“
Mescit”, secde
edilen yer, “Cami” ise cem olunan, bir araya gelinen
mekân anlamına gelmektedir.Her iki mekân da genel olarak
ibadet edilen yer anlamında “Mâbet” kelimesiyle ifade
edilir.İnanan bireyler için bütün yeryüzü bir Mescit
hükmünde değerlendirilir.Secde ve ibadetin belirli bir
mekânla sınırlandırılamayacağı gerçeği böylelikle açığa
çıkar. Allah Rasulü’nün “Namazlarınızın bir bölümünü
evlerinizde eda ederek mescide çevirin” tavsiyesi
oldukça manidardır.
Mâbetlerimizin
her zaman insanları çeken bir cazibesi olmuştur.
Özellikle, büyük camilerde yaşanan cem sırrı en
başta gelen manevi zevklerden biridir.Câmii
isminin mânâ yansımaları müşahede edilmektedir. Cuma ve
Bayram namazlarında ise Tevhid sırrı doruk noktaya
çıkmakta, müminlerin kalpleri (şuurları)
birleştirilmekte, adeta insanlar tek yürek haline
gelmektedir.Birlik ve beraberliğimizin yükselmesinde
mescit ve camilerimiz önemli bir misyonu yerine
getirmektedir.Mâbetlerimiz bu misyonu yerine getirirken,
camilerin süsü olan cami cemaatine de önemli bir temsil
görevi düşmektedir şöyle ki:
Daha ziyade,
küçük mescitlerde yaşanan bazı olumsuzluklara şahit
olmaktayız.Kendi muhitimden örnek verecek olursak, bu
tarz mescitlere devam eden insanlar genelde belli bir
yaşın üzerinde olan kişiler.Belki de yaşlılığın verdiği
bir haleti ruhiye neticesi, kendi aralarında tartışan ve
çekişen bir konuma gelebilmektedirler.Bazen de Mescit
imamlarıyla araları açılabilmekte, cemaat ve imam
birbirlerini eleştirir duruma gelebilmektedir. Arkadan
çekiştirme alışkanlığı da bu olumsuzluklara eklenince
gerginlik daha da artabilmektedir.Bu noktada, büyük
Camilerin Mescitlere nazaran daha rahat olduğunu
belirtebiliriz.En azından Camiler, değişik yaş
gruplarından insanların katılımına açık olan bir
yapıdadır. Bu özelliğiyle Camilerde karışıklık ve
karmaşa yaşanması, provoke bir girişim olmadığı sürece
mümkün değildir.Mescitler ise daha çok ileri yaş grubuna
hitap ettiği için yaş faktörü Mescitlerde karışıklığa
sebep olabilir.
Kanaatimce,
Mescit ve Camilerimiz yeni bir imaja
kavuşturulmalıdır.Esnetik yönünün ihmal edilmesi,
eleştirilere mahal vermesi nedeniyle yadırganacak bir
husustur.Esnetik yönün çok eleştirilmesi belki de bazı
insanların bahsettiğimiz olumsuz tavırlarından
kaynaklanmaktadır.Suçu sadece cemaatte aramak da
yanlıştır kanımca.Cemaate yön veren bazı imamların
bilgisizliği ve sert tavırları da insanları camilerden
soğutmada önemli itici güçlerden biridir.Şayet camilerin
süsü cemaatse-ki öyledir- Esnetik sorununun çini seramik
motifleri, kufi yazılar ve çeşitli süslemeler olmadığı
aşikârdır.Sorun, sorunlu insanların camilerin lahuti
havasını ister istemez bozmaları sorunudur.
Dolayısıyla,
Cami ve Mescitlerimiz kavganın ve çekişmenin değil,
huzur ve kardeşliğin mekânları olmalıdır. Kitaplıklar ve
Bilgisayar sistemleriyle bezenmeli ve
zenginleştirilmelidir.Özellikle genç insanların sık
buluşma mekânları haline gelmelidir.Gençlerimizi Mâbetle
bütünleştirmenin yolu ve yöntemi, bu tarz reformları
gerçekleştirebilmektir.Bu güzide mekânlar, insanların
robotlaştırıldığı değil, bilinçlendiği ve bilgilendiği
mekânlar haline dönüştürülmelidir.Cami ve
Mescitleri imar ederek mâmur hale getirecek olanlar,
Allah’a ve Ahirete B sırrıyla iman edenlerdir. |