle yaparsa, o kolun karşı tarafı baskın tarafıdır. Bazıları bazen sağı,
bazen solu tercih eder. Bunlara, farklı beyin ameliyatları yapılır.
Kadınların beyni erkeklerden hafif
* Kadın ve erkek beyni arasında fark var
mıdır?
Kadın ve erkek beyni arasında; hem anatomik,
hem de fonksiyonel olarak hafif farklılıklar vardır. Gramaj olarak kadın
beyninin ağırlığı çok hafif düşüktür. Beyin merkezlerindeki kıvrımların bile
farklı olduğunu görebiliriz. Kadında ana dili konuşma, yeni bir lisan
öğrenme ve iyi bir aksanla bu dili konuşma yeteneği erkeğe göre daha
üstündür. Erkek üç bin kelime ile dil konuşurken, kadının kelime kapasitesi
10 bin kelimeyi geçmektedir. Kadın, sosyal alanlarda daha başarılıdır.
Organizasyon, zor durumların altından kalkma ve soğukkanlılık konularında
kadınlar daha güçlüdür. Buna karşın, matematik yeteneği erkekte biraz daha
gelişmiştir. Kadın, yön bulma ve iki arabanın arasına geri geri girme
konularında erkeğe göre daha az gelişmiştir. Ancak tekrar yoluyla bu açığını
kapatabilir. Bu farklılıklarda genetik faktörler ve salgılanan farklı
cinsiyet hormonlarının yanı sıra, sosyal yaşamda yüklenilen farklı görevler
de rol oynamaktadır.
* Beynin kaç gram olduğuyla zeka ölçülebilir
mi?
Zeka beynin gramıyla değil, işlevi ile
alakalıdır. İşlev, sonradan geliştirilebilir. Bu; beynin eğitimiyle
alakalıdır. Samsun'da kargaların, kırılsınlar diye kırmızı ışıkta bekleyen
arabaların ön tekerleklerinin altına cevizleri bıraktıklarına, yeşil ışık
yandığında da kırılmış cevizleri topladıklarına tanık oldum. 'Kuş beyinli'
lafının tarihe karışması lazım! Bir yazıda da hortumlarıyla boya fırçasını
kavrayıp, tablo yapan fillerin varlığını okumuştum. Her şey eğitim, beyin
jimnastiği, odaklanma ve başarmayı istemekle alakalı. Beyne ne kadar yeni
görev yüklerseniz, o kadar üstesinden gelecektir. Eğer yeterince isterseniz,
kanserli hücreleri bile beyin gücünüzle yok edebilirsiniz.
Ön bölüm kişiliği belirler arkası görmeyi
düzenler
* Beynin her bölgesi ayrı bir iş mi yapar?
Beynin ön bölümü kişilikle alakalıdır. Orta
bölgede kolları ve bacakları oynatan merkez, hemen yanında ise duyulandıran
merkezler vardır. Beynin yan bölümlerinde ise konuşma, duyduğunu anlama,
hesap yapma, okuma, sesi ve müzik yorumlama merkezleri bulunmaktadır. En
arka bölüm ise, görme fonksiyonları ile ilgilidir. Bu bölüm; ışık, renk,
cisim ve hareketi yorumlar. Hipofiz bezi en ortada ve altta yer alır ve
çeşitli hormonlar salgılar. En hayati merkez olan beyin sapı, solunumu ve
dolaşımı ayarlar. Beyincik ise belirgin olarak denge ile alakalıdır. Ayrıca,
görme yollarıyla da bağlantı kurar. Bu bölgelerin birindeki arıza, kademeli
olarak diğer bölgelerin düzgün çalışmasını da engeller.
Beynin yarısıyla yaşamak hayret edilecek şey
değil!
* Beyinlerinin sadece yarısıyla hayatlarını
sürdüren insanlar var. Bunu nasıl başarıyorlar?
Beynin bir tarafını doğuştan kaplamış olan bir
hastalık, zamanla kendi fonksiyonlarını karşı tarafa da yükler. Hastalıklı
taraf, beynin sağlam yarısının da iyi çalışmasını engelleyeceği ve devreleri
karıştıracağı için mutlaka ameliyatla çıkartılmalıdır. Gazetelerde yer alan,
'Beyninin yarısı ile spor yapıyor ve eğitim görüyor' şeklindeki haberleri,
çoğu insan hayretler içinde kalarak okuyor. Oysa, bunların hayret edilecek
bir tarafı yoktur. Hastalıklı yarım küre çıkartılırken, orta hatta yakın
planda yerleşmiş önemli bağlantı yolları korunmaktadır. Bu, çok incelikli
ameliyat teknikleri ile başarılmaktadır. İhtiyaç halinde beyne yeni ve
karmaşık görevler yüklenebilir. Bu görevleri yerine getirecek temel
merkezler arasındaki haberleşme bağlantılarını kusursuz, hızlı ve koordineli
bir şekilde devreye sokacak denetleyici ve düzenleyici merkezler de
oluşturulabilir.
Ezberlenen bilgi ve şifreler beynin verimini
artırır!
* Beynimizin yüzde kaçını kullanıyoruz?
Beynin eğitilmesi; yeni fonksiyonların, yeni
devrelerin ve kısa yolların gelişmesine yol açar. Müzik eğitimi, sportif
aktivitelerle kazanılacak komplike kas koordinasyonları, bulmaca çözmek,
kitap okumak, hafızayı artıran ezberler yapmak, şifreleri akılda tutmak ve
yabancı dil öğrenmek gibi egzersizler beynin verimini artırır. Bunlar;
kişiye yaratıcılık da kazandırır. Sanıldığı gibi; beynin yüzde 20'sini
kullanmıyoruz. Aslında belki de yüzde 100'ünü kullanıyoruz. Ancak hangi
merkezlerin hangi merkezlerle ve hangi sırayla birbirleriyle haberleştiğini
çözmeye çalışıyoruz. İnanılmaz bir sistem var.
Bugünün en gelişmiş bilgisayarları bile,
beyindeki entegrelerin yerini alacak durumda değil. Bunların özelliklerini
hala çözmeye çalışıyoruz. Tüm bunlar, fonksiyonel MR başta olmak üzere bazı
özel görüntüleme sistemleri ile de doğrulanmaktadır. |