Kişiyle(birey)alakalı... Sağlığı konusunda. Bir damla
kan veya bir damla idrar muhatabına pek çok veri
barındırır.
Dünyadan da
alınmış bir damla kan veya idrar tahlilin sonucu
sayılabilecek bir neticeyi
okurtaçlarımla paylaşmak, onurumuz olacaktır. Payımıza
düşen Haklı onuru da artıracağını düşünerek sizlere arz
ettik. Takdir sizin. Şöyle ki:
İnternette dolaşan bir yaklaşım
“Dünyada
bir anket yapılmış ve Sadece bir tek soru sorulmuş” Sorulan
soru:
“Lütfen
dünyanın geri kalan kısmındaki yiyecek eksikliğine bir
çözüm ile ilgili kişisel görüşünüzü dürüstçe belirtiniz.”
Anket
büyük bir başarısızlıkla sonuçlanmış.
Çünkü;
·
Afrika´da insanlar 'yiyecek'
kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar.
·
Batı Avrupa´da insanlar 'eksiklik'
kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar.
·
Dogu Avrupa´daki insanlar 'kişisel
görüş'ün
ne anlama geldiğini bilmiyorlar.
·
Orta Doğu´da insanlar 'çözüm'ün
ne anlama geldiğini bilmiyorlar.
·
Güney Amerika´daki insanlar 'lütfen'
kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar.
·
İsrail´deki insanlar 'dürüstlük'
kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar.
·
Ve Amerika’da´ki insanlar 'dünyanın
geri kalan kısmı'nın
ne anlama geldiğini bilmiyorlar.
Ne derece
doğrudur bu anketin yapılıp yapılmadığı bilinmez ancak
ortaya konulan yaklaşım ve fikir üstü örtülecek cinsten
değil.
Meşguliyetimizi insanlara hizmet olarak sunduğumuz
alanlar da, okuyarak, araştırarak ve sindirerek süzülmüş
bilgi ve yorumları, sağlıklı ve objektif bir tutumla
ortaya koyabilmek sanatını ve cesaretimizi, (sizlerden
gelen geri bildirimler neticesinde)
her geçen gün daha bir hevesli ve aşk ile yazmaya devam
edeceğiz inşallah.
Ortaya
koymuş olduğu çalışmalarıyla aydınlandığım objektif
olarak içime sindirmeye devam ettiğim bir bilge insanın
çalışmalarını ve (bana
model ve tarz olma açısından)
rehberlik ilkelerini sayfalarında gezerken damla damla
istifade ettiğimi belirtmemizin zamanı geldiğini
düşünüyorum.
Şahdamarımızdan yakın olanımıza doğru içsel hakikat
yolculuğumuzun mutlu son la sonlanmasını arzu ve dua
eden bu ak saçlı bilgenin en son yazdıkları karşısında
böyle bir yazıyı kaleme almadan edemezdim.
Şahsıma ait
bir itirafı ve düşüncelerimi iletmeden insaflı ve ölçülü
davranış sergilemiş olamayacağımı açık ve net olarak
ifade etmek istiyorum.
Son üç
yıldır.
Sn. Ahmed Hulusi
Ağabeyimin Açmış olduğu sitelerinden edindiğim Haz,
Lezzet ve tatminkârlık bir yana. Amerikalı İlim ve bazı
bilim adamlarından binlerce dolar vererek aldığım
Sertifikasyon süreçli eğitimlerden aldığım Haz Lezzet ve
tatminkârlık bir yana. Kendisine çırak bile olamayacak
sözde ilim adamları ve gurularının ülkemizde cirit
attıkları bir dönemde, tam tersine O da yaşadığı belde
olan Amerika’dan kendi coğrafyasının insanlarına
İnternet vesilesiyle ulaşmaya çalışmakta. İlginç çok
ilginç, Hikmetini hala kavrayabilmiş değilim doğrusu.
Oradaki çalışmalarından bahsettiği yazı ve açıklamalara
rastlayamasam bile sitelerinde ilminden istifade
ettiğimiz için Teşekkürlerimizi buradan sunmak isterim.
Ortaya koyduğu düşünce ve modeli anlatabilmek belki de
Buz dağının suyun Alt kısmını örnek vererek izah etmeye
çalışacağım bir durum olacaktır.
Kendisinin
yazdığı en son yazılarından ne kadar iyi gözlemci ne
kadar iyi ve hassas bir dil ve üslup kullandığını
müşahede etmemek gaflet olacaktır kendi adıma.
