Akabinde de sizde hay olan Arabacı
İsmail Efendi adındaki dostunuzu anlatırdınız..Hem
tayyeresi -hemde tahtı vardı derdiniz..Vefat edeceği
zaman siz dostlarını evine davet etmiş..Ailesini dışarı
çıkartmış.Ve sizleri sabaha dek dünya ülkelerinde tek
tek seyahat etirmiş ..Emanetini sizin kollarınızda
teslim etme görevinin de size verildiğini sabahında
söylemiş.
..........................
Cenaze namazını kıldırmışsınız ,tabut kollar üzerinde
götürülürken Arabacı İsmail Efendi birden tabutun
kapağını kaldırarak ayağa dikilmiş hani:
”Aliciğim ben ölmedim ki ,beni nereye götürüyorlar”
demiş..Sizde büyük bir keyifle şöyle
anlatırdınız..”Çabuk yat aşağı, ahengi bozma “dedim...:)
Ve daha sonra Arabacı İsmail Efendi Hazretleri:
Sizi, ışık halinde gelip ziyaret etmiş ve “Ben ölmüşüm
Aliciğim,hatırlamıyorum.Lütfen bana nasıl öldüğümü
anlatırmısınız ?.Demiş..
Bir zaman sonra, onun komutan olan
evladı sizi ziyarete gelmiş..”Ali Efendiciğim, benim
babam büyük bir zatmış ama ben onu bilemedim, lütfen
anlatırmsınız babam nasıl biriydi..?”diye size sormuş..
”Evladım siz komutan olarak
babanızın yanına geldiğiniz için onu anlayamadınız oysa
onun huzuruna er olarak çıkmanız lazımdı ki babanızın
kim olduğunu bilebilesiniz..” demişsiniz..
Bu anlattıklarınız hepimiz için
anlatılmış şeylerdi aslında, kişiye özel değildiler..
***************
Birde kandil ve mübarek gecelerde mezarlıklara
gidermişsiniz dostlarınızla ve seslenirmişsiniz:
” Var mı dost arayan? ..”.
Ve sabaha kadar o mezarlıklarda ne büyük neş’eler
olduğunu anlatırdınız daima...
Sabahında bayrami olarak kabirlerden ayrılışınızıda...
***************
Size bir kez sormuştum :
”Neden erkek ve kadınlar bu kadar zıtları ile
evleniyorlar ..Çok acı çekiliyor...”
Tebessüm ederek şöyle demiştiniz ;muhteşem bir cevaptı
ve çok ağır anlamlıydı..
”Evladım biri diğerini insan yapsın diye öyle
veriyorlar..
Aynı frekansta evlilikler çok nadirdir..Böyle
evlilikleri melekler kıskanır ,melekler ziyaret edip
tavaf ederler- gıpta ile seyrederler “demiştiniz...
İnsan o zaman düşünüyor imtihan
eden mi yoksa imtihan olan mı hakikatte insan
diye:??!!!!.......
******************************
Bir sabah size geldiğimde ; beni bir gün evveli, ilim
sahibi birinden işittiğim ve size hiç anlatmadığım
sözleri (aynı işittiğim kelimeleri kullanarak)nasıl
değerlendirmem konusunda bilgilendirmiştiniz..Şöyle
demiştiniz:
Dost ayıp aramayan ve ayıbı görmeyendir..
Dekoltesi şöyle, şurası açık demeyendir..
Dostu elinde rakı kadehi ile gördüğünde ayran içiyor
diyebilendir dost..
Eğer seni rahatsız edecek açıklıkta ise ve örtmüyorsa bu
göz kapakları ne içindir, göz kapaklarını indiriver sen
onu ört evladım..
**************************************
Bu yolda ilerlemek için ne yapmam gerektiğini sorduğumda
aynen şöyle demiştiniz..
Hiç birşey yapma sadık ol ve
bekle..Sabret, o kadar..Herşey kendiliğinden olacak.
************************************
Ali Amca hiçbir zaman ben biliyorum demezdi..
Hep “bilmiyorum” derdi..Ama ardından öyle şeyler
söylerdi ki onu kimseler bilemezdi..:)
O’nu övdüğünüz de bedeni sarsılır ve deprem olmuş gibi
titrer estafirullah der daha da susardı..Mesela ben ona
yazılarımı okuduğumda ve bazı rüyalarımı anlattığımda
şiddetli depremle sarsılarak ve titreyerek
dinlerdi..Daima gözleri kapalı bir halde...Bazen
gözyaşları akardı..Ben devam etmek istemezdim o
inciniyor sanırdım ama o “devam et” derdi..
Aslında benim söylediklerimden ve yazdıklarımın asıl
manasından haberim bile olmadığını açıklıyordu bu
olay..Zira biz öylesine, herşeyi cahillikle dümdüz
konuşuyorduk ki, edeb nedir bilmiyorduk.
O ise edebinden ve bizim öylesine söylediğimiz
anlamların özüne vakıf olduğundan bundan haşyet
duyuyordu...
