Geçenlerde minibüs ile evin yolunu tutmuşken, bir
marketin girişindeki büyük bir ilân dikkatimi çekti. Bir
meyve suyu firmasına ait olan bu ilânda “Güneşin
Meyveleri ile Tazelen” spotu kullanılmıştı.
Güneşin Meyveleri... Bu tamlama belki sadece bir reklam
spotu ama benim aklıma başka şeyler de getirdi.
Önce kendimize, sonra da etrafımıza bir bakalım. Ne
kadar şirkin içindeyiz sizce?
Şirk deyince hemen aklımıza Allah'a eş koşmak gelebilir,
ama benim kasteddiğim şirkin sadece bu türü değil.
Kasteddiğim, Efendimizin bir hadislerinde belirttiği
küçük ya da gizli şirk. “Sizin için en çok korktuğum şey
küçük(Eş-şirkü'l-asgar) şirktir.” buyurmuş Efendimiz.
Eş-şirkü'l-asgar nedir dediklerinde, riyadır diye cevap
vermiş. Demek ki, riya şirkin çeşitlerinden biri.
Düşünülmeden ağızdan çıkan bazı sözlerin de şirk tanımı
içine girebileceğini düşünüyorum. İşte yukarıdaki
cümleyi ilk okuduğumda, bu cümlenin bu tür pervasız
sözlerden olduğunu düşündüm. Reklamı hazırlayan firma bu
kadar ince düşünür düşünmez veya niyeti bu olur olmaz o
ayrı mesele, önemli olan bize tefekkür ettirdikleri.
Bir cami sohbetinde tefsir dersi yapan hocaefendi, genç
evlilere çocuk düşünüyor musunuz diye sorulduğunda,
“Şimdilik düşünmüyoruz, ileride belki..” şeklinde
cevabını da aynı kategoriye sokmuştu.
Örneklere bakıldığında bu tür şirkten uzak durmanın ne
kadar zor olduğu anlaşılıyor değil mi? Ancak her
hareketimizde, her sözümüzde, hatta her tefekkürümüzde
O'nu aklımızdan çıkartmazsak, işte o zaman belki biraz
olsun bu tür şirkten uzaklaşmak mümkün olacaktır.
Bu tür şirkin altında da riyakârlık ve bencillik yatıyor
bana kalırsa. Benim arabam, benim evim, benim saatim
derken unutuveriyoruz belki bir saniye sonra hayatımız
bitecek ve bu “sözde” sahipliğimiz ortadan kalkacak.
Merhum Necip Fazıl bu konuyu şu sözlerle ne güzel
özetlemiş:
“Benim arabam, benim evim, benim eserim... Ya BEN
kimin?” |