Hizmetinin Hakkını vermemek ise insafla bağdaşır bir
durum olmayacaktır.
Çok yakında
tam faaliyete geçecek olan
www.insanigelisim.net/tr sitesinde kendisini “İnsani
Gelişim İncisi” olarak aramızda görmekten onur
duyacağımızı buradan iletmek isteriz.
Tüm
bunlarla birlikte: “Özlediğin ve derdinde olduğun
Rıza lokmasını inşallah sindirenlerden olur, ve Hazreti
Muhammed
(aleyhisselâm)a, Yaratılan her kutlu an içindeki yeni
şan’da daha çok benzeyen olursun inşallah;
değerli
insan”
(Amin)
İnsani
Gelişimin Eşsiz örneği, En muhteşem beyin sahibi olan En
güzel insanı, insanlığın son uyaranı ve Nübüvvetin son
mührü olan O muhteşem yaşayan hakikat Modelini, Onun
anlatımıyla anlayabildiğim ve kavradığım Ak Saçlı
bilgenin son yazdığı Satırlarından bazıları şu şekilde…
İlmi, paraya tahvil edecek şekilde kitaplar, DVD’ler
bastırıp satıp, ya da para toplayarak mali yönden
güçlenip dinsel görüntülü bir kurum veya teşkilât
faaliyetinin başına geçerek, insanlara rahatça
hükmedebilecek bir pozisyon elde edip,
Hazreti Muhammed (aleyhisselâm)’a yaklaştıklarına
inananlar var!..
Dini lider, cemaat lideri, tarikat şeyhi, mahalle hocası
gibi bir kimlikle tahtında veya minderinde oturup,
insanları karşısında el pençe divan tutarak,
dinleyenlerin duygularını tahrik eden sözler söyleyip
gözyaşı dökerek, bilgisiz toplulukları gütmek suretiyle
Hazreti Muhammed'e yaklaştığına inananlar var!
Bir mezhep, tarikat veya cemaat anlayışını “tanrının
emirleri” diye fetvalarıyla yasaklar ve kısıtlamalarla
bir fermanname gibi uygulatmaya çalışarak,
Hazreti Muhammed (aleyhisselâm)’a yaklaştıklarına
inananlar var!..
Başında takke ya da sarık, sırtında entari, cüppe ile
dolaşarak, kılık kıyafetiyle, yüzündeki kılların ve
tıraşının biçimiyle
Hazreti Muhammed (aleyhisselâm)'a yaklaştığına inananlar
var!
Bilimle ve teknolojik gelişmelerle ilgilenmeyerek,
bilgisayar, internet ve televizyonu etrafına
yaklaştırmayarak, modern yaşamdan uzak durarak O'na
yaklaştığına inananlar var...
Var da var...
Yazının tamamını okumak için tıklayınız…
İşte çabaladığımız alanımızda şahsımızın da yukarıdaki
ifade edilen istismar alanlarından uzak kalmak gaye ve
derdiyle insani gelişimin öne alınmasının gereğini ve
hassasiyetini ilke olarak benimsedik çok şükür.
Araştırmalarımızda da orijinal saf ve temiz fikirleri de
bulmak kolay mesele değildir. Hele internette… Kelimenin
insafına uygun olacak şekilde ifade etmek gerekirse, Nar
ve Nur’ hattının bıçak sırtında araştırmak zorundasınız.
İN_TER_NET te bu araştırmalarımız sırasında insanların
fikirlerinin de değerli olmaya başladığı fikirlere yavaş
da olsa rastlamak daha da çoğalmaya başladı. Artık
kafalarını belkemiği merkezinden başka değerlere de
çevirme ihtiyacına girmiş, insandaşlarımızın
(insanlaşanlarımızın) fikir serpintilerine de rastlamak
mümkün olabilmektedir.
Son zamanlarda “Mucit” avcılığına çıkmaya başlayan bazı
medya kuruluşlarını ilgi ve merakla takip etmekle
birlikte; İri bir gazetenin “Fikrinizi ve buluşunuzu
bizimle paylaşın” bölümlerinde rastladığım bazı
bölümleri sizlerle paylaşmadan ne demek istediğimi
sanırım zor anlatacaktım.
Objektif olarak ve bir tek noktasını değiştirmeden
aktarıyorum. İdrar ve kan tahlili yapamasak bile
İnsani ve insafi gelişimimizi ortaya koyabilecek
önemli veriler olduğunu düşünüyorum.
