Ey Kendim!
Bilmiyorum beni
dinler misin ama, sana birkaç şey söylemek istiyorum.
Allah yeni
kapılar açtı, yeni yeni insanlar, yeni yeni kitaplar,
yeni yeni kavramlarla tanıştın. Ne büyük bir heyecandı
senin için. Sanki dünyaya tekrar gelmiş gibiydin..
Birdenbire
kendini dünyanın en şanslı, en kısmetli kişisi sandın.
Dedin ki kendi kendine, bunları neden başkaları da
bilmiyor..
Sonra
etrafındakilere bakışın değişti. Yahu dedin, bu
insanların hali ne olacak? Bir silkelenseler de
kendilerine gelseler..
Sonra kimseyi
beğenmez oldun. Ne bu avam tavırlar, hiç mi tefekkür
etmezsiniz, dedin...
Evet, evet..
Bunları dedin.. Üstelik sadece bir iki sayfa bir şeyler
okudun da “oldum” sandın.. “Piştim”
sandın... Uzaktaki mum alevini gözüne kestirdin diye,
“yanmış” mı oldun, a saf “benim”..
Altında çelimsiz
merkep varken, sanki son model mercedese binermiş gibi
milletin faytonuna laf ettin!..
Ne büyük
“zan”, altındaki merkebi mercedes zannetmek...
Ey Kendim!
Kendine gel...
Farzlar halâ
farz.. Sünnetler halâ sünnet.. Bu okuduğun bir iki
sayfa, senin bunlara daha sıkı yapışmana vesile
olmuyorsa.. orada dur.. İşte asıl tefekkürü orada yap..
Görelim bakalım tefekkür nasıl olurmuş..
Ey Kendim!..
Dediğim gibi, kendine gel.. Yoksa ben getirmesini
bilirim... |