Allah’ın
99 ismi olarak bildiğimiz Esmaul Hüsna,
anlam itibariyle birbirleriyle ilişkili
ve irtibatlıdır. Her bir isim, diğer
bütün isimleri anlam olarak içermekte ve yansıtmaktadır.
Bu yazımızda Esmanın her birisinin birbirleriyle anlam
ilişkilerini göstermek istiyoruz. Zira İlahi
isimlerin her biri diğer isimleri Cami
ismi gereği kendinde cem etmektedir.
Adeta her bir isim iç içe daireler gibi birbirini
destekler. Her bir isim diğer tüm isimlere hem delildir
hem de her birisinin neticesidir.
Evet,
Hu olan
Allah, zatı itibariyle
mutlak bilinmezdir. Bin bir ismini ihtiva eden
Rahman ismiyle, zatından
sonsuz ve sayısız Esma ve sıfatlar meydana getirmiştir.
Bu
zatından meydana getirdiği sayısız Esma ve sıfatlarını,
Rahim ismiyle, varlıklar
içinde kendine seçtiği Müferridun ve Mukarreb seçkinlere
tanıtır.
Melik
ismiyle mülkün yegâne sahibidir ve mülkünde dilediği
gibi tasarruf etmektedir. Bütün mülk, Allah’ın
isimlerinin açığa çıkışından ibarettir. Aynı zamanda
Melik olan Allah, bütün meleki kuvvelerin kaynağıdır.
Kuddus
ismi gereği olarak sınırlılıktan mukaddestir. Hiçbir
beşeri kavramla sınırlandırılamaz. Kudsiyet sahibidir.
Kudsi Ruh, onun varlığıyla kaimdir.
Selam
ismiyle varlığın özündeki Kudsi Ruh’a yakin halini
yaratır.
Yakin
halini açığa çıkardığı birimlerde
Mümin ismiyle gaybın
sonsuz sırlarına açık idraki oluşturur.
Gayb
sırlarına erdirdiği birimlere
Müheymin ismi gereği hiçliğini, yokluğunu
hissettirerek hayret makamına ulaştırır ve böylelikle
yüceliğiyle insanı mest ederek kendinden geçirir.
Hiçliğini hissettirerek hayret ve hayranlık uyandırdığı
birimlere Aziz ismi
gereği olarak mutlak anlamda galiptir.
Mutlak galip olması hasebiyle de
Cebbar ismi gereği hükmünü zorunlu olarak ister
istemez kabul ettirir.
Her
birim O mutlak cebir karşısında ezilir, mahvolur ve
kahrolur. Çünkü O, aynı zamanda
Kahhar’dır.
Dilediği her şeyi ortandan kaldırma kudretine haizdir.
Bu kahhariyet ve cebbariyet
gücü ve yetkisine sahip olması dolayısıyla
Mütekebbir’dir.
Azamet
ve Kibriya sahibidir. Zira,
Azim ve
Kebir’dir. Mütekebbir ve Kebir oluşu, sonsuz manalara sahip
olmasından ileri gelen bir üstünlüktür. Buna
Ekberiyet denir. Kendi yüce vasıflarını ancak
ve sadece kendisi değerlendirebilir.
Hâlik
ismi gereği olarak da benzersiz ve orijinal yaratımlar
oluşturarak kendindeki yüce vasıfları takdir ederek
değerlendirir. Hâlik ismiyle benzersiz ve orijinal
olarak yarattıklarını Bâri
ismiyle farklı ve yeni bir icadla oluşturmaktadır. Zira
O hem Mucid’dir hem
Mecid’dir. Her bir yeni
icadıyla şan ve şerefini daha da yükseltmektedir.
Musavvir
ismi gereği vücud vererek icad ettiği tüm mânâ
kesitlerini ilminde tasavvur ederek şekillendirmektedir.
Bu şekillendirmeyle yarattığı birimlerde
Gaffar ve
Gafur isimleri gereği
olarak mağfiretini açığa çıkarır.
Mağfiretini açığa çıkardığı birimlere
Vehhab ismiyle
karşılıksız olarak ihsanda bulunur. Zira O
Muhsin’dir. İhsan
makamının aslen sahibidir. Allah’ın bu karşılıksız
ihsanı Rezzak ismi gereği
olarak sonsuz mânâlarla sürekli rızıklandırma şeklinde
belirmektedir. Sonsuz mânâlarıyla sürekli beslediği
birimleri belirli aşamadan sonra
Fettah ismi gereği belirli fetihlere ve
inayetlere kavuşturarak onlara sürekli yeni açılımlar ve
aşamalar sağlar.
Alim
ismi gereği, mânâlarının oluşturduğu tüm sanatlı
birimlerin tüm hallerini bildiği için
Kaabız ismiyle dilediği
zaman dilediği mahalde kabz(sıkışma) hali oluştururken
Bâsit ismiyle Bast
(genişleme) hali oluşturur. Bu mânâların devamı olarak
da dilediği birimleri Hafid
ismiyle en değersiz hale düşürerek değersiz
kılarken dilediği birimleri de
Râfi ismiyle yükselterek kıymetlendirir.
Miraclarını tamamlatarak yüksek derecelere nail eder.
Bununla paralel olarak Muizz
ismiyle izzet bahşederken Muzill
ismiyle de zillete düşürüp değersiz kılar.
Bu
değerlendirmelerin kökeninde de
Semi ismi gereği yarattıklarının her halini
derinlemesine algılaması ve
Basir ismi gereği yarattıklarının her halini
değerlendirmesi yatmaktadır.
Yine
O, Hakem ismi gereği
hüküm sahibidir ve hükmü kayıtsız şartsız yerine
gelendir. Çünkü aynı zamanda
Hâkim ismiyle her şeye hâkim durumdadır.