İri
gazetelerdeki yayınlanan bölümlerden bazıları…
“Belediye otobüslerinde hamile ve çocuklu bayanlara,
yaşlı insanlara ayrılan koltuklara oturan diğer
vatandaşlar gerekli duyarlılığı göstermiyor. Ben bu
koltukların yanında yanıp sönen bir ampul
bulunmasını öneriyorum.
Bu koltuklara oturmaya hakkı olan bir vatandaş otobüse
bindiği de şoför bu lambayı yakıp söndüren düğmeye
basar. Lamba yanıp sönmeye başladığında bu koltuklarda
oturan duyarsız vatandaşlar da çevrenin bakışlarına
dayamayıp gelen vatandaşa koltuğu terk ederler”.
Kaynak: mehmet
zirek 01/05/2007 - 11:21
Adamcağıza
bakın kendince insaflı bir buluş ve fikir olarak ortaya
attığı düşünceye bakın hele Ampul yanacakmış. Ah
Kardeşim ah derdinden söylediğin belli. Gördüğümüz
haksızlık veya gereklilik karşısında uyarma cesaretimizi
arttırma noktasında düşünce modelinden
uzaklaştırıldığımız bile ortaya koyacak çok önemli bir
damla. Takdirini siz okurtaçlarımıza bırakıyorum.
Bir diğerine bakalım…
“BUNDAN SONRA HER MADDENİN İÇİNE BİR ÇİP YERLEŞTİRİLSİN
O MADDEYİ YERE ATTIĞINDA ÇÖPE KOYULAN BİR MIKLATIS
SAYASİNDE ONU ÇEKİP ÇÖPE ATSIN “
Kaynak: UMUT
SERHAT TAŞTAN
25.04.2007 20:38:19
Fikre bak
fikre ne müthiş!!! Doğru sen yeter ki çöpe falana
atmayasın tüketim yaratığı olarak yorulur morulursun
mazallah… İçimizdeki vicdan mıklantısı çekip cazibesini
kaybeder ve asıl özelliğinden uzaklaşırsa Çöpten
fikirlerle mücadele eder durur…
Bir diğeri…
“öyle bir elbise yapmalıyım ki hangi ortama girersem o
ortamın rengini alsın. Mesela kırmızı renkli bir odaya
girdiğimde elbisemde kırmızı olacak. Aynı bukalemun
gibi...”
Saygılarla... halil ümit töremis
22.04.2007 11:40:07
Diyecek bir
şey olabilir mi öylesine ortada duruyor, çıplak şekilde
bir fikir. Devam
edelim….
“balkonları kirleten kuşları kaçırmak için bir cihaz
tasarım var. Yalnızca kuşların duyabileceği kadar yüksek
frekansta ses veren ve pille çalışan küçük bir aparat.
Bu sayede kuşlar balkonlara konamayacak, kirlenme
yaşanmayacak ve sesi insanlar duymadığından rahatsızlık
vermeyecek. Bu konuda çalışan olursa ve ürün
endüstriyelleştirebilirse çok satacağını zannediyorum.
Benimle irtibat için yorumlara not yazınız.”
A.
Cenk Akal
21.04.2007 13:20:32
Kuşların
duyabileceği, ancak insanlığın duyamayacağı zaten bir
iletişim ve sinyalizasyon kurulmuş durumda a güzel
kardeşim… Eğer sen bir şekilde bu yazıya denk gelirsen
hani Sen bizi bul sana izah edecek bir çaba içerisine
gireceğime söz veriyorum… Hani sırf kendi ikna edebilme
performansımın sonucunu öğrenebileyim diye çünkü önemli
bir örneksin.
Akla yatar
en akıllıca örneklerden de bir örnek vermez isek gereken
objektifliğimize zarar vereceğimizin farkındayız. Son
örneğimizi de düşünce tarlalarınıza erdem olarak
ekmemize müsaade ettiğiniz için teşekkür ederim. Çünkü
ekilen tüm tohumların sonuçlarını elbette biçeceğimiz
bir hasat mevsimine doğru akış halindeyiz hepimiz. Ve bu
harmanın en güzel Zenginliği de “Allah Razı olsun”
İfadelerinin hak edilişinin sonucunu ümit etmek olsa
gerek.
İCAD ADI: Güneş Enerjisi ile Çalışan (SOLAR) Oto Kliması
KULLANIM ALANI: Sanırım hybrid araçlar böyle bir ürün
için daha iyi bir kullanım alanı olur.
