İslam her çeşit ırkçılığı ortadan kaldırdı
Bilal Atış
 
 

Hz. Resulullah sav’ın, insanların birliğini sağlamak ve onlardan her çeşit anlamsız düşünceyi gidermek yolunda attığı en büyük adımlardan biride; ırkçılığı ve cahilce taassupları bütünüyle ortadan kaldırmasıydı. Yüksek bir sesle bütün insanların dikkatini şu söze celp etti:

“ Arabın Aceme, Acemin Araba, beyazın siyaha, siyahın da beyaza ilim ve takvadan başka hiçbir üstünlüğü yoktur.”

Yine Resulullah sav, âlim ve takvalı kimselerin meseleyi yanlış anlayıp emrini göz ardı etmelerini ve tevazudan uzaklaşıp başkalarına karşı kibir ve bencillik göstermelerini önlemek için şöyle buyurdu:

“ Araptan olmam iftihar değildir; âdemoğullarının efendisi olmam da iftihar değildir.” söz konusu cümlenin özet olarak manası şudur: Arap olmama ve âdemoğullarının efendisi olmama rağmen bu makam ve soyla başkalarına karşı övünmüyorum. Hz. Peygamberin iftiharı sadece Allah’ın itaatkâr kulu olmasıdır. Allah’a yalvarıp yakardığında şöyle arz ediyordu:

“ Allah’ım! Sana kul olmam bana iftihar olarak yeter.  “

Cenabı Allah Hucurat Suresi, 13. ayette şöyle buyurur:

“ Ey insanlar!  Gerçekten biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi halklara ve kabilelere böldük. Hiç şüphesiz Allah katında sizin en üstününüz takvaca en ileri olanınızdır. “

Görüldüğü gibi Yüce Allah fazileti üstünlüğü ve yüceliği takvada kılmıştır. Yine aynı surenin 10. ayeti celilesinde şöyle buyurmuştur:

Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin.

Beyaz, siyah, sarı ve Kızılderili soyundan olan köylü şehirli, Afrikalı, Asyalı, Avrupalı ve Amerikalı olan bütün insanlar İslam sancağı ve Lâ ilâhe illallah Muhammed Resulullah “ kelimesi altında birbirleriyle kardeştirler ve hiç birinin başka birisinden (takva hariç) üstünlüğü yoktur.

İslâm’ın yüce önderi sav efendimiz de Acemden olan Selman-i Farisî’ yi, Rum’dan olan Süheyb-i Rumî’yi ve Habeşistan dan dan olan Bilal Habeşi yi muhabbet ve sevgiyle kabul etmeyi fiilen açıkça göstermiştir. Ama Arabların en iyi ırkından olan amcası Ebu Leheb’i kendisinden uzaklaştırdı ve onun hakkında bir sure bile nazil oldu:

“ Ebu Leheb’in iki eli kurusun ve kurudu da…”

Bütün Bozgunculuk ve Savaşlar Irkçılık Nedeniyledir

Bütün fitne ve fesat savaş ve çekişmeler ırk ile öğünmelerden ve cahilce taassuplardan kaynaklanmaktadır. Almanlar, Aryen ve Cermen ırkının bütün ırklardan üstün olduğunu söylüyorlardı. Japonlar efendilik hakkının sarı ırktan olanların hakkı olduğunu savunuyorlardı. Avrupalılar, beyazları herkesten üstün görüyorlar. Uygar (!) amerikada zenciler toplumsal haklardan mahrum bırakılıyorlardı. Hatta zencilerin beyazlara ait toplumsal mekânlara girmeye hakkı bile yoktu.

Daha otuz kırk sene evveline kadar bir Hıristiyan zencinin beyazların kilisesine girmeye hakkı yoktu. Mabette bile eşit seviyede oturtulmamaları hayret vericidir. Ulaşım araçlarında bile beyaz derilinin her zaman üstünlüğü olmuştur. Uygar dünyanın ırkçı yaklaşımlarından örnekler yazmak bile sahifeler alacaktır. 

İtalya’nın diktatörü Mussolini kendi temsilcilerinin uluslararası bir toplantıdan çıkmasını emretti. Çünkü Habeşistanlı zencilerin katıldığı bir toplantıya onun temsilcisinin katılması onun için bir utanç vesilesiydi. Ama İslâm Peygamberi ondört asır evvel Habeşli bir zenci olan Bilal (ra) i bağrına basıp ona; “ Ya Bilal! Bize Kur’an oku, bizi mesrur et.” buyuruyordu.

İslâm dini bütün saçma ve hurafe inançları ondört asır evvel ortadan kaldırmıştır. Hangi ırk ve kabileden olursa olsun bütün Müslümanların eşit olduğunu buyurmuştur. Avrupalı, Asyalı ve Afrikalı Müslümanlar birbirlerine karşı sevgiyle ve adaletle davranmalıdır. Dünyanın neresinde olursa olsunlar daima birbirlerine yardımcı olmalı ve birbirlerinin dertlerini paylaşmalıdırlar. İslâm Mekkeli, Medineli ve Hicazlı Müslümanlar ile diğer memleketlerden olan Müslümanlar arasında hiçbir fark gözetmemektedir.  Üstünlüğümüz yalnız takvamız iledir.