Kabuk Ve Damlalar
V. Korhan Koral
 

Deniz kabuğuna bir yağmur damlası düştü. Kabuk, bu beklenmedik misafire sordu: “Kimsin sen? Nereden gelip nereye gitmedesin?” Damla, “Ben Deniz’den gelenim” dedi. “Ve ben gökten gelenim. Yine göğe çıkacağım ve yine Deniz’e ineceğim.”

Sonra başka damlalar da geldi. Ve kabuk, dolup taştı. Kabuğa sordular: “ Peki sen kimsin? Sen nereden gelip nereye gitmektesin?” Kabuk, “Ben de denizden gelenim” dedi. “Ve bir yere gittiğim yok. Ne olacağımı bilmiyorum. Aslında ne olduğumu da…”

Bunun üzerine damlalar, hep bir ağızdan: “Yaa, senin için üzüldük.” Dediler. O kadar gürültülüydüler ki, kabuğun içinde dalgalar oluştu. “Oysa biz, eninde sonunda yine Deniz’e gideceğiz. Deniz, bizlerle dolu… Biz olmasak, deniz olmaz. Ve biz, denizde gizliyiz.” Kabuk buna çok şaşırmıştı. “Öyle mi?” dedi, “Oysa bilirim ki, Deniz’ de bende gizli…”

Damlalar bu söze öyle güldüler, öyle güldüler ki, kabuk sallanmaya başladı. Ve bazıları, kabuktan dışarı bile düştü. “Şuna da bakın. Koskoca Deniz onda gizliymiş. Ne deniziymiş bu? Bırak denizi, biz gelmesek bir damlan bile yoktu. İçin bomboştu. Biz olmasak, kör bir boşlukla dolu olacaktın.”

Ve kabuk dedi ki: “İşte her şey o kör boşluktan olmalı. Belli ki her şey o kör boşlukta gizli. Deniz bile…”

 

 

 
 
V. Korhan Koral
İstanbul - 12.08.2008
korhan@korhankoral.com

http://sufizmveinsan.com