İCADIN TANIMI: Otomobilin tavanı güneş paneli olarak
tasarlanır ve bu panellerin dolduracağı piller de
bulunur. Bu icat özellikle sıcak bölgelerde çok işe
yarar, güneş altına park edilen araç çalışmazken bile
klima çalışmaya devam eder ve aracın içi serin kalır.
Hatta depolanan enerji hareket enerjisinde de
kullanılabilir.
Volkan Değirmenci
21.04.2007 09:31:17
BU
kardeşimiz bahsettiği klimayı gerçekleştirir mi bilemem
ama kafatasına taktığı klimanın verimli çalıştığı ortaya
koyduğu serinlikten anlaşılıyor. Serinlik ve tatlı
fikirlerin esintisinin en güzel manasal anlatımı sanırım
“Cennet” kelimesiyle izah edilebilir. Bu kardeşimizin
kafatasındaki bereketli ve karlı olabilecek fikirsel
esintisi beni şimdiden serinletti doğrusu tebrik ederim.
Duyarlı iş adamları Arge yatırımcıları bu kardeşimizin
fikrine gösterecekleri ilgi ve alaka elbette Piyasa
ölçülerinin realitesinde olacaktır.
Her firma
ve şirket ürettiği ve sattığı ürünleri tesadüfi olarak
belirleyemez. Her alanda teamüller vardır. Hiç kimse bu
teamülleri göz ardı etme lüksüne sahip olamaz. Eğer
böyle bir tuttum içerisinde devam edecekse bile
sonuçlarına kendi ısrarı kadar ödeyeceği bedele de
hazırlıklı olmalıdır.
Hakiki ve
objektif pozitif ve sosyal bilimleri İlke merkezli
olarak rehber edinen tüm araştırmacıların belirledikleri
prensipleri kapı kapı gezerek kalite ve performans
arttırma eğitimlerinde İnsaflı ve insani gelişelim
diyerek anlatıp durmaktayız doğru bildiklerimizi.
Tescilli
bilim adamı değiliz amma Bilimden de ilimden de istifade
etmesini bilen
Adamlığa
devam etme derdinde olanlardanız elhamdülillah.
Oysa bilim
adamlarımızın durumunu anlatmaya çalışan Sn.
Prof.Dr.Cengiz Yalçın
Dünyayı bekleyen bilimsel tehlikeler, üniversitelerde
bilim ve siyaset.
İsimli Makalesinde şu
paragraflar nasıl bu hale geldiğimizi sanırım ortaya
objektif olarak ifade etmemize yardımcı olacaktır.
………….İkinci Dünya savaşı içinde ciddi sayıda beyin
göçü alan ülkemiz savaş sonrası yıllarda bilim teknoloji
alanında önemli bir gelişme gösterememiştir.
Üniversitelerimiz kendi dışından kaynaklanan nedenlere
hep mahkum edilmişlerdir. Siyaset adamlarımız bilimi
siyasi rakip kuruluşlar gibi algılamışlar, zaman zaman
da 147 ler olayında olduğu gibi bir çok değerli öğretim
üyesini üniversitelerden hiç bir neden göstermeden
uzaklaştırıvermişlerdir.
Maalesef 1933 de Atatürk’ün başlattığı üniversite reform
hareketi bilme karşı takınılan tavır nedeni ile
sürdürülememiştir. Yakın geçmişte yaşadığımız askeri
yönetim ise,gericilik yerine akıl ve çağ dışı
gerekçelerle üniversitelerimizi ve sol aydınları hedef
almıştır. Elindeki tebeşir kafasındaki bilgiden başka
bir silahı olmayan masum akademisyenlere, ülkenin
şimdiye kadar siyasetçiler tarafından çözülemeyen
problemleri fatura edilmiştir…………………
Kim kime
neyi nasıl fatura etmiştir bilemem. Herkesin fikrini
özgürce ortaya koyması gerektiği inancında bir insan
olarak, kendi idrar ve kan tahlilini gerekli uzman lara
kontrol ve analizinin sonucunu merak ettiğim kadar
yaptırtma özgürlüğü var. Yaşadığı her an diliminde iç
dünyasında İnsaf veya isyan verilerini kontrol etme
zaruretini hisseden bir Adem’ im. Tahlilimin sentezini
kendime sürekli söylediğim şu önemli ilke ile
belirlerim.
“Aklın
yürekle buluştuğu nokta da;
İsyan i
değil insaf i gelişmeli insan.
Faydalıya mecburi tek yönde,
Yaşadığı
zamanın nakışını
Bırakacağı iseeeee
değil
izzzzeee
işlemeli insan”.
|