İbret almak
Tabip Dr. Mevlüt Katırcı
 

Hırsızların çoğalması demek hırsızlığın artık toplumda tabii sayılır bir olgu haline gelmesi demek değildir. Ahlaksızlara sıkça rastlanması ahlaksızlığın herkesçe adet haline getirildiği anlamına gelmez. Toplumda zaman zaman öyle eylemlere tesadüf ediliyor ki, bu hayâ sınırlarını ziyadesiyle zorlasa da bir modanın başlangıcı olarak görülebiliyor. Bazı vakitler belirli bir kültür anlayışına sahip muhitlerde sıklıkla rast gelse de mevzuumuza kaynak olan ahlaksız davranışlar cemiyetimizin her kesiminde kendini göstermekte.

Neden mi bahsediyorum? İnternet üzerinden uzun soluklu sohbetler yaptığım bir arkadaşım geçen hayretler içinde kendisinin şahit olduğu bir vakayı bana nakletti. Şahit olduğu elim durumun toplum hayatımızda kanıksana gelmiş bir yara olduğundan ve bu felakete düşmemeleri için insanların uyarılması dikkatlerinin çekilmesi gerektiğini üstüne basa basa ifade etti.  Okuyucuları da merakta bırakmadan bu kardeşimin derdini ve bu elim olayı naklediyorum. Uyarmak bizim insanlık vazifemiz diye düşünüyorum.

Yeni kurulmuş bir aile düşününüz. Eşler birbirini beğenmişler ve evlenmişler. Beyefendi yüksek tahsil görmüş, işi kazancı yerinde bir adam. Hanımefendi de tahsillidir ve hayatında erkek olarak ilk defa kocasını tanımış. İlk yıllar huzur ve refah içerisinde devam eder. Nur topu gibi de bir oğulları olur. Yıllar ilerledikçe bu mesut aile bulundukları muhit içinde yeni dostluklar edinirler çevrelerini genişletirler. Bu sırada yeni tanıştıkları genç bir çiftle çok samimi uyum içerisinde bir dostluk gelişir. Gece gündüz beraberdirler adeta bir aile gibi olmuşlardır. Fakat günün birinde koca fark eder ki, samimi dostları olan ailenin beyi bu samimiyeti suiistimal etmeye kalkmış kendi hanımına kur yapmaya başlamıştır. Safça bir kadın olan karısının bir zayıf anında tuzağa düşmesinden haklı olarak telaşlanan koca derhal işi önlemeye girişerek aldığı tedbirlerle uçurumun kenarına kadar gelen yuvasını kurtarabilmiştir. Ne var ki, yaşadıkları kendisinde derin teessürler ortaya koymuştur.

Bana yakından şahit olduğu bu aile dramını aktaran arkadaşım böyle zayıf karakterli ahlak ve saadet düşmanları karşısında cemiyetimizin uyanık olması gerektiğini ifade etmekte ve bu tür felaketlerin hepimizin başına gelebileceğini söylemektedir.

Bence ara sıra, hatta bazı muhitlerde sıkça cereyan eden bu tarz uygunsuz hareketleri gün ışığına çıkartmakta fayda vardır. Fakat bunları kaleme almakla bu tiniyetteki kimselerin azalacağını zannetmek en hafifinden saflık olacaktır. Hele bu tür hadiselerin bazı muhitlerde fazla tepki çekmemesine bakıp da alışıla geldiğine hükmetmek de doğru değildir. Bunları ancak kadın olsun erkek olsun o yolun yolcuları kanıksamadan geçebilirler, yoksa aynı ahlak anlayışına sahip olmayan insanlarımız elbette tepki göstereceklerdir.

Hadisenin bir de faydalı boyutu var kanımca, aile dostlukları kurarken dikkatli davranmak gereğini ortaya getirmek için iyi bir vesiledir. Bir adamı ya da bir aileyi kendi ailemizin samimiyeti içerisine alacağımız zaman her bakımdan denemiş olmamız gerekir. Bütün hata samimiyetin birden bire başlayıp kısa sürede gelmemesi gereken noktalara gelmesinden doğuyor. Laubaliliklere göz yumuldukça göz yumuldukça yenilerine yol açıyor. İleri gitmek cesareti artıyor. Bunun nerede duracağını veya kesileceğini bilmek ve ona göre daha başlangıçta tedbirli ve dikkatli olmak gerekir.

Toplumun bu türlü münasebetlere yeni açılmış bir cemiyet olduğunu unutmayarak samimiyet kurulurken arada daima bir mesafe kalması gerektiğini bilmek zaruridir. Mesafeyi kaybetmek hatasına düşen onun feci neticesiyle bir gün mutlaka karşı karşıya gelebilir. Bu vakadan ibret alıp ilişkilerimizi sürekli kontrol altında tutalım. Allah altından kalkamayacağımız zorluklara düşürmesin.

Allah’a emanet olunuz.

 
 

 

 
 

Tabip Dr. Mevlüt Katırcı
hursidnasiri@gmail.com
Başakşehir
http://sufizmveinsan.com