Eskisi olmayanın yenisi olmaz
Nazım Akpınar
 

Bu söz, manidar atasözlerimizden birisidir. Bu atasözü aynı zamanda, yeni ve eski kavramlarının birbiriyle ilişkisine ve izafiyetine işaret etmektedir.Zira, kimi insanın eski olarak değerlendirdiği, bir başka insan tarafından yeni olarak algılanabilmektedir.Bunun tersi de olabilir.Bize yeni gelen bir şey, bir başkası için eski olarak değerlendirilebilir.

Kimi insan için yeni olan değerli addedilirken,  kimisi içinse eski olan değerli olabilmektedir. Bunun en bariz örneğini antik değerler teşkil eder.Mesela Antik Medeniyetlere günümüzün yeni uygarlıkları tarafından  ilgi gösterilmesi oldukça dikkât çekicidir.Zaten yeni medeniyetler bir şekilde eski medeniyetlerin mirası üzerine şekillenmektedir.

Başka bir örnek de antika eşyalardan verebiliriz.Antika eşyalar, eski olmakla birlikte yeri geldiğinde yeni eşyalarla kıyaslanamayacak düzeyde değerli olabilmektedir.Madde planından verdiğimiz bu iki örnekten sonra bir de meselenin manevi boyutuyla alakalı birkaç değerlendirme yapacak olursak şu tespitleri yapabiliriz:

Örneğin, Tecdit Misyonunu ele alalım. Tecdit dediğimiz dini anlayıştaki yenilenmeye baktığımızda ise yeni bilgilerin Tasavvufi miras üzerinde şekillendiğini görürüz.Sahabeden günümüze Hak Erenlerinin bıraktıkları fikri mirastan söz ediyorum.Bu miras olmasa idi yeni bir düşünce sisteminin günümüz ve geleceğe bakan yönüyle geliştirilmesi çok müşkül olurdu desem her halde yanılmış olmam.Dolayısıyla Müceddid dediğimiz Yenileyici zevat, fikri plandaki yeniliği oluştururken kanaatimce, sadece yaşadıkları dönemdeki gelişmelerle yetinmemektedirler. Bilakis, şekillendirdikleri ve böylece belirli bir forma soktukları düşünce sistemleri,  eski dönemin değerli düşünürlerinin ilmi verileri ışığında son şeklini almaktadır. Başka bir deyişle, yeni düşünceyi sağlam yapılmış muhkem bir binaya benzetirsek bu binanın temelini de eski dediğimiz bilgiler oluşturmaktadır. Bu noktada özellikle Tasavvuf mirasını günümüze taşıyan seçkin zevatın fikirlerine saygı gösterilmesi ve hafife alınmaması elzemdir. Onların fikirlerinden her zaman ve zeminde istifade edilmesi gerektiği kanısındayım.Zira, eski dediğimiz birçok ilmi tespit, günümüzde hâlâ güncelliğini koruyabilecek ve geleceğe ışık tutabilecek güçtedir ve önemli veriler ihtiva etmektedir.Yeter ki bizler eskiyi ademe mahkum etmeyerek bu gerçeği kabullenebilelim. Eski ya da yeni diye bir şeyin gerçekte olmadığını, sadece her an yeni bir şanda olanın varlığını müşahede edebilelim. Aksi taktirde, bizden sonra gelecek nesiller de bu günün fikri mirasını eskimiş olarak kabul edip geleceğe hitap etmiyor düşüncesiyle değerlendirmeye almayabilirler. Sizin anlayacağınız, yaşam sistemini değerlendirme noktasında kendi düşünce sistemimizi oluşturabilmek için eski ve yeni bilgileri birlikte değerlendirip bir senteze gitmeye ve böylece sonuca varmaya bir bakıma mecburuz.Başta da belirttiğimiz üzere, eskiyi değerlendirmeyenin yeniyi değerlendirme şansı yoktur.

 

 
 
Samsun - 03.04.2007
ahad103@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com