Yarattığı tüm birimlerde hükmü her an geçerli olan
Allah, Adl ismiyle her
birimi belirli bir gaye için yaratarak onlara hak
ettiklerini her an vermektedir. Bu,
Latif ismiyle lütuf yollu
birimin özünde ve yapısında oldukça latif bir cereyanla
işlemektedir. Zira Habir
ismiyle her şeyin bizatihi kendisi olarak her şeyden
haberdardır.
Hasib
ismiyle de her varlığın her an yaptığının hesabını
görmektedir.
Halim
ismiyle hoşgörü ve hilim sahibidir. Hilim elbisesini
giydirerek ziynetlendirdiği kullarına
Şekur ismiyle ziyadesiyle
karşılık verir, mukabele eder. Çünkü
Kerim ismiyle ikram
sahibidir. Sınırsız cömertlik sahibidir.
Mukit ismiyle de her
birimin kendi yapısal özelliklerine göre gıdasını verir.
Allah, Celil ismi gereği
zatıyla tüm kemal sıfatlarına sahiptir. Zira
Aliy’dir. Yücelikte
erişilmezdir. Müteali’dir,
yüceliği yayandır.
Hafiz
ismiyle her şeyi hıfzederek muhafaza eder. Hıfzederek
himayesinde bulundurduğu birimleri
Rakib ismiyle her an
kontrolünde tutar.
Vâsi
ismi gereği olarak sonsuz genişlik ve tahammül
sahibidir.
Muhit
ismiyle de her şeyi ihata eder. Zira
Gani ismiyle kavramlar
üstüdür ve hiçbir şeyle sınırlandırılamayacak derecede
zenginlikte olarak gına sahibidir. Zira
Mugni’dir.
Hakim
ismiyle her fiili yerli yerindedir ve anlamlıdır
hikmetinin gereği olarak.
Vedud
ismiyle aşkın kaynağıdır ve gerçekte sevilen tek varlık
konumundadır.
Bais
ismiyle yaşamda sürekli yeni dönüşümler yaşatır. Zira O
Hayy’dır ve
Muhyi’dir ve
Mümit’tir. Sonsuz dirilik
sahibi olarak hayatın kaynağıdır ve aynı zamanda ölümü
tattırarak dönüştürendir. İhya eden ve can verendir.
Şehid
ismiyle her şeyin gerçeğini müşahede edendir.
Hakk
ismiyle gerçekte yegane varolandır.
Vekil
ismiyle ismiyle de kendisini vekil tutanların işlerini
kemale erdirerek neticelendirir.
Veli ismiyle arka çıkarak onları kemale
ulaştırır.
Kavi
ve Metin isimleriyle tüm
kuvve ve güçlerin oluşturucusu ve kaynağıdır.
Tüm
sena ve övgülere de Hamid
ismi gereği layıktır.
İhsa’nın
ve İbda’nın sahibi olarak
Muhsi ve
Mubdi’dir. İhsa, sonsuz
sayıdaki varlığı her zerresine kadar değerlendirme
vasfıdır. İbda ise benzersiz ve orijinal özelliğe sahip
sonsuz sayıda varlık yaratma vasfıdır. Zira
Bedi ismiyle benzeri
olmayan şeyleri icad eder.
Muid
ismiyle yaratılmışları yok edip tekrar vücutlarını iade
eder ve mevcut kılar.
Vacid
ismiyle ne bağışlarsa varlığından hiçbir şey eksilmez.
Zira Kayyum ismiyle kendi
varlığıyla kaimdir ve her şey O’nun varlığıyla daimdir.
Samed
ismiyle varlığına bir şeyin nüfuzu imkânsızdır.
Vahid ve
Ahad olması hasebiyle de
cüzlerden ve parçalardan meydana gelmemiştir. Aynı
zamanda da Hüvel Evvelü vel
Ahirü vez Zahirü vel Batın’dır. İlk ve Sondur.
Aşikâr ve gizli olarak algılanan her şeyin kaynağıdır.
Kâdir
ve Muktedir isimleri
gereği kudreti her şeye yetendir. Kudretinin
sınırsızlığı gereği olarak da
Vali ismiyle her şeyi tedbir ve idare eder. Zira
O, Müdebbir’dir. Her işi
tedbir iledir.
Berr
ismiyle varlıklara istediği özellikleri kazandırır.
Tevvab
ismiyle tevbeleri kabul edendir. Tevbelerini kabul
ettiği kullarını Afuv ve
Rauf isimleriyle affeder
ve onlara acır. Aynı zamanda
Müntakim ismi gereği zarar verene yaptığının
neticesini yaşatır.
Malikel Mülk
olması hasebiyle mülkün yegâne sahibidir. Dolayısıyla,
her an mevcudatın tüm boyutlarında dilediği gibi
tasarrufta bulunmaktadır.
Zül Celal vel
İkram’dır. Mutlak
hüküm ve ikram sahibidir.
Muksid
ismiyle her şeyi yerli yerinde yapar.
Cami
ismiyle dilediği tüm anlamları dilediği mahalde cem
eder.
Mâni
ismi gereği men edicidir.
Darr
ismiyle zarara uğratırken Nâfi
ismiyle faydalandırır. Bu özellikleriyle de hayrın ve
şerrin mutlak kaynağı ve oluşturucusudur.
Aydınlatıp irşad ettiği kullarını
Hâdi ismiyle gerçeğe
yönlendirir. Zira O, Reşid
ismiyle varlıkları varlıkları varediş gayesi
istikametinde hedefine yönlendirip ulaştırandır.
Baki
olan O’dur. Varis olarak
tüm varlığın gerçekte tek varisidir.
Sabur
olan Allah sabrın kaynağıdır.
Bütün
güzel isimler Allah’ındır. |