Benim kadar edebsiz bir cahili daima sevdi ve
hayallerimi gerçekleştirmek için emek sarfetti, halende
öyle..Allah kendisinden ebeden razı inşallah ....
*******************************
Birkez hep merak edilen miracın bedenlemi yoksa rüyadamı
olduğunu sormuştum..
”Herkes mertebe ve kabiliyetine göre miraç yapar
“demişti..”Kimi bedeni ile miraç yaparken kimi hayalinde
kimi rüyasında ...”
Ve eklemişti
”Bir mürşidin yüz tane müridi olsa;yüzü de aynı rüyayı
görse, her birinin mertebesi farklı olduğundan, her
birine farklı yorum yapılır..Çünkü Allah bir yarattığını
bir daha yaratmaz... “
**********************
Siz ve bazı dostlarınız genelevdeki hanımlar için
görevlendirilmişsiniz , öyle derdiniz..Bu hanımları
mübarek gün ve gecelerde hediyeler ile ziyarete giderek
ellerini öpermişsiniz ve onlardan tüm erkeklerin zalim
nefsi için özür dilermişsiniz..Onlar gözyaşları
dökerlermiş..Sizde eve dödüğünüzde günlerce
perişan-gözyaşlarıyla ve baygın yatarmışsınız(şimdi
neden bu derece baygın kaldığınızı sanki biraz
anlıyorum..Olumsuz tesirleri almak muhakkak ki sizi çok
yoruyordu)
Ve derdiniz ki ,eğer o hanımlar olmasa evlerimizdeki
anne ,hanım ve kız evlatların namusunu koruyamazdık..Bu
düşmüş hanımlar dünyadaki en zavallı kişilerdir ...
Derdiniz ki;” dünyada ki en mahsun
ve mazlum insanlar bu geneleve düşürülmüş
kadınlardır..(çok ilginçtir ki bende çocukluğumdan beri
bu hanımlar için aynı şeyi düşünüyorum,bu hanımlara ve
diğerlerine yapılan zulmü erkek onuruna değil insan
onuruna yediremiyorum..)Bu hanımlarda ana yok, baba yok
,koca yok , kardeş -evlat yok kimsesizler”..
Bu hanımlar vefat ettiğinde jandarma size haber
verirmiş..Ve onların defin işlemlerini ifa eder, cenaze
namazlarını kıldırır, kabirlerine siz
yerleştirimişsiniz..
Derdiniz ki :”Dışarıdan bakan bu hanımlara ne gözle
bakar ama bak Allah ne yapıyor,cenazesini kimler ,nasıl
kaldırıyor..Bu Allah’ın işi kimsenin aklı sırrı eremez”
derdiniz..
*********************
Ve eklerdiniz..
“Kişi yedi yada sekiz fakülte bitirmekle,diplomaları
asmakla adam olmaz ,insan olmaz..Onlar kalpleri ile iman
etmemişlerdir..İsterse on fakülte bitirsin insan
olmadıktan sonra;.bunca zalimliği kim yapıyor ..
Bugün zulmü; hep diplomalı okumuş yazmış kişiler
yapıyor,cahillermi yapıyor ?”derdiniz..Gerçek
insanlığın, “kalple imanla” olacağını söylerdiniz..
***********************************
Ve siz ,sık sık sizle yaşayan “aynı yatakta yattık
“dediğiniz ama benim “aynı bedende bir olduğunuzu
(tevhidi)anladığım dostlarınızı” anardınız..
Mürşidiniz Ahıskalı Ali Haydar Efendi,Arabacı İsmail
Efendi,Süheyl Ünver,Tahirül Mevlevi Olgun,Ali Ulvi
Kurucu ve hatırlamadığım ve sizin saymadığınız pek çok
kişi..
Ama şu an en son “RAHMANın
NEF-e-S’inden sonra anladım ki ;sadece bu birkaç kişi
değil ,gerçek bir Mürşid+İnsan-ı Kamil’in bedeninde
nefeslenenlerdir A’Lİ DOST RUH’lar.
Tüm kainat O’nun bedeninde
yaşıyor..Bunları yazdım çünkü bende de Arabacı İsmail
Efendinin evladınınki gibi o göz-basiret henüz yok..
Ve sizin ölmediğinizi yaşatacağınız kadar bilebirim,
kendiliğimden asla göremem:)
Aynı mana gerçekleşiyor bunu
biliyorum..O yüzden önden yazıyorum ki daha neş’eli
olsun..Beni tanıştırdığınız dostlarımız .“Siz gibilerin
asla ölmeyeceğini söylediler..Ölüm sandığımız şey
onların şeb-i aruzlarıdır “dediler..Bende sizin Mirac
gecenizi kutluyorum siz ve sizin bedeninizdeki Nefes-i
Rahman’ın içindeki tüm A’li Ruhların önünde secde
ediyorum...
Kendimizi,sizlerinde artık içinde hay olduğu yeni
zamanın emanetçisi A’li Ruh’a emanet ediyorum.......
Hepimizin miracı bol ve mübarek olsun....:)