Tokyo
Üniversitesi’nde iken Japonya’nın artık alışa gelmiş 7
büyüklüğünde depremlerinden biri olmuştu. Herkes normal
çalışmasına devam ederken haberler tsunami tehlikesinin
olmadığını söylüyordu. Depremin lokasyonu ve bizim
bölgedeki jeokimyasal gözlem istasyonlarımızdaki
değişimlere bakmak için çalışma arkadaşlarım
Dr.Tsunomori ile verileri inceliyorduk. Dr.Tsunomori
bana, bak sana bir şey göstereceğim, dedi.
Japon
Meteoroloji Ajansının kaydettiği uydu görüntüleri
depremin hemen öncesinden başlayarak deprem bölgesinde
bir bulutun oluştuğu ve depremin ardından bir süre sonra
bu bulutun dağıldığını gösteriyordu. Bir hayli enteresan
olan bu görüntü inanılmaz gibiydi. Dr.Tsunomori’ye bunun
sebebini sorduğumda, çokta şaşılacak bir fenomen
olmadığını ifade etmişti. Deprem bölgesi olan Japonya,
Çin’de eski kaynaklarda bu tarz deprem bulutlarından hep
bahsetmiştir. Daha yüzyıl öncesine kadar bilinmeyen olan
bu deprem bulutları son yıllarda bilim adamlarının
ilgisini çekmiştir. Son yıllarda meydana gelen birçok
depremin uydu görüntüleri incelendiğinde ‘deprem
bulutları’ gözlemlenmektedir. Şekil ve hareket
tarzları farklı olsa da depremler ile ilişkilendirilen
bu bulutları bilim nasıl açıklıyor?
Litosfer-Atmosfer-İyonosfer (LAI coupling) çiftleşme
modeli ile bu doğa olayı açıklanmıştır. Bu fenomen 1995
yılında meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki Kobe Depreminde
de gözlemlenmiştir.
Bu
depremde atmosferdeki pozitif iyonlarda artış
gözlemlenmiştir. Japon bilim insanlarından Dr.Ondo(*1)
bu durumu şöyle açıklamaktadır:
İyonların hareketi ile alt iyonosferde bir geçici bir
elektrostatik alan meydana gelir. Bu geçici
elektrostatik alan elektronların hareketine ve nötrlerin
iyonize olmasına sebep olur. İşte bu olayla
elektrostatik enerji artar. Bunun gibi birçok depremde
kaydedilen uydu fotoğraflarındaki deprem bulutları
iyonosferde meydana gelen, depreme paralel değişimler
sonucudur. Ayrıca yeraltı sularının büyük depremler
öncesi meydana gelen öncü depremler sonucu basınç artar
ve kayaçlar arasındaki yeraltı suyu buharlaşarak
atmosfere karışır. Havada ki nem oranında da geçici bir
artış gözlemlenebilir.
Bu
arada akla şu soru gelebilir neden bu metod deprem
tahminlerinde kullanılmıyor? Bu konuda bilimsel
çalışmalar söz konusudur. Fakat deprem tahmini
yapabilecek düzeyde bir sistematik sonuç henüz yoktur.
Bundaki en önemli sebebin, bu bulut oluşumlarının
hareketlerinin başka sebeplerden de oluşabileceği
diyebiliriz. Örneğin güneşten gelen etkileşimler de
benzer bir şekilde bulut oluşumuna etki etmektedir.
Deprem bulutları üzerine bilimsel çalışmalar devam
etmektedir.
Deprem ile meydana gelen jeokimyasal, jeofiziksel
değişimler çok farklı biçimde gözlemlenebilmektedir.
Deprem ile havadaki iyon dengesi değişerek, iyonlar
hareket ediyor ve ortamda bulunan nemi yoğunlaştırarak
bulutları oluşturabiliyor yeterki iyonları aktive
edecek, nötrleri iyonize edecek etkenler ortamda
bulunsun. Doğada hiçbir şey vardan yok olmuyor yoktan
var olmuyor.
(*1) Advances in Space
Research
Volume 34, Issue 8, 2004, Pages 1830-1835 |