Bir
belgesel programda ülkemiz için önemli bir değer
olduğuna inandığım, doğuştan görme özürlü Eşref Armağan
Beyi ve eserlerini izledim. O, parmak uçlarıyla resmi
oluştururken ben de hayret ve hayranlıkta kalmakla
yetindim. Eşref Bey’in hususiyeti, parmak uçlarıyla
görebilmesi. Görsel algı uzmanlarının gözlemlerine göre,
resim yaparken beyninin korteks dediğimiz merkezinde
sinyal şeklinde bir uyarı tespit edilmiş. Bu da
gösteriyor ki insanın görme işlevini yerine getiren
sadece göz organı değil. İnsanın birçok algı yeteneği
olduğu artık kesinleşmiş durumda.
Eşref
Bey’le ilgili en ilginç ve orijinal tespiti ise
programdaki bir estetik uzmanı yapıyor. Uzmana göre bu
olay, Rönesans devrinden bu yana görülen en büyük
sanatsal gelişme ve devrimlerden biri aynı zamanda.
Ayrıca bu örnek olay, resmi oluşturanın beynin kendisi
olduğunu bizlere gösteriyor. Bilimsel gelişmeler bunun
ötesini de tespit etmiş durumda. O gerçek de beynin,
görmenin de ötesinde data olarak belirtilen bilgi
bankalarından okuduklarını açığa çıkaran bir printout
işlevi görmesi ve bu işlevi bilinç adı altında yerine
getirmesi. Okuma olayı da harfleri heceleme değil
elbette. İçsel ya da dışsal uyarıların beyin tarafından
sentezlenerek deşifre edilmesi. Son aşama da okunanların
bir kısmının beyindeki hayal merkezinde tasvir edilerek
şekillenmesi ve görsel olarak algılanması. Nasıl ki
evrenler yaratıcı şuur tarafından bir anda resmedilerek
açığa çıkarılıyorsa insandaki bu resmetme özelliği de
mikrokozmos olan ve kozmik şuurun prototipi olan beynin
aynı işlevi mikro düzeyde göstermesi demektir.
Dünya
genelinde de farklı duyu organlarıyla değişik yetenekler
sergileyen insanlar bulunuyor. Parmak ucuyla gören ve
bir kitabın tamamını okuyabilenlerden tutun da koku
duyusuyla birçok keşif ve tanımlama yapabilenlere kadar
geniş bir skala söz konusu. Bu tarz yetenekleri
sergileyenin insan ruhu olduğu düşünülse de sonuçta
hepsinin beyin kaynaklı olduğunu biliyoruz. Beynin
sırları çözüldükçe mesele daha da açıklığa kavuşacaktır.
Eşref Armağan’ı, ilmi ve tasavvufi gerçeklerin günümüz
insanlığına aşikâr olarak gözükmesi noktasında bir İlahi
armağan olarak görüyor ve öyle değerlendiriyorum. Bu
açıdan dünya insanlığına bir lütuftur. Gerçek körlüğün
şuursal körlük olduğunu göstermesi noktasında da oldukça
önemli bir örnek teşkil etmektedir. Eşref Armağan,
zahiren göremediğinin farkında olarak boyut
değiştireceğinin bilincinde olan bir insan. Bunu kendisi
de ifade ediyor. Dünyada yaşarken tek yakındığı,
göremediği için renkleri çıplak olarak algılayamaması.
Bu halde bile her biri bir sanat şaheseri diyebileceğim
başarılı tablo resimlere imza atıyor. Şayet görebilseydi
eminiz ki algı dünyası daha da zenginleşecekti. Olsun,
buna da şükür. En azından, şahsi kanaatime göre şuur
gözü açık bir şahsiyet. Asıl sorun, bu dünyadan a’ma
(bilgi körü) olarak boyut değiştirip ahirette de aynı
durumda yaşamı sürdürme tehlikesi ve bunun sonuçlarının
ister istemez yaşanacak olması.
|