Değişik bir başlık değil mi? “Ne alakası var?”
diyenleriniz de vardır, “bunun altında bir hinlik var”
diyenler de…”Sanki La Fontaine masalı gibi” diyenleriniz
de. Anlatayım efendim;
İş yerindeki bir sorun üzerine, düşünce alemine dalmış
“sarı kabloyu 22’ye, kırmızı 23’e derken” ofis komşumun;
“Ne o, hindi gibi düşünüyorsun?” sözüyle beynimdeki tüm
neronlar, birer ampul flemanı gibi yanmaya
başladı.Beynimdeki ışık odayı da aşmış, karşı
koridorlara kadar yansıyordu sanki.
“Ben ve hindi ha?” dedim içimden, ardından da bastım
kahkahayı helalinden. Dıştan görünüşte, yok demek ki
farkım hindiden.
Doğruydu, ama.Hindiler, insanlara benzer şekilde, belli
bir noktaya odaklanır, kümesin yılık yem bütçesini
planlarmış gibi düşünür durur.Oysa hindiler yalnızca
hayatta kalabilmek için, içgüdüsel olarak hareket eder.
Düşünceleri yalnızca onunla sınırlıdır.Sadece düşünme
taklidi yaparlar, bazı insanlar gibi. İnsanları
hindiden ayıran ne idi? Allah (c.c.) yarattıkları
içinde, yalnızca insanı halife yaptı ise, insanı özel
kılan ne? Düşünebilmek (Tefekkür),
algıladıklarını, akıl yolu ile yorumlayarak manayı açığa
çıkarmak. Bu meleke, yaratılanların içinde, insan
dışında hiçbir varlığa bahşedilmemiştir.
“Biz emaneti göklere,
yere ve dağlara arz ettik, Onlar bunu yüklenmekten
kaçındılar, endişeye düştüler; İnsan bunu yüklendi.”
(33-72). Bunu çok iyi algılayan
Hz.Muhammed (s.a.v) Efendimizin hadisi şeriflerinde;
«Bir saat tefekkür, bir yıllık ibadetten hayırlıdır.»
«Bir saat tefekkür, yetmiş yıllık ibadetten hayırlıdır.»
«Bir saat tefekkür, bin yıllık ibadetten hayırlıdır.»
diyerek konunun önemini bizlere vurgulamış, aynı zamanda
yapılan tefekkür süresini sabit tutup hayrının
miktarlarını değiştirerek bizlere bir sır da
vermiştir.Tabi ki düşünene. Öyleyse, bir bardak
çay alın da başlayalım düşünmeye. Günümüzden,
milyarlarca yıl sonrasına, düşünen bir hindinin içten
yanmalı motor tasarlayıp uygulayabilme ya da bir
maymunun uzay istasyonunda laser güç ünitesini tamir
edebilme olasılığını düşünün.Evet, bence de öyle
0%.İnsanlık bunun farkına varmış,varmasına da kullanım
alanını kısıtlamış.Düşüncelerini 60 hadi bilemedim 10 da
benden 70 yıllık ömrü için bu dünya yaşamına
endekslemiş.Halbuki ebedi olacak yaşamı için düşünmeyi
ya unutmuş veya ömrünün sonlarına yaklaştığında fark
etmiş.Geçmiş olsun, şu giden senin vapurundu, işin
sandala kaldı ya varırsın ya da yarı yolda kalırsın.
İnsanoğlu milyarlarca
dolar harcıyor yaratanın “kün” demesiyle oluşan 14
milyar ışık yılı büyüklüğündeki evrenin sırlarını
çözmeye.Sonuç 14+14 milyar yıl sonra anlaşılacak, eğer
ömür yetişirse.Ama özündeki evren o kadar büyük ve o
kadar yakın ki, para bile harcamadan, ayıracağın 1
saatlik tefekkür ile 18000 alemi göreceksin
derininde.İşte Allah (c.c.) o kadar cömert davranmış ki
halifesine. Bunu emanet olarak vermiş bizlere,tabi
kullanabilenlere.
Gel be kardeşim geç de olsa gel. Belki vapuru
yakalarsın, kaçarsa sandal var.Sandal garanti değil, ama
bir şans var. Bulunduğun kıyıda sana çok zulüm var.Allah
(c.c) bizleri vapuru yakalayanlardan, kaçırdıysa da
sandalı karrşı kıyıya ulaşanlardan eylesin.
Amin |