Sır ifşası modasına özümden yansımalar
A. Berrin
 

Sır’lardan anlamam…Hele herkesin konuştuğu bir şey nasıl sır olur onu hiç anlamam. .Çamaşır yıkamak için illa tam otomatiğin evime gelene kadar geçirdiği  tüm aşamalarını bilmem gerekmiyor diye düşünüyorum… Bana lazım olan kadarını  öğrenirim olur biter…Sır dedikleri şey, herkesin bildiği DUA etmekten başka bir şey değil ki… Ama illa ki bizim değerlerimizi bize cafcaflı ambalajda tekrar sunacaklar  ki  kıymetlensin.

Esas ben size bir sır vereyim mi ? Kısmetse dua edilir, kısmetse edilen dua gerçekleşir. O da kişinin rızkıyla alakalı. Sistemin sonsuz dişlilerinden bazılarını bilmek her şeyi bilmek anlamına gelmiyor ne yazık.

Sonsuz yaratılışın yaratıcısından bir talebim olmuştu 1978’  de:

Ruhum karmakarışık

Gönder Ya Rabbi bir IŞIK

Bileyim  öğreneyim

Ruhum kime neye  AŞIK

Karşılığında altı  yıl sürecek Ankara  günlerim başladı.İçecek suyum, yiyecek aşım, görecek görgülerim olduğu için. Saftan safa geçirilerek terbiye edildim, hâlâ da ediliyorum elhamdülillah.

Gurbet bu hasret dolu

Ayırmış nice aşıkları

Seni hatırlatır

Karanlık gecede Ankara ışıkları

Demişim aileden ilk ayrıldığımda. Kimseleri bulamamışım da 5. kat yurt yemekhanesinden ışıklara seslenmişim. Işık ışıtırmış, ısıtırmış uygun dozda gelirse… Yokluğu da çokluğu da cehennemi hatırlatır bana. Arınmanın uzun yolunu alemlerin Rabbı sıratı müstakimden ayırmasın her daim bizi.

Mevlam kaderime yazmış

Alnımın kırışığına

Derdimi döktüm

Dün gece Ankara ışığına

Bitti tükendi kalmadı sabır

Çile akşamlarına

Elveda artık

Meftun olduğum Ankara ışıklarına

Sonraları hiçbir zaman yalnız olmadığımın bilincinde

Mevla’ma dönmüşüm. İnsandır adım. Unutmuş ve isyan da olmam ezeli takdirim. İş hatırlamak ve isyanlardan uzak durma çabasın da. Geceyle gündüz gibi, biri diğerini takip eder

Hayat denen şey garip bir muamma

Bazen ağlanır gülünmez ya daima

Güzeldir sızı davadan yanaysa amma

Sızılarımın dili Ankara ışıkları

Gerçekler zamanla biraz gölge

Şahıslar gölge acılar gölge

Unutmaksa güneşteki gölge

İstisna-i gölgem Ankara ışıkları.

Unut hatırla. Hatırla unut. Tik tak… Tik tak…

Söz dinlemiyorlar bir türlü

Açamazken gözlerimi

Birden bir ses

Tik tak tik tak

Hayır HAK HAK

Hemen fırladım

Zira saatten utandım.

MIŞ’ lı şeyler hiç bana göre değil, hep uzak durmuşumdur

mışlı-mişli hikâyelerden. Adı üstünde hikâye, birileri yaşamış bir başkası da görmüş diğeri de anlatmış anlatan da geçmiş. Dün dünde kaldı cancağızım diyor gel dedi diye başına dünyayı topladığımız Gel demekle ne dediğine kafa yormak yerine gelenler arasında birileri bir şeyler yazsın da dua mekanizması (sır olmayan sır yani) misali bizi bize anlatsın da anlayalım diye bekleşir dururuz… Beklemek de gelecek ötelemek ertelemek. Acıkınca yarın yerim diyen kaç kişi var? Bunca uğraş, gaile bir lokma için değil mi sonuçta,  desem de lokma da ne lokma ama! Daha iyi nasıl yerim (beslenirim değil), giyerim, gezerim diye düşünüp faturaları ödemeyi kredi kartlarına bırakarak bu konuda düşünmeyi yine erteleyen bizler… Ömrümüzü kaldığı zaman dünyanın da işine yaramayacak şeylerle harcarken,  tüketirken kendimizi toplumu ve de dünyamızı da tükettiğimizin farkındayız gibime geliyor.

En trajikomik olanı da bu galiba. Üretenlerimiz yadsınamayacak kadar çoğunlukta aslında. Onlar yolu tutanlarımız. Ne öteler ne erteler ne de geçmişle vakit harcar. Vakit bu vakittir. Şimdi daha iyi ne yapabilirim kaygısındalar. Bense kendimi bildim bileli arayışlardayım:

YOL

Arayışlar içinde
Yol ararken
Bir rehberim olmuştu
Yolunu bulmuş
Tutmuşken yolunu
Yardım elini uzatmıştı
Vermeyi sevmeyi
İnanmayı yaşamayı
Bilirim sanırdım
Yeniden öğreniyordum ki
Tali yollara gözüm takıldı
Anlık gafletin acı faturası
Yollarımız ayrıldı

O zamanlar bilmiyordum ki. Herkesin yolu farklı. Aynı yolu yürüyenlerin ayak izleri farklı. Üst üste bassa da keza. Çıkışta aynı varışta aynı nokta olsa da. Yol levhaları ve  rehberler yolu gösterir  sadece . Yürüyecek olan sensin. Yürümezsen o yol bir yere gitmez… Her ne yaparsan yap kendine yaparsın. Yap dedim de aklıma bir SIR daha geldi. Asıl iş

 YAP-makta

 YAP-amamakta

 YAP-mamakta

 YAP-tırılmakta

  YAP-tırılmamakta

Sır bir nevi bilmece ya . Bunu da ben uydurdum. İşaret levhaları koydum her heceye.

Herkesin yolu açık ola.

 

 
 
19.02.2008
halatek@mynet.com
İstanbul
http://sufizmveinsan.com